bugün

Uzun süre hakkının yenildiği düşüncesiyle hakkını teslim etme babında zaman zaman göklere çıkarılan padişah.
ciğeri beş para etmez, korkak bir şahıstı.

ne yaptı? osmanlı'yı şaha mı kaldırdı? büyük zaferler mi kazandı ki ebleh yobazlar bunca itibar eder?

ilginç olan bir husus da şudur: abdülhamit'i döneminin yobazları da sevmezdi; sonradan icat edildi bu abdülhamit sevgisi.

(bkz: yobazların propaganda mekanizması)
ciğeri beş para etmez bir korkaktır.

elinin altında koca bir imparatorluğun kaynakları varken, gavurlara taviz vere vere, türlü hakaretlerine katlana katlana, olmadık zilletleri çeke çeke otuz küsur yıl yönetmiştir ülkeyi.

hain ve alçak yobazlar ise koca imparatorluğun kaynaklarıyla bir iş başaramamış, sanayi kuramamış, şunca toprağımızın elden gitmesini önleyememiş bu şahsı çok beğenir, balkan ve birinci dünya savaşlarında verilen üç milyonu aşkın şehitten, tüm cephaneliklerimize el konulmasından sonra güç bela toplanabilen, ite kaka biraz silahlandırılabilen son ordumuzla türkiye'yi kurtaran atamıza laf ederler! neymiş? olmuşken neden bütün imparatorluğu kurtarmamış!

hassittirin oradan sizi gidi nankörler sizi!...

emin çölaşan abdülhamit'in nasıl bir şahıs olduğunu yazmış.

http://www.sozcu.com.tr/2...-adam-abdulhamit-1400188/
hain ve nankör yobazların "düşman her yerden kuşatmışken..." filan diye saçmalayarak savunmaya çalıştığı korkak, teslimiyetçi, işbirlikçi şahıstır.

lan hainler, kuşatma ne kelime, istiklal harbimizde düşman memleket topraklarının çoğunu işgal etmiş, tüm cephaneliklerimize el koymuştu. önceki savaşlarda verilen milyonlarca kayıp da cabası...

iç düşmandan dem vuruyorsan, senin yobaz ağababaların vardı uğraştığımız; alayı yunan ve ingiliz işbirlikçisi...

yobazlar öyle cahil ki daha ittihat ve terakki'nin hangi tarihte kurulduğunu, kurulduğunda abdülhamit haininin kaç yıldır iktidarda olduğunu bile bilmiyorlar.

işte görüyorsunuz, elinin altında tüm imparatorluğun kaynakları olan bir şahsın katlandığı onca zillet için "ne iş?" demeyenler, çıkarabildiğimiz son orduyla kazandığımız zaferden sonra "tam bağımsızlık" diye masaya oturanlara laf ediyorlar.

abdülhamit döneminde en ağır suçları işleyen, misal kendisini öldürmeye kalkan yabancılar bile osmanlı mahkemelerinde yargılanamazdı. sebep? bir türlü kaldırmaya cesaret edemediği kapitülasyonlar! ya memleketin vergi gelirlerinin tahsilini yabancıların kurduğu düyun-u umumiye'ye tahsis eden kimdi? rusların yeşilköy'e diktiği zafer anıtına otuz küsur yıl dokunamayan kimdi?

abdülhamit dönemi, milli gururumuzun yerle yeksan olduğu, tarihimizin en karanlık dönemlerinden biridir.
o kadar şerefsiz o kadar haysiyetsiz o kadar kotu o kadar zalim o kadar zorba o kadar mustebit o kadar o kadar bir insanmış ki, gitmesini isteyenler sonradan ruhaniyetinden istimdat eylemiştir, ey tarih sen nelere kadirsin; bugun burada bunları yazanlar yarın kendilerine acaba neler diyecekler..
Niteliksiz tiplerin oturduğu yerden göbeklerini kaşıyarak eleştirdiği padişah hataları elbet olmuştur fakat yerin dibine batırmak salakçadır cumhuriyeti kuran zümreyi yetiştiren okulları kuran padişahtır.
Şerefsizin önde gidenidir.
Bir insan.
tarihimizde siyasallaştırma gafleti ile ele ayağa düşürdüğümüz bir diğer önemli padişahtır. durun biraz sayayım bende nasıl olduğunu:

- aşırı sansürcüdür. gobbels'e rahmet okutturur bu konuda
- osmanlı'nın en zor zamanında başa gelmiş çok uğraşmıştır devleti kurtarmak için ama büyük ölçüde başarılı olamamıştır
- dine inancı çok büyüktür, osmanlı padişahları arasında en dindarları arasında sayılır
- muhafazakar kimliğinin yanında sanata çok düşkün padişahtır döneminde sanata çok büyük yatırım yapmıştır
- milliyetçi padişahtır kökenini araştırmış türklük konusunda çok hassastır
- otoriterdir, bu yüzden kendine bağlı bile olsa meclise izin vermemiştir
- dindar yönüne rağmen cinsiyet eşitliği adına ilk adımları atmış kızlar için mektepler kurdurmuş fenni eğitim almalarını sağlamış hatta kızının piyano dersi almasını sağlamıştır
- devlete çeşitli fabrikalar açtırmış ve dış borçların önemli bölümünü ödemiş hicaz demir yolu gibi önemli ulaşım aracını yaptırmıştır
- orduya gerekli önemi vermemiş donanmanın haliç te çürümesinde suçu büyüktür

abdülhamit han birilerinin yobaz düşüncesinden uzaktır. said-i kürdi* denen herifi deliler hastenesine kapatan da kızına piyano dersi verdiren padişah ta kendisidir.

aynı şekilde seküler yobazların iddia ettiği gibi kötü padişah değildir. ömrü boyunca saray yapıp osmanlı dış borçlarını 26 katına çıkarak israfçı abdülaziz'den sonra ilaç gibi gelmiş ama yetmemiştir.

eğer osmanlı'da ikinci mahmut ile ikinci abdülhamit han arasındaki padişahlar ülkeyi düzgün yönetse bugün çok farklı bir ülkede yaşıyor olabilirdik. kendisinin çok büyük hataları da vardır fakat dönemin şartlarına göre çok iyi yönettiği ortadadır.
kimisinin memleketi çok iyi yönettiğini iddia ettiği şahıstır.

eh onunkisi iyi yönetmek oluyorsa, aynı dönemde iktidar olan japon imparatoru meiji'nin yönetimine ne demeli?

tabi bazıları diyebilir ki "japonya ile osmanlı imparatorluğu'nun şartları farklıydı". elhak doğrudur. doğrudur doğru olmaya ama şartlar japonya'da hepten uygun filan değildi. mesela osmanlı tarihi boyunca avrupa'nın kıyısında olmuş, en kötü dönemlerinde bile avrupa'nın tekniğinden nasiplenmiş bir ülkeydi. oysa japonlar ok-yay döneminden bir anda çıkıp, büyük bir atılım yaptılar. üstelik iç muhalefet de vardı. sert bir iç savaş yaşadılar.

"çok iyi yönetti" denilenin yaptığı şudur: varsayın ki bir kayıktasınız. kayık habire su alıyor ve hatta kendi dibindeki delikler yetmezmiş gibi, etrafında tur atan jet skiler de kasten su sıçratıyor içine... abdülhamit bir yandan o jet skilerin sahiplerine yalvarır, türlü tavizler verirken, diğer taraftan elindeki maşrapayla suyu boşaltmaya çalışıyordu. asıl problem olan deliklerle ise pek az ilgilendi. hatta dolan suyun çoğu o deliklerden geliyorken, onlardan çok, çevresinde dolaşan jet skili şımarıklarla uğraştı. kayığın batacağı kesin olduğu halde gerekli tedbirleri almadı.

bu şekilde o kadar idare etmek de marifettir elbette ama kimi nankör hainin, çok ama çok daha zor şartlar altında, dibe batmış kayığı yüzeye çıkaran, deliklerini onaran, çevresinde dolaşan jet skili şımarıklara haddini bildiren atamıza laf edip, bunu yere göğe koyamaması hakkını vermemize engel oluyor.
meiji ile kıyaslamaya çalışanların bulunduğu yüce hakandır. bak şöyle bir örnek vereyim:

- meiji uzak doğu'da her hangi bir dış tehlikeden olağanca uzakta yönetirken osmanlı ortadoğu ve balkanlar gibi patlamaya hazır bombanın üzerine oturmaktaydı
- meiji yaklaşık olarak 35-40 milyon nüfusun başındayken osmanlı nüfusu bunun yarısı bile değildi
- meiji tek dil-din-ırk birliği altında ülkesini yönetirken osmanlı takdir edersiniz ki bu konuda en büyük karmaşık yapıya sahipti.

meiji modern japonya'nın kurucusudur. bir devletin tarihinde bakacağımız en büyük liderdir. kendisine bu konuda eş yoktur. benzer şekilde hemen hemen aynı dönemde yaşamış bismark'ta bu sınıfa konulabilir.

meiji döneminde büyük iç savaşlar olmuş yenilik karşıtları ile defalarca karşı karşıya gelmiştir. buna benzer hareketleri sultan 2. mahmut ve atatürk yaptı da diyebiliriz. reformlara karşı olanlar ile uğraşmışlardır. fakat abdülhamit han'ın sorunları daha dinsel ve milletsel kökenlidir. bunlar ise takdir edersiniz ki yatıştırması daha güçtür. asıl sorun ne abdülhamit taraftarlarının dediği gibi meşruiyet yanlısı ittihatçılar ne de abdülhamit han'ın karşıtlarının dediği abdülhamit han'ın kendisidir. kendi çapında yapabileceklerinin en iyisini yapmıştır. mesela:

- ortodoks rum kiliseleri ayırıp yunan-bulgar karşıtlığı çıkarmak
- hicaz demir yollarının inşaatını bölgede gözü olan ingilizlere karşı almanlara yaptırmak
- büyük britanya'ya karşı irlanda'ya destek olmak
- japonların uzak doğu da yükseldiğini görüp ertuğrul firkateyni'ni göndermesi

bu dönemde yapılmış çok ince siyasi hareketlerdir. abdülhamit yerine son 200 senede gelen random bir padişahı koyarsanız hiçbiri onun yaptığı ince siyasetin yakınından geçemezdi.

abdülhamit han almanya, abd ve japonya gibi yükselen devlet güçlerinin yanında bulunup pörsümüş avrupa imparatorlukları olan britanya, fransa ve rusya'nın karşısında denge kurmaya çalışmıştır. fakat iç siyasette ne azınlıkları ne de ittihatçıları sindirememiş bu yüzden devletin yıkılması gecikse de önlememiştir. bunu başarabilen kişiye örnek ise bismark'tır sosyal demokratlar azıtmasın diye işçilere sürekli haklarını vermiştir fakat abdülhamit han aynı başarıyı gösterememiştir.
(bkz: payitahtına rus zafer anıtı diktiren padişah)
iyi bir siyaset adamı,gelmiş geçmiş en iyi Osmanlı padişahlarından.
II. Abdülhamit, meziyet ve kusurları ile son imparatordu. Ondan sonra Osmanlı tahtının bir pırıltısı ve ağırlığı kalmamıştı. - Turgut Özakman

Toplumun en büyük haksızlığa uğramış tarihî şahsiyetlerinden biri, II. Abdülhamid’dir. Kendisinden önceki devirlerin ağır yükünü omuzlarında taşıyan, en güvenebileceği adamların ihanetine uğrayan ve dağılmak üzere olan içi dışı düşman dolu bir imparatorluğu 33 yıl sırf zekâ ve hamiyeti ile ayakta tutan bu büyük padişahı katil, kanlı, müstebit, kızıl sultan, cahil ve korkak olarak tanıtılmış, daima aleyhinde işleyen bu propagandanın tesiriyle de böyle tanınmış talihsiz bir insandır.[4] - Nihal Atsız

Abdülhamid'in yönetim tarzı azami müsamahadır. - Mustafa Kemal Atatürk

benim görüşüm: lütfen tarihte olan şahısları ve olayları dönemin şartlarına bakarak inceleyin. taviz verdi mi? verdi! kurduğu istihbarat teşkilatı vasıtasıyla zorbalık yaptı mı yaptı?

ancak yaptığı diplomatik hamleler ve içteki tehlikelere karşı aldığı önlemler takdire şayandır.

ilber hoca'dan:

http://www.youtube.com/watch?v=cCm9lUKQ5Cc
son büyük türk hükümdarı.
görsel

http://www.gercekgundem.c...l-bu-defa-ters-kose-yapti
memlekete muhteşem anıtlar

(bkz: payitahtına rus zafer anıtı diktiren padişah)

fabrikalar

(bkz: memlekete denizkızı rakısını kazandıran padişah)

ve kamu hizmeti kurumları

(bkz: memlekete zürafa sokağı kazandıran padişah)

kazandıran büyük bir padişahtır.
(bkz: abdülhamit in panislamizm heveslisi olduğu yalanı)
100 yıldır aynı goygoy, yeterince dindar değilsin ile uğraştığımızdan dindar buldukları ilk kişiye manyakça sarılmalarından ötürü gereksizce yüceltilen biri.
Osmanlı tarihinde en çok toprak kaybeden padişahtır.

Osmanlı imparatorluğunun dağılma dönemi padişahlarından biridir.

Herhangi bir başarısı olsaydı onun dönemi dağılma değil toparlanma dönemi olarak anılırdı mantıken. Ama bu kadar çok toprak kaybeden bir başarısızlık timsaliyle toparlanma aynı cümle içinde geçemez.
yıkılmış, perperişan olmuş, nüfusu savaşlarla, işgallerle erimiş, cephaneliklerine el konulmuş, orduları dağıtılmış devleti onca güçlük, yokluk içinde ayağa dikmeyi değil de, elinin altında koca imparatorluğun kaynakları olduğu halde, devleti doğru bir yola sokamayıp ancak batmasını geciktirmeyi marifet sayanların pek beğendiği şahıstır.
savaşta yaralanan bir askeri bizzat ziyaret edip kendi eliyle yaptığı bastonu hediye eden güzel insan...cennet mekan ikinci Abdülhamidhan.
hayatında tek bir kere olsun ne cepheye, ne de yurt gezisine çıkmamış bir korkaktır. saltanatında istanbul'un anadolu yakasına bile gitmemiştir.

halka tepeden bakar, arasına karışmaz, dertlerini dinlemezdi.
Neo osmanlıcı alagavatların gazi mustafa kemal atatürk'ün karşısına birini çıkarabilmek için yere göğe sığdıramadığı vasıfsız padişah.

Ülkenin çöküşünü yavaşlattı diyorlar bir de, Ulan bundan daha hızlısı direkt ülkeyi teslim etmek olur zaten sikik.
Cennetmekan, son osmanlı padişahıdır. bu ülkeyi olduğundan çok daha ileri bir seviyeye taşımış, hatta öyle bir ümmeti arkasına almıştır ki, batılı işgalleri dahi kifayetsiz, sadece masa başında kalmıştır, batılılar abdulhamid vefat edene kadar oranın içerisinde batılılar otoritesini sağlayamamışlardır.

Bize göre devrinin en büyük siyasetçisidir. Allah mekanını cennet, kabrini pür nur eylesin.
ilginçtir kendisini beğenmeyenlerin çoğu onun kurduğu okullarda eğitim görmüştür. kaç tane okul yapıldığını bilmeyen yok sanırım. icraatlarından bahsetmenin bir şey ifade etmediğini hatırladım. iyidir veya kötüdür dememiz gerekiyor sanırım.