bugün

"keşke dahil olmayaydım" dediğim nesil. bindik o uçan tenekelere. titreye titreye giderdik, kafayı koyup uyumak imkansızdı.

macarların insanlığa en büyük armağanı.
Çok rahatsızdır deli gibi savurur.
Macardır.
birde körüklüleri vardı bunların sürekli sıkışma korkusu ile orada ayakta gitme zevkini yaşadığımız.
Macarların ferenc puskas tan sonra insanoğluna en büyük armağanı olan bu yürüyen konserve kutusuna binmiş nesildir.

Güncü teyzeler için "ideal damat" bulma aparatları bulundururdu ayrıca.

- evladım şu camı açıver bakiyim...hmm baya da kuvvetliymişsin aferim.
Oğlum leylanda büssinge binmiş adamım tövbe destur deyin.hiçbiriniz de dememişsiniz lan bunlarda şoförün yanında mikrofon vardı tavandaki ikaz alarm düğmelerine duracak düğmesi sanıp basar şoförü tilt ederlerdi diye.yıl 1980
az mı bindik be... bu entry i yazarken bile sesleri kulağımda çınlıyor... rölantisi, motor homurtusu, vites değiştirirken gelen gaaarç sesi, yavaş giderken frene basıldığında ince ve çeşitli gacırdamalar, kapı sesleri... egzozu ve en önemlisi insanı tir tir titretmesi...

hala hızlı giderken ince bir çığlık olan "çooooiiiiiink" sesini ve akabinde motorun daha gür ses çıkarmasının nedenini anlayabilmiş değilim. senelerdir merak ederim. bilen varsa yeşillendirebilir mi?
Körükten sonraki kısmında denge sorunları olan otobüstür ikarus.

yuvarlak farları ve keskin hatları ile sıradan bir tasarıma sahiptir.yıllarca toplu taşımada kullanılmıştır.
biletle binilen zamanlardı. velettim tabi o zamanlar ama hatırlıyorum. babam taksimdeki eski havuzdan sorumluydu. yanına giderdik annemle. bilet alırdık, muavin vardı o zamanlarda otobüste. ayrı bi masası vardı hemen girişte, ona verirdik bileti. hey gidi o havuzu da hatırlarım.
anılaaarrr anılaaaar şimdi gözümde canlandılaaaarrr dedirten otobüs vay be ne otobüstü arkadaş. (bkz: yalan amk tutuncak yeri olmayan konserveden bozma)