ibretlik fıkralar

entry8 galeri0
    1.
  1. Okununca ibret alınan fıkralardır. Şöyle ki:

    öğretmen sınıfa sormuş:
    - çocuklar allah madem hepimizin cennete gitmesini istiyor , o halde neden bizi dünyaya yollamış? Henüz daha bir çocuk olan ilkokul öğrencisi (bkz: bayram abi) söz alıp şu cevabı verir:
    - hocam şüphesiz ki sizde hepimizin sınıfı geçmesini istiyorsunuz , o halde neden bizi sınav yapmadan hepimize 5 vermiyor sunuz?
    5 ...
  2. 2.
  3. Bir süt satıcısı, "suuuuuuuuüüüüüüüt" diye bağırırmış.
    Düzgün bağırsana! "süüüüüüüüüüüüt" diyemiyor musun? demişler,
    demiş ki:
    "demesi ayıp, ben süte su katmaya başladım, yalan söylememek için "suuuuuuuüüüüüüüt" diye bağırıyorum."
    3 ...
  4. 3.
  5. nasreddin hoca birgün çok şiddetli yağmur yağarken pencereden dışarıya bakıp kaçışan insanları izliyormuş. kaçışan adamlardan biri nasreddin hocanın balkonunun altına gelmiş yağmurdan korunmak için. hoca hiddetle sormuş; "yağmur allah'ın rahmetidir, rahmetten kaçılır mı?" adam "öyle mi hocaaam" diyip yavaş yavaş yağmur altında dolanmaya başlamış. 1 hafta kadar sonra bu sefer yağmura yakalanan hoca'dır ve fıkra ya gider o adamın balkonunun altına sığınır. adam sinsi sinsi gülerek hoca'ya; "hocam bana rahmetten kaçma dediniz ama şimdi de siz kaçıyorsunuz" der. ee nasreddin hoca bu, durur mu?; ben rahmetten kaçmıyorum ey zındık, rahmete basmamak için çabalıyorum.
    1 ...
  6. 4.
  7. Küfürbaz papağan ve kadın:

    kadının biri papağan almaya karar verir ve pet shop'un yolunu tutar.
    pet shop sahibi ahmet'in elinde tek bir tane papağan kalmıştır. o da fazlasıyla küfürbazdır. kadın papağanın küfretmesinin umurunda olmadığını söyleyerek papağanı satın alır ve evine gider. papağan, kadın her eve geldiğinde onu " hoş geldin orospu. " diye karşılamaktadır.

    kadın zaman geçtikte papağanın sürekli küfretmesinden, arkadaşlarının yanında rezil olmaktan rahatsız olur, onu pet shop'a geri götürür ve parasını geri ister.
    ahmet'in paraya ihtiyacı olduğundan papağanı bir haftada terbiye edeceğinin sözünü verir ve kadını gönderir.

    ahmet bir çaydanlıkta su kaynatır ve papağana sorar :
    -sahibini nasıl karşılıyorsun ?
    papağan : - hoş geldin orospu.
    ahmet papağanın kafasını kaynar suya sokar çıkarır ve tekrar sorar :
    -sahibini nasıl karşılayacaksın ?
    papağan : - hoş geldin orospu.
    tekrar kaynar suya sokar ve tekrar sorar :
    - sahibini nasıl karşılayacaksın ?
    papağan artık dayanamaz ve ;
    "hoş geldiniz hanımefendi" der. (zoraki bir tavırla)

    bir hafta sonra kadın gelir ve papağanın durumunu sorar.
    ahmet terbiye ettiğini söyler ve papağanı kadının denemesi için getirir.

    kadın papağana sorar :
    - eve geldiğimde beni nasıl karşılayacaksın ?

    papağan :
    - hoş geldiniz hanımefendi.

    kadın :
    - peki yanımda bir kız arkadaşımla gelirsem ?

    papağan:
    - hoş geldiniz hanımefendiler.

    kadın :
    - yanımda erkek arkadaşımla gelirsem ?

    papağan :
    - hoş geldiniz efendim.

    kadın :
    - peki ya yanımda iki erkek arkadaşımla gelirsem ?

    papağan :
    - hoş geldiniz hanımefendi ve beyefendiler.

    kadın:
    - hmm... peki yanımda üç erkek arkadaşımla gelirsem?

    papağan (artık dayanamaz) :
    - ahmet abii.. sen suyu kaynat bu karı harbiden orospu çıktı.
    1 ...
  8. 5.
  9. Temelin hiç el değmemiş kızı fadime ölür. Temez kızı için uzun bir mezar taşı yazısı hazırlar dursuna yazması için verir. Dursun bakar yazı çok uzun kısaltır. Temel kızı fadime açılmadan iade.

    Bu.
    0 ...
  10. 6.
  11. Hindi: Şu ağacın en üst dalına çıkmak istiyorum ama hiç gücüm yok..
    inek: Neden benim dışkımdan biraz yemiyorsun? Onlar besin deposudur.

    Hindi bir parça dışkı yedi ve gerçekten bunun ilk dallara
    ulaşacak kadar enerji verdiğini farketti.

    Ertesi gün biraz daha yedi ve ikinci dala ulaştı Birkaç gün sonra ağacın en üstüne çıkmayı başardı. Aniden bir çiftçi ağacın tepesindeki hindiyi farketti ve onu vurdu.

    ibret:
    Mok yemek sizi en üste çıkartabilir.
    Ama orda kalmanızı sağlayamaz...
    1 ...
  12. 7.
  13. Padişah adamın birine ölüm cezası verir. Ölüm cezası verilen adam. Padişaha, padişahım bana bir sene mühlet verin atınıza konuşmayı öğretirsem kellemi bağışlayın der.

    Padişah, bu teklifi kabul eder.

    Adam atı alır ve saraydan çıkarak yanındaki arkadaşıyla yola koyulur. Yolda arkadaşı adama sorar.

    Yahu sen atın konuşturabileceğine inanıyor musun. Bunu nasıl başaracaksın.

    Adam da, cevaben, atın konuşamayacağını ben de biliyorum lakin, bir seneye kadar, ya at ölür, ya padişah ya da ben diyerek ibretlik bir cevap verir.
    2 ...
  14. 8.
  15. bir gün aslanlar toplanmış.

    "ya lafta ormanlar kralıyız açlıktan öleceğiz. maymunlara saldırsak daldan dala kaçıyor. fillere saldırsak fazla büyükler, kuş desen uçuyor, ceylan desen kaçıyor,balık desen yüzüyor. ne yapacağız biz" demiş bir tanesi.

    "öküzlere saldıralım" diye öneri gelmiş genç bir aslandan."iri yarı görünüyorlar
    ama, ne pençeleri var, ne dişleri... tam dişimize göre"

    ama düşündükleri gibi olmamış. organize bir şekilde takım savunması yapan öküzlere yaklaşamamışlar bile.

    bakmışlar açlıktan ölecekler, gururlarını sereflerini bir kenara bırakıp tilkiye danışmışlar.

    "o iş kolay" demiş tilki. "siz beni onların yaşadığı otlakların prensi yapın yeter."
    çaresiz kabul etmiş aslanlar.

    tilki eline beyaz bir bayrak alıp barış elçisi gibi öküzlerin arasına gitmiş.
    "saygıdeğer öküz kardeşlerim" demiş,
    "aslında aslanlar uysaldır, sizi de çok seviyorlar. ama şu aranızdaki sarı öküz var ya, sarı öküz, işte sorun o... görünce tahrik oluyorlar,canları çekiyor, verin şu sarı öküzü, kurtulun kardeşim, huzur içinde
    yaşayın!"
    öküzler düşünmüş taşınmış. bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığından yola çıkarak sarı öküzü vermeyi kabul etmişler. aslanlar da afiyetle yemişler.

    bir iki gün sonra yine gelmiş tilki. "bakın gördüğünüz gibi, saldırılar kesildi, mutlu mutlu yaşıyorsunuz" demis ve eklemiş: "ama şu benekli öküz var ya, benekli öküz, o burada olduğu
    sürece size rahat yüzü yok arkadaş, canları çekiyor, verin, kurtulun!"

    öküz heyeti tekrar toplanmıs. nizam-i alem için benekli öküzü de vermişler.

    devam eden günlerde tilki gelmeye devam etmiş.

    kuyruğu uzun olani...

    burnu beyaz olanı...

    semiz olanı...

    günler böyle devam etmiş. otlak seyrelmiş, aslanlar güçlenmiş.

    daha tilki gelmemiş. gerek kalmamış çünkü. doğrudan aslanın biri gitmiş öküzlerle görüşmeye.

    "hanginizi istersem onu vereceksiniz, alem buysa kral benim adamı hasta etmeyin" demiş.
    otların arasında tek tük kalmış, korkudan tir tir titreyen öküzler "keşke sarı öküzü hiç vermeseydik" demişler. iş işten geçmiş tabi...
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük