ibrahim tatlıses 70'li yıllardaki köyden kente göç dalgasının popüler kültürdeki yansıması, temsilcisi, vücut bulmuş hâlidir. acıları şehre adapte olamamış köylünün acılarıdır. aşkları onların aşklarıdır. "ne var yani köylüysem âşık olmaya hakkım yok mu?" diye sormakta, isyan etmektedir.
çektiği filmlere bakınız. ibo, şehirde tenis oynamakta olan sosyete kızı hülya*'a vurulur. ibo'nun taktiği de ilginçtir doğrusu. hülya artık nereye baksa o güzelim bıyıklarıyla ibo çıkmaktadır karşısına. ilkin terslenir. "ben insan değil miyim?" türküsü çalar. milyonlar üzülür, kendilerini bulurlar bu durumda. ve sonunda hülya'nın inadı kırılır, o da âşık olur. filmi izleyenler mutlu olurlar bu sefer. şehirli kızların kendilerine de âşık olabileceğini düşünürler.
kısacası ibo basit bir olay değil, sosyolojik bir fenomendir.
programında hoş gitmeyen şarkılara anında, tıssss yeaaaah efekti ekleyerek büyüleyici hale dönüştüren şarkıcımız. bazı slow şarkıları bombadır, o şarkıları ondan başka da kim söylese yapamaz. mesela bir bebeğim şarkısı, aramam, bulamadım şarkıları. kişiliğini sevmeseniz bile adamda gırtlak var. ölünce de bu dediğim şarkılarının değeri daha bi artacaktır ona şüphem yok. şimdi son kez; ssss yeaaaaa. şappi.
bugünkü gazetelere mal varlığını açıklayarak. hala gündemde kalmaya çabalayan imparator. sesin allah vergisi tamam bugün hala yerini dolduracak kimse de yok ona da tamam kadın dövdün sövdün pek içimize sinmese de millet gene seni bağrına bastı eh küpünü de fazlası ile doldurdun artık çekil köşene de bari kalan itibarını koru. gazeteler mal varlığını açıklayıp altını ibrahim tatlıservet diye imzalamak hazımsız insan örneğidir sayın ibo.
kimileri tarafından imparator, mühteşem türkücü fakat ben bir türlü sevemedim kendilerini. ayrıca içerde onun yerine kim bilir kaç kişi yatıyordur? (bkz: çakma imparatorlar)
*televizyonda bu akşam yaptığı show programı ile kendisinin bir pedofil olduğuna kesin olarak emin olduğum, kötü örnek.
neden mi?
seyredenler bilirler; programına ne zaman torunu yaşında bir hatun şarkıcı çıksa televizyon karşısındaki bizler hep birlikte bu zatın çıtırlarla boşalıp doyuma ulaşmasını izliyoruz.
oysa bu akşam yaşı yaşına uygun taaş gibi bir ajda pekkan'a yaşı itibarıyla hiç itibar etmemiş ve hatta doğrudan yaşlısın diyemediği için laf geçirme girişiminde bulunmuştur. sanki kendisi delikanlı yeni yetme.
oysa, 60 yaşında olduğunu mısırdaki sağır sultan bile biliyor bu azgın tekenin.
gerçek adı halil ibrahim tatlı olan 01.01.1952 şanlıurfa doğumlu halk müziği ve arabesk şarkıcısı. bütün zamanların en büyük ses ve gırtlaklarından biri olan, özellikle uzun hava okurken yaptığı tavır ve nağmelerle büyülü sesler çıkartan, yeri geldiğinde hastalanan bağlamacısını özel uçağı ile yurt dışına yollayuacak kadar bonkör, yeri geldiğinde "yerli arabaya biniyorum" diyecek kadar pinti, kendisine yabancı menajerler tarafından arif sağ ile beraber, sadece halk ezgileri söylemesi şartıyla, dünya turnesi teklif edildiği sene popstar programı'na jüri olmayı seçecek kadar da yerel bir efsane ses.
biri şarkı sözü diğeri bir film repliği olmak üzere 2 cümleyi hafızalara kazımıştır.
çok çalıştım üzerine, analiz üstüne analiz.
birçok dil bilimsel, edebi ve aynı zamanda psikolojik teknikler kullandım.
bu iki cümle çok basit hatta komikmiş gibi görünse de, fazlasıyla karmaşık ve girift dokuları var.
ikisinde de korkunun yol açtığı bir tedirginlik var. bu ibo'nun cinsel arzularının yol açtığı korkularıdır. bu korkunun yol açtığı tedirginlik de onu ister istemez ilk karşılaşmanın kendisi açısından "avantajlı" karşısındaki açısından da bir "göz dağı" olarak okunmasına gayret ettirilerek, onu ölümsüzleştirmektedir. ama iki cümlenin de temeli öteki dünya ahlakçılığına dayandığı için ibo'nun bu ölümsüzlüğü hiçbir işe yaramayacaktır. yani ibo ölecektir ! ama ölümü, onun açısından dünyevi bir tıkanma, bir bakış kırılması olarak okursak da, ibo, korkusunu daha en baştan belli ederek de yine ölmüştür aslında. yani her iki seçenekte de ibo ölüdür veya çoktan ölmüştür.
belki onu sevenler de zaten ölü olduğu için seviyorlardır. -ki sanırım büyük ihtimalle de öyle.
ünlü kişi.yedi sülalemin varını yoğunu toplasam bu adamın bir günde kazandığı para çıkmaz belki ama kıymayla yapılan bir yemek için eti örnek vermesi içimde dert oldu.
(bkz: adaletin bu mu dünya)
inşaat işçiliğinden trilyonerliğe terfi eden, ama geçmişini hatırlayıp da fakirlere yardım etmek, öğrencilere burs vermek gibi atraksiyonlara girişmeyen şarkıcı.
Sanat ve sanatcilar toplumun aynasidir. Bu yapida bir insana "imparator" gibi bakip oyle gorebilen bir toplumun hali ortadadir. Hicbir emek sarfetmeden, yaptigi sanati gelistirmek adina hicbir calisma icerisinde olmayan, kendini gelistirmeyen, sadece bulundugu toplumun onu saksaklamasi ile geldigi yerde simardikca simarmis birisidir. Ayrica toplum bu insani bu hale getirirken aslinda icindeki ezikligi disa vurmaktadir.