ibrahim kaypakkaya

entry527 galeri63
    222.
  1. kendisi çorumludur ve kürt değildir. bazı arkadaşlar kürt falan demiş yanlış. bu türk terörist. küçükken beynine kaçan leblebi tozu sonucu ağır hasarlı aklı ile ülkeyi karıştırmaya kalkmıştır. sonra hak ettiği şekilde can vermiştir.
    0 ...
  2. 223.
  3. 224.
  4. 225.
  5. devrimci önder. halkı için ölümü göze alabilecek kadar gözü kara , en ağır işkencelerde tek kelime sır vermeyecek kadar yiğit, fikir adamı. terörist diyenlere de...neyse lan ben bişe demiyorum.
    6 ...
  6. 226.
  7. teröristin önde gideni bir lüzumsuz heriftir! güya devrim yapacak küçük aklıyla askere kurşun sıkmış en sonunda da o parmakları çatır çatır kırılmıştır! umarım işkencesi uzun sürmüş öyle ölmüştür!
    2 ...
  8. 227.
  9. piçin şerefsizin diline sakız olmuş, zamanın devrimcisi. polis elinde elektrik kablosu ile gelse anamı sik ne istersen konuşucam yeter ki dokunma ağabeey diye ağlayacak namussuzların bu gün arkasından bok attığı devrimci.

    kıçını sandalyeden kaldırmaktan aciz, sadece bu mecradan bik bik öten düdüklerin, kendileri gibi zannettiği devrimci.

    unuttukları şey ise yanıldıkları, herkes sizin gibi düdük mü arkadaş ötsün?
    9 ...
  10. 228.
  11. bu yiğit komünistin işkencede katledilmesiyle 18 mayıs günü, devletin anti-komünist, gerici ve amerikancı karakterinin ortaya çıktığı gün olmuştur.
    emperyalizmin paralı köpekleri, işbirlikçi iktidarları, eşit özgür bir ülke için canını ortaya koymuş nice isimsiz genç devrimciye bu toprakları mezar etti.

    ama mücadele hiç bitti mi? hiç biter mi?
    1 ...
  12. 229.
  13. orak çekiç vücüdunda törpülenmiş, inleye inleye nallamış, terör örgütü tikko'nun kurucusu.
    7 ...
  14. 230.
  15. yürekleri direncinle çelikleştirdin ibrahim yoldaş... bin selam olsun sana!

    2 ...
  16. 231.
  17. hastanede yattığı süre boyunca durumu iyiye giden

    fakat hastaneden bir anda askerler tarafından götürülüp cesedi kolları bacakları gövdesi başı ayrı bir biçimde 6 parça halinde ailesine teslim eden,

    ölüm sebebini kayıtlara 'intihar' olarak geçiren bir devletin bir milletin insanlığın(!) devrimcisi, yoldaşı, önderi..

    bu çelik aldığı suyu unutmayacak..
    5 ...
  18. 232.
  19. hakettiği gibi sikko bir şekilde ölmüş tikkonun kurucusu.
    9 ...
  20. 233.
  21. "ibrahim Kaypakkaya, 39 yıl önce 18 Mayıs günü faşizmin işkencehanelerinde katledildi. Yiğit bir halk evladı, onurlu ve kararlı bir devrimci olan Kaypakkaya'yı saygıyla anıyoruz.
    Direngenliği ve mücadele azmi yolumuzu aydınlatmaya devam edecek."

    türkiye komünist partisi
    3 ...
  22. 234.
  23. zamanında tunceli, tokat ve erzincan'da askerlik yapanların, bunlar pkkdan bile daha şerefsiz dediği tikko adlı terör örgütünü kuran davaro.
    bu davaronun ,yaptıkları yanına kar kalmamış, yakalanıp, yargılandıktan sonra devletü alimiz eline vermiştir.
    buradan terör örgütü kuranlara övgüler yağdıranlara biz de canı gönülden sövgüler yağdırmaktayız.
    8 ...
  24. 235.
  25. sanki vatanı düşman işgalinden kurtarmış gönlü vatan ve millet aşkıyla yanan büyük bir vatansevermiş gibi kutsanan komünist-bölücü terör örgütü tikko nun kurucusudur.
    8 ...
  26. 236.
  27. bir güzel insandır. dersim insanı sevdiği insanı evliya mertebesine yükseltir, sevmediğini yerin dibine batırır. küçükken devrimci önderlerle ilgili duyduklarımızı birbirimize anlatırdık köyde. yarı gerçek-yarı efsane mistik hikayelerdi. zaten her yaşlının ya deniz gezmiş ya da ibrahim kaypakkaya öyküsü vardı mutlaka.

    yaşlı bir dersimliden bir deniz ve ibrahim öyküsü dinleyelim şimdi...

    --spoiler--
    mevsim bahardı, güneş ışınlarının verdiği ısı ile karlar hızla eriyor, derelerde gürül gürül bulanık sular akıyordu. topraktan otlar, çiçekler fışkırıyordu. kırlarda çiçek açmış, nergizler doyumsuz güzel kokuyordu. benim sırtımda okul çantam, içinde o günlerde illegal olarak dağıttığım "işçi köylü gazetesi" ve bildirileri, hüseyin amcanın ise ayağında çarık, putik (kuyluca) köyü karşısındaki keçi yolundan çamurlara bata çıka köylerimize doğru yürüyorduk. hüseyin amca gırmıke değirmeninde değirmenciydi. harmanlar bitince köylüler tahıllarını değirmene taşırdı. sırası gelen kişiler o gece değirmene konuk olur, tahıllarını öğütürlerdi. hüseyin amcanın un tozuna batmış elbiseleri, bıyık ve kaşları ile bembeyaz bir nikolaus‘a benziyordu. ben ona işçi ve köylülerin mücadelesi hakkında nutuk atarken, o lafı ağzıma tıktı. ve başladı kendisi konuşmaya, susturmak mümkün değil:

    “bak sana ne diyorum? dinle beni! sus yaho, dinle dinle beni dinle! biliyorum sen de o gruptansın (thko). sana anlattıklarımı sakın ola ki kimseye anlatma. ikimiz arasında kalsın. sen de bilirsin ki metin’in (güngörmüş) babasının komşuları bizim de komşularımızdır. metin, deniz gezdiran’ın (gezmiş) yakın, hemi de çok yakın arkadaşlarındandır..." konuşurken zaman zaman bana dönerek yüzüme bakıyor, tepkimi kontrol ediyordu. "o, deniz gezdiran’in yakalanmaması için, kendi köyüne göndermişti. kurt ile kuzunun ayırt edilmediği karanlık bir geceydi. dere kenarındaki mahalleden cılız bir köpek sesi geliyordu. amcası gil ile köylerimiz bir, mahallelerimiz ayrıdır. ben deniz gezdiranın kırım mahallesinde saklandığını biliyordum. bir değirmenci olarak kulaklarım deliktir. kimin nerde ne dediğini? duyuyordum. kalan’dan (tunceli şehir merkezi) haber almıştım. eskerler bu gece kırım mahallasini basacaklar. deniz gezdiran’ı kurtarmam lazım, ama nasıl? dedim ya, gece karanlıktı. burnumun ucunu bile zor görüyordum. elime uzun bir sopa aldım. gece karanlığında âmâlar gibi sopa sallaya sallaya dereyi geçtim. köpekler havlıyor, derelerde kurbağalar "gwrakk gwrakk” vaklıyor, kurkurikler ötüyordu. düşe kalka mahaleye vardım. metin’in amcasının kapısını çaldım. hemedi: "kim o? " dedi.

    "benim ben hüseyin. aç kapıyı!" hemedi sesimden beni tanıdı. evin kapısının sürtmesini çeker çekmez, deniz, elinde tomson renk renk, sıra sıra dizili gararların arkasına zula oldu. "hemedi, benim kulaklarım deliktir. duydum ki deniz gezdiran sizin evdeymiş. bu gece eskerler köyü basacaklar. haberiniz olsun. sonra, wuso bana demedi demiyesin ha..! " dedim. lafımı bitirince, bir baktım deniz gezdiran ğararların arkasından çıktı, kapıda karşıma dikildi. o ne boy, o ne postu babam. sırım gibi delikanlıydı. yüzünde nur vardı nur. deniz’in elinde mavzeri, tomson’a benzer bir şeydi. olayı deniz’e de anlattım. allah için söylüyorum hiç korkmadı, hiç renk vermedi. deniz gezdiran o karakaşlarını, ela gözlerini gözlerime dikti. "gelecekleri varsa görecekleri de var! " dedi.

    bunu söylerken birden, kapıdan fişek gibi dışarı fırladı. o karanlıkta bir baktım qurawaş dediğimiz ağacın altındadır. ben hayranlıkla onu süzerken elinde tomson bir sıçrayışta hop, kuş gibi ağaça dizili otların üstünde oturuverdi. qurawas en azında 20 metre yükseklikteydi. allah seni inandırsın ben korktum. işte bizi bu yoksulluktan, köylülükten, marabalıktan, fukaralıktan kurtarsa kurtarsa bu deniz gezdiran kurtarır, dedim.

    zaman gece yarısıydı. ne gelen, ne de gidan vardı. o karanlıkta çalı çırpıya tutuna tutuna evime gittim. o gece tevat etmedim. başımı yastığa koymadım. şafak ha söktü, ha sökecek. dışarı çıktığımda tepelerden gelen hafif bir esinti ile üşüdüğümü his ettim.,, hüseyin amca biraz durdu. sırtını rüzgâra çevirerek, avucunda bir sigara yaktı. dumanının yarısını rüzgâra savurdu yarısını içine çekti. sonra anlatmayı sürdürdü. ,, şafak söker sökmez, adımlarımı hızlandırarak doğruca qurawaşın altına geldim. deniz, elinde tomson, jendermelerin giydiği o yünlü parkasını başına çekmiş, siperde bekler gibi duruyordu. uyanık mıydı uyuyor muydu? bilmiyorum. ben deniz gezdiran’a seslendim. "deniz, bir şey yok. eskerlerden ne gelen var, ne de giden in aşağı" dedim.

    baktım, iki ağac arasına yığılı otların üstünde dal gibi ayağa kalktı. elinde tomson sırtı bana dönüktü. ne yapıyor yahu bu adam? dedim. ters takla attı ,pat bir baktım yanımdadır. duymuştum, deniz’in felistin’de eğitim gördüğünü. düştüm deniz’in önüne, bizim eve yürüdük. o akşam bizde yedik içtik. bir kadeh rakı bardağıma doldurdum. deniz gezdiran‘a sordum?

    "sana da bir kadeh rakı doldurayim mi? içer misin? " dedim.

    "cık" etti, deniz. "biz devrimciyiz" dedi.

    camdan baktım verozlardan ayın gölgesi kalkıyordu. deniz bizim evden ayrılırken, derelerde suların aktığı, yaban vahşi hayvanların yaşadığı vartinik’e ibrahim kaypakkaya’nın yanına gidiyorum dedi. yalvardım yakardım etme eyleme kurban olurum sana kurtlar, ayılar var. seni dilim dilim, parça parça, lime lime ederler. ne dedimse beni dinlemedi. kör karanlık gecede düştü yola, gidiş o gidiş. bir daha deniz gezdiran’i o mühitte görmedim. meğer, vartinik’te çok kalmış. ibrahim kaypakkaya yakalanmadan, ali haydar yıldız vurulmadan bir kaç gün önce vartinik’ten ayrılmış. ben bunları sana anlattım. sakın ola ki sen kimseye anlatma. yoksa devlet evime incir ağacını diker."
    --spoiler--
    4 ...
  28. 237.
  29. 13-14 yaşlarındaki kizlara dini nikah adı altında tecavüz edenleri yücelten, memleketin parsel parsel satilmasina göz yuman karaktersiz sözde vatanseverlerin pek de haz etmedigi devrim insanı.

    kim olursa olsun, bir insanın işkenceyle parçalanarak öldurülmesine alkış tutmak, hangi dine, hangi ahlaka, hangi vicdana sığar anlayamiyorum.
    6 ...
  30. 238.
  31. devrimci olmayan bir çok insanın bile sempatisini kazanmış dava insanı.

    yaptıkları, yapmaya çalıştıkları ne derece doğrudur bilinmez. fakat bir insanın düşünceleri ne olursa olsun işkence görmesi reva değildir. hele ki devlet eliyle işkence görmek ne akla ne de mantığa sığan bir hadise değildir.

    ne taraflısıyım ne de karşıtı, yine de inandığı değerler uğruna yaşamış olması, davasından vazgeçmemesi, bu uğurda işkenceyle öldürülmesi saygıya değer bir davranıştır. soyadına tezat bir karaktere sahip olması herkes tarafından bilinen bir gerçektir. kendisine allahtan rahmet diliyorum.
    0 ...
  32. 239.
  33. şu gün yaşasa, hayranı olan millet, kardeşleri öldürüldüğünde ,acaba tepkileri ne yönde olurdu çok merak edilen olay. hı hı devrimci, hı hı kahraman.
    4 ...
  34. 240.
  35. komünist önder ibrahim kaypakkaya'nın adını dahi anmak suç günümüzde! sanatçılara hapis cezaları geliyor, sadece adı anıldığı için. pınar sağ ve grup munzur üyelerinin yargı yolunda yanında olalım, yalnız bırakmayalım. bugün onların özgürlüğü giderse yarın sıra sana gelir.
    2 ...
  36. 241.
  37. Hayatını kısaca incelediğimde gördüklerim. Sadece militanlık yapmamış. Araştırmış. Köylerde kalmış, teoriler geliştirmiş. Davasına sonuna kadar bağlıymış. Ama bu güttüğü davanın yanlış olduğu gerçeğini değitirmez. Olmayacak davanın peşinden gitmiş.
    3 ...
  38. 242.
  39. mehmetçiğe kurşun sıkan, türkiye cumhuriyeti devleti'nin düşmanı, katıksız bir teröristtir kendisi.

    kendisine "büyük özgürlük savaşçısı" diyen ibneler çok.

    vatan hainine özgürlük savaşçısı diyen adamın da ondan farkı yoktur herhalde.

    neyse ki o da diğer hainler gibi şanlı türk ordusu tarafından gebertilmiştir.

    ne diyelim, ruhu kızıl tamuya.
    4 ...
  40. 243.
  41. ser verip sır vermeyen yiğit. işkencede öldürülmüş ve babasına parça parça poşetlerin içerisinde teslim edilmiştir.
    kemalist değildir aksine kemalizmi ilk reddeden,kemalizme ilk ciddi eleştirileri yönelten maoist önderdir.
    çelik aldığı suyu unutmadı, unutmayacak ibrahim yoldaş!
    4 ...
  42. 244.
  43. Maocudur. Kürt köylerine gidip halkı bilinçlendiren bir adamdır. Teoride de muhteşemdir. Boşuna ser verip sır vermeyen yiğit demiyorlar türlü işkenceler görmüstür parmakları tek tek sökülüp tanınmaz hale gelmiş yinede mücadelesini satmamıştır. Kaybımız acıdır fakat bizi sindirmemiş fazlasıyla çoğaltmıştır.
    4 ...
  44. 245.
  45. hakkında öyle entryler var ki; zannedersin sözlüğün tüm ergenleri, bu vatandaşın çektiği işkenceler esnasında yanındaydılar. ne yaptığından, neden yaptığından, neler yaşadığından o kadar eminler ki, insan kendisini sorgulamaya başlıyor.

    yok şöyle devrimciydi, yok böyle halkçıydı, şöyle sosyalistti diye burada romantizm yapan tatlı su devrimcilerinin %90' ı haftada en az bir kez burger king' te yemek yiyor, ayda en az bir kez starbucks' ta kahve içiyor ve bilimum kapitalist markaya yüzlerce lira para harcıyorlar. sonra da iki tane çirkin karı götürürüm umuduyla "davası davamızdır" ayağına dolanıyorlar.

    bi siktirin gidin olum yaa..
    11 ...
  46. 246.
  47. maoisttir. ben ve benim gibilerse enver hocacı olarak bunlarla geçmişte iyi çatışmalar yaşamıştır. türkiye'de ki en temel organizasyon tkp/ml ve tkp(ml) bunun izleyicisidir. ikincisi 1994'te ilkinden kopmuştur. ilkinin yayınorganı partizan olup, diğerininki işçi-köylü gazetesidir.

    maoizm, revizyonist bir teoridir. türkiye'yi geri kapitalist değil, yarı-feodal olarak tanımlar. iktidardaki sınıfı, komprador burjuvazi ile toprak ağaları olarak görür. oysa bilindiği gibi türkiye sanayi ülkesi olmasa bile kapitalist ilişkilere sahip bir ülkedir. kırlarda da ağalık hemen hemen bitmiş ve yerini tamamen kapitalist tarıma terk etmiştir.

    ayrıca ulusal burjuvazi ile ittifakı, milli krizi, kültür devrimini vebenzeri bir yığın oportünist görüşleri savunurlar. anti-emperyalist mücadele kisvesi altında sınıf mücadelesini yadsır, proletaryanın devrimci rolünü ikinci plana atarlar.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük