çocukluğumda çok severek dinlediğim, vefatıyla tekrar dinlemeye başladığım, şarkılarında çocukluğuma döndüğüm kalbur üstü bir sanatkardır. Allah rahmet eylesin beni çok üzmüştür gidişi.
rahmetlinin çok güzel bir aşk anısı vardır. ibrahim erkal erzurumun narman ilçesinde doğmuştur. henüz ünlü olmamışken o zamanlar düğünlerde şarkıcılık yaparak hayatını sürdürmektedir ve oltu ile narman arası 30 km gibi kısa bir mesafe olduğundan oltuda da düğünlerde çıkmaktadır. gel zaman git zaman oltudan bi kızla birbirine aşık oluyorlar. bizim erzurumun aile yapısı ve tabi o zamanın şartları öyle ne telefonla görüşmeye ne bir yerde oturmaya elverişli değildir. böyle bir durumda hemen görücü giderek kız istenir. bunda da aynı şey olmuştur ve kızın ailesinin sülalesinin maddi durumları çok çok iyi olduğu gerekçe gösterilerek ibrahim erkal için düğün şarkıcısına kız vermeyiz deyip defalarca geri çevrilir. kızın ailesinin petrol istasyonlarının da olduğu bir bölge vardır. ibrahim erkal o zamanlar etrafındaki insanlara yakın çevresine "bir gün çok zengin tanınan bir insan olup buraları onlardan alıcam" diyormuş ondan sonra. tabi o zamanlar kızı başka zengin bir aileye vermişler. yine zamanla ibrahim erkalın meşhur olması ve o kasetleri çıkmasıyla sevdiği kadın gizlice radyodan veya kasetlerinden onu dinlermiş. bir kaç kere yakalanınca da ne yazık ki bu değerli eşyaların kırılmasıyla sonuçlanmış. sonuç olarak ibrahim erkal büyüklük bende kalsın düşüncesiyle kimsenin malına göz dikmemiş. ve oltuya bir daha adım atmayacağına yemin etmiş. söylenen o ki yazdığı bütün aşk şarkılar o kadın için yazılmıştır. bu hikaye özeldir ve güzeldir lütfen içinizden geçecek aykırı ve alaycı cümlelere çok dikkat edin. çünkü adamların en adamıydı. muazzam bir kişilik ve önünde eğilesi bir adamdı. toprağı bol olsun inşallah.
neyine güveneyim;
de get! yalan dünya..
seni nasıl seveyim;
ömrümü çalan dünya..
dedi ve gitti..
öylece gitti;
ne mal, ne mülk, ne para, ne pul..
ardında
biri henüz süt kokan; üç evlat ve bir de eş bıraktı gitti..
bestelenmemiş şarkılar, dokunulmamış hayatlar,
verilmemiş konserler,
ve
öpülüp koklanmaya doyulmamış
çocuklar bıraktı;
yaşanmamış ve yaşatılmamış duygularla apansız gitti.
birbirlerine canısı diye hitap eden ve belki de evlenip çoluk çocuğa karışmış liseli aşıkların anılarına yüklenip gitti..
canısı aşıklar meyvelerinin hiç tanımayacağı, bilemeyeceği, bilse de muhtemelen pek sevmeyeceği lâkin birbirlerine tutkuyla bağlı, ölesiye seven varoluş sebepleri; ebeveynlerinin aşklarına "canısı, ömrümün yarısı ve çare gelmez ağlamaktan; ayrılır mı et tırnaktan" gibi sözlerle eşlik eden ibrahim erkal yaşamsal fonksiyonlarını yitirerek aramızdan ayrıldı..
mekanı cennet, ruhu şâd olsun; ekmeğini çok yedik şarkılarının, allah ondan razı gelsin..
Ailesine kabullenin ve daha çok eziyet etmeyin demek isterdim. Beyin ölümü gerçekleşmiş daha neyin çabası bu? Kabullenin ve organlarını bağışlayın. Ana kumanda çöktü.
Etraflıca düşünün, millet delikanlı evladını, el kadar bebesini gömüyor. Kabullenin.
Bu da vasiyetimdir beni eğer makinaya bağlı yaşayacaksam bu şekilde hayatta tutmasınlar. Rahat rahat öleyim. Ruha eziyettir bence.
öncelikle allah rahmet eylesin kendisine yakınlarına allah sabır versin
bu adamı ne zaman görsem aklıma hep 90'lı seneler geliyor, aile gezmeleri geliyor, son bayram ziyaretleri geliyor. 90'lardan sonra yavaş yavaş bitti çünkü bayramlar. şahin marka araba (o zamanlar lpg daha gelmemişti türkiyeye benzinliydi şahinler) geliyor. arabaların arkasındaki canısı yazıları geliyor.
ne bileyim iyiye dair, güzele dair ne varsa onlar geliyor işte.çoğunlukla 90'lı seneler tabii. dinlediğim bi müzik türü değildi yaptığı müzik ama ne bileyim hep güzel şeyler getirdi aklıma. tekrardan mekanı cennet olsun