- burcunuz nedir?
+ ikizler.
- hımm.. (düşünceli bir yüz ifadesiyle not alır bir de bunu)
+ sorun olacaksa değiştirebilirim?
en güzeli de bir başka iş görüşmesinin hem de en başında, "bu sektörde çok uzun bir süre çalışmışsınız. aynı işi uzun bir süre daha yapabileceğinizi düşünmüyoruz ne yazık ki. kusura bakmayın." denmesidir. iyi de, sadece bunu söylemek için mi çağırdınız ulan beni buralara kadar? bari birkaç soru soraydınız.
- dışarıdakilerden ne farkın var senin bize farkını söyle?
+ vallahi iyi çakarım iyi gömerim efendime sölim kodummu oturturum resmen, koyim mi abi!.
-......!? **
-özgeçmişinizde bekar olduğunuzu görüyorum. yakın planlarınızda evlilik var mı?
+ hayır, yok. * (bkz: swh)
cidden karşılaştığım diyalog budur. insanların medeni durumunun neden iş görüşmesinde sorulduğuna hala daha anlam verememekteyim.zaten elindeki dosyada evli miyim bekar mıyım yazıyor. herhangi evlilik bir planı yapıyor olsam da size ne ki bundan.
+ ileriye yönelik ne düşünüyorsunuz?
- " hiç bir şey " dendiği taktirde işe alınmama oranı %100 artmakta. ancak;
- " bir gün sizin koltuğunuzda oturmayı düşünüyorum " denir ise belki göze girebilmek deyimini orda uygulamış olabilirsiniz.
ne alakaysa? kime ne ki benim ileriye yönelik düşüncelerimden? sanki cami havlusunda namazımı sen kıldıracaksın.. her şey prosedür, her şey düzmece. para kazanabilmek için yalancılık oyunu oynamaktan ibaret.
"arkanızdaki duvarın rengi nedir?" sorusunu, arkasındaki duvara bakıpta cevaplayana iş vermeyen şirketler de var. bu şirketlere göre bir odanın dört duvarının da aynı renkte olması şarttır. kişinin, önündeki duvarın rengine bakıp soruyu cevaplaması istenmektedir.
bazı bazı bu saçma sorulara daha da saçma cevaplar veresim geliyor. tutuyorum kendimi. bu hazzı yaşama pahasıne benim götümde patlamasın süreç diyorum ama gel gör ki pişman oluyorum.
mevcut ingilizcemi bile pratik yoksunluğu nedeniyle eksiltmiş olan işyerimde * pazarlama müdürüyle son mülakattayız; herşey iyi güzel belli beğenilmişim işe başlayacağım, sırf laf olsun diye muhabbeti ingilizceye döndürdü abla hobilerimi sordu benim için vazgeçilmez olan tiyatroyu söyledim ilk olarak ve bana 'why?' dedi aslında orda 'vay senin haline vay' diyerek uzaklaşmam gerekirdi ama altta kalmayacağım ya 'because theatre is love' demiş bulundum... neyseki bu trajikomik anı kültür sanat yoksunu para zengini ablamızın * bilet alıpda gitmediği oyunların biletlerini bana vermesine sebep olmuştu.
iş değiştirme hastalığından muzdarip -aslında mutluyum bu hastalıkla- biri olarak girdiğim sayısız mülakat neticesinde önerim bu saçma mülakat sorularına ayar verilmemesi gerektiğidir ordan uzaklaştığınızda arkadaşlarınıza konuyla ilgili geyik yapıp tüm alternatif cevapları sıralayabilirsiniz o yüzden mülakatta tutun çenenizi hayırlı olsun... işyerlerinde maalesef zekadan çok politik olup duruma göre davranabilmek daha fazla kıymet görüyor.