Sorun ulusal sınırları yok saymak değil, ulusal sınırlara itaat etmemektir. Bugün bu söylemin ısrarla (ve öncelikle çeşitli alıntılarla) aksini ispat etmeye çalışanlar sürekli oılarak sözün devamını gösterip özünün niteliğini değiştirdiğini sandıkları için kendi yanılsamaları içinde sevinç çığlıkları atmaktan kendilerini alıkoyamazlar.Oysa ki; ne Marks, ne Lenin, ne Troçki, ne Rosa ve diğer sosyalist devrimciler bütün bunu iki cümleyle alıntı yaparak geçiştirilecek bir düzeyde ortaya koymamıştır.
Troçki açık açık seslenmektedir ki; 'Bir devrim ulusal arenada başlar ve uluslararası arenada devam etmek zorundadır'
Ve Lenin de aynı tezi ortaya atarak * 'Alam devrimi olmassa SSCB'nin çözüleceği, bürokratlaşacağı açıktır' demiştir.Buna karşılık gerek dünya devrimini ve bunun bir parçası olan sürekli devrim tezini lenin sürgünden döndüğü vakit daha tren istasyonunda savunurken, stalin ve dönem işbirlikçileri lenin'in sürgünden yolladığı yazıları-uyarıları değiştirip ıskra'ya sunmaktan tereddüt etmemişlerdir. işte tam da bu nedenle lenin'in tren istasyonunda yaptığı o kritik konuşmanın ardından 'lenin delirmiş olmalı' diyen bolşevik parti üyelerini görmezden gelip de aynı şekilde 'emperyalist bir savaşta yurt savunmasının saçmalığını' savunanları da 'sözde sosyalist gerçekte şoven, sosyal şovenler' cümlelerini de dikkate almamak sorgusuz sualsiz kalıplaştırılıp ısıtılan, soğutulan bir materyalizm algısının * sonucu olarak görmek gerekir.
Marx'ın safsatalarından biridir.
Nitekim Marx'ın kendisi vatansız bir yahudi olduğu için, vatan kavramını anlayacak bir kapasite yoktur, o yüzden de tek millet gibi gördüğü işçilerin vatanı olmadığını iddia etmiştir.
Aslına bakarsanız, aynı mantıkla, kapitalist para babalarının da vatanları yoktur. işçiler eziliyorsa, para babaları da eziyor. kendi memleketi ya da başka bir memleketteki işçi onlar için fark etmiyor.
Ben bundan ötürüdür ki, komünizm ile kapitalizmi gayet de benzer algılıyorum. ikisi de vatansız, ikisi de beynelmilel.
birinci dünya savaşı nın patlak vereceğinin anlaşıldığı dönemlerde ve sonrası cereyan eden olaylar ışığında irdelendiğinde marksist felsefenin isim babası; karl marx ın elinde patlayan deyiş. savaşa değin ideolojik tabanlarına ilintili faaliyetleri yürüten işçiler memleketlerinin içerisinde bulunduğu kasvetli atmosfere bir nebze deva olmak için, asker olmak için, ulusal ordularına marksizmi, enternasyonalizmi bir kenara atıp, vatan savunmasına koştular. buradan basit bir öndeyi ile ulaşabileceği üzre; bir yurttaş olarak işçinin de, vatanı vardır. sınıf havgası, hürriyet tasasından önce gelemez.
her zaman sevmişimdir bu sözü. ancak biraz ağır. bir insanın sevdiği bir vatanı olmalı, ama o vatan insanları başlarına karşı ırkçılık yapmayp hiçbir devlette ekonomik çıkar işine girmemeli. ama bu olur mu olmaz! buna işçiler yani emek gücü öncülük edecek.
Bu sözü en çok kürtçüler savunur ülkemizde lakin kendileri işçi sayılmamaktadır. Arkadaşım sen 20 çocuk yapıp bu ülkede insanların işsiz kalmasına sebebiyet verirsen, işsizliği yüzde 30 lara çıkarırsan sen kullanma bu lafı.