çok titizse; sabaha dek temizlik yapmasıyla sonuçlanır bu eve giriş, gün ışırken de evden kendini atacak kadar şanslı ise ilk köşebaşına yığılır o yorgunlukla...
çok merhametli ise; buzdolabının halini görünce cebindekiyle bimden bikaç elzem erzak alır dolaba koyar, bu garibanlıkta hırsızlık yapmayan hedelerden ibret alır, tevbe eder...
çok zeki ise; birikmiş ödevler, projeler, okunacak değerlendirilecek kitaplar vs dayanamaz sabaha dek okur eder özetler hazırlar bilgisinin sadakası mahiyetine ve çeker gider...
bu daha devam eder...
*çok önemli bi nokta var temas edilecek ayriyetten, bu özelliklere sahip biri hırsız olur mu demeyin, olur olur... burası Türkiye!
yanlış bir istatistiki bilginin sonucuna öykünerek kılınmış bir karardır; zira hırsızlar zâten en çok öğrenci evlerini tercih eder. ne kadar tesisat, laptop, müzik sistemi varsa zaten özellikle böyle yerlerdedir ve bunu da iyi bilirler.
biz insansak bunlar ne? sorusunu kendine soracak olan hırsızdır. sağda solda bulduğu ders kitaplarını sevgi yolunda satıp en azından evine ekmek götürebilmeli kendinide bu şekilde avutmalıdır.
bu konuda şöyle bir şehir efsanesi vardır:
Hırsızın biri bir öğrenci evine girer. Her yeri alt üst eder ama çalacak bişey bulamaz. Sinirlenen hırsız salon halısınin orta yerine sıçıp (evet bildiğimiz sıçmak) evi terkeder.