Güzelliğinden başka bir meziyeti olmayan, ama çok da güzel bir hatun. ilerlemiş yaşına rağmen halen güzel. Televizyoncuların kullandığı bir malzeme. Çok beyazdı ve kir tutardı.
"bu festivallere neden komedi filmleri aday olmuyor?" demesiyle ve gişe filmlerini tercih etmesiyle altın portakal ödülleri büyük jüri başkanlığı için ne kadar kötü bir seçim olduğunu göstermiştir. vallahi böyle konularda bir kalitesi vardır belki deyip levent kırca'yı kınamıştım ama adam daha haklı olamazmış jürilikten çıkmakta. seneye de cicişleri çıkartın bari jüri başkanlığına.
altın portakal'daki jüri başkanlığı hemen herkes tarafından eleştirilen kadın. bana sorarsanız tencere-kapak tarzı tam bulmuşlar birbirlerini. altın portakal'ın zaten yolu yol değildi. memleketteki en büyük, en ses getiren festival olarak görülmesine rağmen hiçbir zaman öyle ciddi bir festival havasında geçtiğini görmedim. ya organizasyonu sıkıntı, ya jürisi, ya da katılanları... hep bir kolpalık hakim olmuştur altın portakal'a. bir antalya'lı olarak hep uyuz oldum bu festivale ve hiç şaşırmadım; kolpa festival kolpa insanlarla yapılırdı zaten.
altın portakal'daki "derin düşün-ce" filmi
hakkında söyledikleri için çokça eleştirilen
jüri başkanı.
filmde libidosu rekor seviyede bir baba var,
boşalmadan duramayan bir baba. kah bir kadınla
cinsel ilişki yoluyla boşalıyor, kah cinsel
ilişki fırsatı bulamazsa oral seks yapacak
birini bulup boşalıyor, onu da bulamazsa
sekiz yaşındaki kızının da olduğu mekanda
kapısı yarı aralık banyoda mastürbasyon
yaparak boşalıyor.
evin bir odasında kendini asan annenin cesedi
yatakta yatıyor, bir odasında küçük kız çocuğu
var ve baba salonda bir arkadaşıyla beraber
kadınlar getirmiş alenen boşalma seksi yapıyor,
kız çocuğu kapıdan bunları izliyor.
kız çocuğunun hemen
her planı, banu alkan filmlerinde banu alkan
için kullanılan planların bir kopyası.
anne öldükten sonra baba kızla beraber şehirden
şehire arabayla dolaşıyor, aynı odada aynı
yatakta sürekli yatıyor, bunların yatakta
yaptıkları konusunda sürekli ensest iması
var ve kız çocuğu bu hayattan çok memnun.
anne, intihar etmeden önce kendisini taciz
ettiğini tahmin ettiğimiz hasta kayınpederine
gidiyor, ona hasta yatağında oral seks yapıp
öldürüyor.
küçük kız çocuğu sürekli televizyonda küçük kız
çocuklarına tecavüz eden sapık haberini izliyor,
sonra da gece karanlığında bakkala bira almaya
gidiyor ve güya bakkala çocukça oyun yapıyor,
ama bu oyunda seyirci çocuğun bakkalı taciz
ettiğini düşünsün diye elden gelen her şey
yapılmış.
kız çocuğu arabada babasını bekliyor, baba biraz
sonra bir kadınla beraber ağaçların arasından
geliyor, kızın yanında kadına para veriyor, kız
soruyor "baba o kadına niye para verdin?"..
baba cevaplıyor "çünkü o kadın işini para
karşılığı yapıyor."
ve kızın lafı: "sen de işini para karşılığı
yapıyorsun, o zaman sen de orospusun. ben de
orospu çocuğuyum."
evet, bunu sekiz yaşındaki kız çocuğu söylüyor.
vs. vs. vs.
ve hülya avşar bu filmde gördükleri için isyan
ediyor. ama taşlanan kendi oluyor.
kesinlikle başarılı işler çıkarmış , renkli gözleriyle ve o güzel bakışıyla kalpleri fethetmiş , bir çok kült filmde oynamış , yeşilçamın gediklisi güzel bayan. ayrıca birçok güncel projenin altında rahat kalkması onun ne denli diri ve etkili bir insan olduğunu gösterir. eskimiyor. sportif çünkü. *
yorumlarinin, dusuncelerinin yetenek sizsiniz turkiye programina renk kattigi kisilik. Severek takip ediyoruz hanny.
edit: buna bir insan niye eksi verir ki, düşüncemizi paylaşmak da mı..
ne iş yaptığını hala anlamadığım ünlü. Ulan oyuncu mu , tenisi profesyonel olarak mı yapıyo yoksa spor mu , televizyoncu mu , şarkıcı mı , köşe yazarı mı , asma tavan ustası mı ? Ne lan bu kadın , her gördüğümde de bi tiksinti belirtisi de oluşmuyo değil , sevmediğim insandır aynı zamanda onu sevip sevmememi pekte sikine takmayacak insandır. Hakkında bu kadar uzun cümleler bile kurmam yeter hülya , sen yoluna ben yoluma.
borçlar kanununa göre hukuki işlem butlanla sakatsa geriye yönelik olarak ortadan kalkar yani hiçbir zaman gerçekleşmemişçesine iptal olunur.
hülya avşarın da aynen butlanla sakat bir hukuki işlem gibi hiçbir zaman ortaya çıkıp insanların hayatına girmemişçesine iptal edilmesi en büyük temennimizdir.
son yaptığı hareketle -murat boz un butonuna basıp kahkahalar atması ve şarkı söyleyen kızın murat boz isteyerek döndü zannedip heycanlanması- ne kadar şımarık ve düşüncesiz bir kadın olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. Vasıfsız insanın tanımı gibi adeta.
18 yaşında bir kızla alenen dalga geçmiştir. yaptığı şey çok komikmiş gibi kahkahalarla gülmesi, bilindik hülya avşar davranışı aslında. umarım birileri bir gün kızına da aynı şeyi yapar.
ayrıca, yine, yeniden, ısrarla rezil olmuştur. bünyesi dahilinde en ufak bir ses zerresi bulunmadığı, mikrofonu eline aldığında tekrar anlaşıldı. seçtiği kız da tıpkı kendi gibi. bilmem farkında mı, ama söyleyemediği kendi şarkısıydı.
fragman editi: yeni fragmana denk geldim. bildiğin, ayakkabısını çıkartıp sahneye atıyor lan. her seferinde sarfettiğimiz cümle; "bakalım daha neler göreceğiz?", söz konusu hülya avşar olduğunda iyice anlamını yitirmiş gibi görünüyor. herkes tepkili ve kendisini ekranda görmek istemediğini bağıra bağıra söylüyor. buna rağmen acun o'ndan vazgeçmiyor. sanırım acun ılıcalı bu işi biliyor. sonuçta rezil olan hülya avşar, parayı götüren acun oluyor.
bir zamanlar futbolcu tanjunun metresliğini yapmış/her türlü rezalete imzasını atmış, sımarık insan.
şimdiye kadar, filminde yaptığı mastırbasyon sahnesinin dışında bir gideri olmayan, magazini çok iyi kullanan, gençken türkiyedeki kralların hepsi ile hemen, hemen yattığı söylenen sanatçı kişisi.
juri olduğu yarışmada genç yarışmacıya yaptığı terbiyesizden sonra pişmiş kelle sırıtması nasıl krakterde bir insan olduğuna çok iyi örnek olmuştur.
yetenek sizsiniz'de jüri olması sorun değil ama ses programında ne işi var bunun yav. aslında bana göre mustafa sandal hariç kadro tamamen yanlış. neyse kişiliği umrumda olmayan insan. taş gibi taş. hala en çok arzuladığım kadın.
entelektüel aydın ile varoş cahil arasında denge unsuru teşkil eden bir homo sapiens türü.
özel kadrodan yaratılmış bir şahsına münhasır.
o olmazsa sanki mazaallah "insan savaşı" çıkar gibime geliyo.