acunn.com'daki köşe yazılarında sürekli kadınların aldatılmayı affetmeleri gerektiği mesajını verip, anketler yapan şahıs. sanırım kuyruk acısını bu şekilde hafifletiyor veya her kadın aldatılabilir ve affedebiliri duymaya çok ihtiyacı var.
şunu söylemek gerek, hülya. bir erkek olarak aydınlatayım seni. bazı erkekler(ve belki kadınlar da) hep aldatırlar. bütün ilişkileri aldatmayla biter onların, 2 ay takıldıkları kıza bile takarlar boynuzu. iki kadın onları daha az yalnız yapmaz, yirmi kadınla başları göğe de ermez ama işte bazıları büyümemeyi tercih ederler bilinçli bir şekilde. ben kaya'ya baktığımda böyle bir adam görüyorum. böyle bir adamla evlenip, ondan çocuk yapıp sonra aldatılınca onu affedip, bunu da evlilik kutsaldır, çocuğum için gibi mazeretlerin ardına sığınarak yapmak acizliktir.
ha bazı erkeklerse çok uzun bir süreç olan evliliklerindeki iniş dönemlerinde sorunları eşleriyle konuşarak, dertlerini anlatarak çözmek yerine heyecanı başka birinde ararlar kısa bir süreliğine. ilk andan itibaren yaptıklarının yanlış olduğunu, günah olduğunu bilir ve fazla sürdürmezler hatalarını. bir yanlıştır yapmıştırlar işte, kadın o zaman affedebilir, normaldir hele ki çocuk varsa. bir kez aldatılırsan karşındakine kız, bir şans daha ver eğer çok inandıysan ama ikinci kez yine aldatılırsan hem kendine hem karşındakine kız. üçüncü olmasın ama. o zaman kimseye kızma, git at kendini köprüden aşağı.
dün gece yetenek sizsiniz unutulmayanlar'da yapraklarla melodiler çıkaran adama, "amcaaa bunu ben de yapıyordum çocukken" dedikten sonra yaprağı ağzına alan ama yaprağı çalamayarak yeteneksiz olduğunu bir kez daha kanıtlamış kadındır
esasında yaprağı ağzına alıp çalamaması çok şaşırtmıştır kolay değil; tanju çolak, ibrahim tatlıses, Kaya Çilingiroğlu, saadettin saran ve adını bilmediğimiz daha bir çok ünlü...
bahsi geçen yaprak, bitkilerde fotosentez, transpirasyon ve solunumun gerçekleştiği temel organdır.
hesabım var klibini piyasadan toplatmak gibi bir girişimde bulunduğu için sevmek istemediğim kadın. lakin şarap gibin, viski gibin bişe; aşık olmamak elde değil.
bizim okulda bir kocasından boşanmış hoca vardı. doğruya doğru güzel kadındı. hep kızlara sıfırı çakar, erkekleri geçirirdi. niyeyse o aklıma geliyor hep, hülya'yı izlerken.
canım türkiyemin herşeye burnunu sokan fakat hiç bir halt olmayan nice basit yaratılışlı zat-ı şahanelerinden yanlızca biri. ne tam bir sinema oyuncusu ne tam bir müzisyen ne tam bir yorumcu ne tam bir eleştirmen ne tam bri yazar ama bunların hepsine burnunu sokmaktanda geri kalmayan kalın basenleri yaşlanmış yüzü ayva göbeğiyle hala türkiyenin en güzel kadını olduğunu iddaa eden ukelalağın kibrin hiç bir halt olmadığı halde kendini bir şey sanma yanılgısının argolu ve pis ağızlı konuşmanın vücut bulmuş hali her halta nöbetçi jurilik vazifesini aksatmadan yapan boş insan
ne zaman tv'de denk gelsem tek omuzu ve kolunu tamamen acikta birakan, diger kolunu da tamamen saran bir kiyafet giyiyor. bir zamanlar ismail yk'da bu sekil giyiniyordu. tabi ismail yapinca az dalga gecmemislerdi. e ne olacak ismail varoslarca dinleniyor. hulya giyince moda deniliyor adina galiba. gozunu sevdigimin sosyetik dunyasi.
tanim: ben kendisini o kiyafetlerle gordugum zaman bunaliyorum. sanki benim bogazim sıkılıyor. oylede bir dar ki deri midir nedir. berbat gercekten.
onlarca filmde oynamıştır; bir senaryosu, ne bileyim bir yapım fikri yada bir yönetmenlik deneyimi yoktur.
onlarca yıldır şarkı söylemektedir; bir bestesi,güftesi, şarkı sözü falan yoktur. hep birilerinden parayla satın almıştır sonrada onunla papaz olmuştur.
sadece vererek bu noktaya gelen üretemeyen bir kişiliktir.