türkiyede olmayacak şey değildir , trafik çevirmesinde bile 2 sarışın salak kız kardeş meşhur olup para kazanabiliyorlarsa hülya avşar'ın kızı neden yazar olmasın dedirten sorunsaldır.
sonrada sağlıksız nesiller yetişiyor diye hayıflanıyoruz. ne yüzle acaba? ana babada kafa yok ki
çocukta ne olsun?
"boş zamanlarımda londra yapıp geliyorum." ne denilebilir ki... yazık.
kızın suçu yok efendim gördüğünü, normal bulduğunu uyguluyor, anlatıyor...
bir haber yaşıtlarının hayat şartlarından. sorumsuzluk içinde yetişip yeni helin ler kazandıralım ülkemize. ülkemizin çok ihtiyacı var. lütfen ama.
en uçlar arasındaki mesafe aklın alabileceği sınırları bu kadar aşmışken, dünya'nın çivilerinin çıkmasından bitap düştüğüne şahit olmaktan başka bir şey gelmemesi elden, can sıkıyor. kimi hafta sonları antalya'ya kaçmaktan bahsederken daha 10 yaşında, kimi 45'inde kadrolu öğretmen olamadığı için yazın amalelik yaptığı okulda kalp krizinden ölüyor. içimiz sızlıyor arkadaş, dayanılmaz hale geliyor yaşananlar, elden de bir şey gelmemesi cabası olanların.
sınavdan sınava yarışarak geçen at misali ömrümüz yetmezmiş gibi, bir de durmadan televizyondan pompalıyorlar kıçımızı. modalar, ikonlar, en'ler, in'ler, bitmeyen yenilikler, doyumsuz satıcılar, doymaması gerekliliği öğretilmiş çılgınca sağa sola saldırıp bir şeyler tüketmeye çalışan insanlar. bir yandan da bağırıyor televizyonlar gazzeli akranlarım elimde kaleşnikoflarla sağa sola ölüm kusurken, 'savaşma tüket' diye. kelimeler fazla anlam kaybından ölmüş arkadaş.
memleketin derdi adam olmak olmuş arkadaş, en birinci puanı alıp, en birinci okula gitmek, en güzel kızı kapmak, en güzel kıyafetleri giymek, en güzel maskelere sahip olmak, en güzel yalan söylemek, en güzel korkalıklarla kavgadan kaçmak, adam olmanın şartları olmuş. yalakalık hayatın gerçeği olmuş, kaybedenler kaybetmiş, kazananlar bakmamış arkasına, düşen bir daha kalkmamış. canım sıkılıyor arkadaş, elden de bir şey gelmiyor.
çıkıp sokak ortasında kola şişesiyle top oynamadan, büyüyor çocuklar, üstüne de adam oluyorlar iyi mi, mahalledeki ucuz asfalta yapışmadan yüzüstü. evinin önünden alan servis, evinin önünde bırakıyor, insanlara araba camının buğusundan daha fazla yaklaşması sakıncalı diye. birbirimizle konuşamaz olduk arkadaş, birbirimizn gözlerine de bakamaz. yolda yürüyemez olduk, can korkusundan nefes alamaz...
annesinin sahibi olduğu dergide yazmıştır. Hayata zaten 10-0 önde başlamıştır.Değil köyde ki istanbulda yada büyük şehirde ki herhangi bir zehra ile bile karşılaştırmak kızlarımıza yazık etmektir. Onun kategorisi başkadır.
Köşe yazarlığında medyatiklik değil, baba fikirler konuşur ki; kendileri henüz 'Hülya Avşar'ın Kızı kimliğinden çıkamamıştır, kolay kolay da çıkamayacaktır.
avşar kızı zehra ile vandaki çorapsız zehranın farkını zehra annesinin dergisinde köşe yazarı olunca anlamak ta dünyaya gözlerini yeni açmak olsa gerek. annesinin dergisinde ister kapak kızı olur ister köşe yazarı bende babamın emlakçı dükkanında oturuyorum ama stüdyo dairenin anlamını bilmiyorum.
edüt: vandaki çorapsız insanları benimle kıyaslamayınız.