Tarikatlerin anlattığı uçan, kaçan, mitolojik efsaneleri olan hayali Muhammed peygamber mi?
Yoksa
Kuranın anlattığı "insan" peygambermi?
işte kuranın anlattığı gerçek olan ‘tarikat-i muhammediye’
bizim bir mürşidimiz var. ama bizim mürşidimiz -diğer mürşidler gibi- olağanüstü özelliklere sahip değil. tıpkı bizim gibi bir beşer (18/110,25/). bizim gibi yemek yer, bizim gibi çarşı pazar dolaşır (25/7). gaybı bilmez (6/50). insanların kalbini okuyamaz (9/101, 63/4). ahirette bize torpil yapamaz. bizi azap meleklerinin elinden kurtaramaz (7/188,72/21-23). hatta ahirette bize ve kendisine ne yapılacağını bile bilmez. (46/9). ölülere işittiremez, kabirdekilerle sohbet edemez (30/92,35/22). eceli gelince ölümünü erteleyemez (39/30). yani azraili geri gönderemez. kimseyi çarpamaz (72/21). allah’ın dilemesi dışında bize de kendisine de bir fayda sağlayamaz (7/188). değil bize geleni, kendisine gelen zararı bile savamaz.(72/21). havada uçamaz, denizde yürüyemez, aynı anda birkaç yerde görünemez, ölüleri diriltemez. bizim mürşidimizin böyle mucizeleri-kerametleri yoktur (17/59,29/50-51).
silsilesi, isa, musa, ibrahim as gibi nebilerden adem as’a kadar uzanır ama allah’tan başka -gavs, kutub vs gibi- sığınacağı kimsesi yoktur (72/22). darda kalınca da normalde de yalnızca allahtan yardım ister (1/3,72/20). çünkü başka yardım isteyecek kimsesi yoktur.
üstelik -diğer mürşidler gibi- günahsız! değildir. öyle yada böyle bazı günahları olmuş ve bunlar için allah’tan af dilenmiştir ( 40/55,47/19). bu günahlarının affedilmesi için -araya koyabileceği- kimsesi de yoktur. bu yüzden direkt ve yalnızca allah’tan af dilenmiştir (41/6).
yani bizim mürşidimiz diğerleri gibi değil. oldukça mütevazidir (25/63). bize efendilik taslamaz. o, bizim sıkıntıya düşmemizi istemez. bize karşı çok merhametli ve yumuşak huyludur (3/159,9/128). her sorunumuzu o’na götürebiliriz. erkek veya kadın dileyen herkes o’nunla görüşebilir. ve hatta tartışabilir bile (58/1,12). o, -allah’ın hüküm koymadığı hususlarda- arkadaşlarıyla istişare eder ve de çoğunluğun kararına uyar (3/159). yani ‘benim dediğimi yapmak zorundasınız’ demez. o’nun ‘ğassalin önündeki meyyit gibi ona teslim olacaksınız’ diye telkinlerde bulunan müritleri de yoktur. konuşmaları kapalı ve gizemli değildir. herkesin anlayabileceği şekilde ve apaçıktır (29/50,67/26).
arkadaşlarını evinde ağırlar (33/53). onlara ikramda bulunur. rahatsız olduğu halde, ikramdan sonra koyu sohbete dalarak gereğinden fazla kalan arkadaşlarını ikaz edemeyecek kadar naiftir. misafirlerine ‘efendi hazretleri artık istirahate çekilecek, buyurun’ diyerek kapıyı gösterecek ‘adamları’ da yoktur. dolayısıyla bizler de bu olanları –o akşam mübarek evlerinde şöyle şöyle haller zuhur etti diyerek anlatan müritlerinden değil- allah’tan öğreniriz (33/53).
işte bizim mürşidimiz böyle bir beşerdir. o’nun türlü türlü mucizeleri yoktur (17/53,29/50). ama o’nun öyle bir kitabı vardır ki, o kitabı onu alemlere rahmet yapmıştır (21/107). kuran o’nun yegane ve en büyük mucizesidir (29/50,51;17/59), mürşidimiz muhammed as’ da bu kuranı bize getiren elçidir; allah’ın kulu (17/1,25/1) ve nebi-resul muhammed (23/40).
o, kuranı allahtan alıp bize tebliğ edendir (5/92,24/54). bizi kuran ile uyaran (6/19), kuran ile hüküm veren (4/105), aramızdaki ihtilafları kuran ile çözen (16/64) ve insanlığı kuran ile karanlıklardan aydınlığa çıkarandır (14/2).
o, -başka bir şeye değil- yalnızca kurana uydu (6/50,7/203). çünkü o, kurandan başka bir kitap bilmiyordu (42/52). o’nun bütün bilgi (ders) kaynağı kurandı (6/105). o, bize öğrettiği her şeyi kuran ile öğretti (2/151). bize ders/vird/zikir olarak sadece kuranı öğütledi. çünkü kendisi için de bizim için de yegane öğüt/zikir –ahirette hepimizin hesaba çekileceği tek kitap olan- kurandı;
sen, sana vahyedilen (kur’an’a) sımsıkı sarıl. çünkü sen doğru yol (sırat-ı müstakim) üzerindesin. ve şüphesiz ki o (sana vahyedilen kur'an) hem senin için hem de kavmin için bir öğüttür. ve hepiniz ileride ondan sorumlu tutulacaksınız (zuhruf 43,44).
işte rabbimizin ‘sırat-ı mustakim’ dediği ‘tarikat-ı muhammediye’ budur...
(bkz: zeki bayraktar'ın kaleminden)
döneminde kimseyi zorla müslüman yapmamıştır. Doğrudur savaşlara girmiştir fakat bunlar savunma amaçlı savaşlardır. Müslümanlığı kılıç zoru ile değil güzel ahlakla yaymıştır.
geri gelse de şu beyni eksik yobaz müslümanlara gerçek islamı öğretse
dinin baskıyla olmayacağını tüm yobazlara anlatsa
dini yaymanın kadınları ve çocukları öldürerek masum insanları katlederek olamayacağını işid lilere anlatsa.
islam peygamberi, hepimize yol gösteren bir önder gerçek bir lider. cahiliye dönemine son vermiş hak yolunu insanlara anlatmakla görevlendirilmiş bir rehber. yüce rabbimiz şefaatlerine nail eylesin biz günahkar kulları.
"sana, ganimetlere dair soru sorarlar, de ki: ganimetler allah'ın ve peygamberindir. inanıyorsanız allah'tan sakının, aranızdaki münasebetleri düzeltin, allah'a ve peygamberine itaat edin." (enfal,1)
çıkan huzursuzluk ve ordudaki isyan sonucu da şöyle bir ayet.
"eğer allah'a ve hakkı batıldan ayıran o günde, iki topluluğun karşılaştığı günde kulumuza indirdiğimize inanıyorsanız, bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri allah'ın, peygamber'in ve yakınlarının, yetimlerin, düşkünlerin ve yolcularındır. allah her şeye kadir'dir." (enfal, 41)
varın siz karar verin... bu çelişki nedir ne değildir.
Mahşerin tüm sıkıntılı durumları yanında Cennet kapılarının sonuna kadar açılıp ; "Ya MUHAMMED! Hadi gir" dendiğinde "Vallahi ümmetim olmadan girmem" diyecek olan;
Kendisine hayvan pisliği atanlara ; ''Bilselerdi ,yapmazlardı '' demiş olan bir kutlu nebi.
alemlere rahmet olarak gönderilen yüce peygamberimizdir. dünya görüşüm,zevklerim hepsini tartışmaya açığım ama islam benim en hassas olduğum konu.yumuşak karnım.bazıları hakkında atıp tutumuş onlara diyeceğim tek şey yol yakinken ALLAH tan af dileyip bu yoldan geri dönün.ALLAH affedicidir.
muhammed,adamlarınızdan hiçbirinizin babası değildir;fakat o Allah (cc)'ın resulü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi hakkıyla bilendir. (ahzab 40)
hayatın her meselesinde örnek olduğu gibi, hayâ konusunda da ümmetine en güzel örnek olan.
--spoiler--
Nitekim eshâb Hz. Peygamber’in eşsiz hayâsını şöyle anlatır: “Peygamber (s.a.v.), duvağına bürünmüş gelinlik kızdan daha utangaçtı.(1) O’nun her hangi bir şey karşısındaki hoşnutsuzluğu yüzünden anlaşılırdı.” (2)
--spoiler--