hz muhammed in görüşme için sadaka istemesi

entry67 galeri0
    26.
  1. ayet i kerime yi saptırmaya yönelik, kendi bakış açılarını pekiştirmeyi amaçlayan hilekarlıktır.

    bakınız temel düşünceleri kuran ı kerim i hz. peygamber in yazdığı iddiası üzerine kuruludur. şimdi sizlere güzel bir soru soracağım benim pek zeki, olayların ardını görebilen (!), gerçeğin peşinde koşan aydınlık dolu arkadaşlarım.

    velev ki; kuran ı kerim i hz. muhammed yazdı. bir an içinde insanlarla görüşmek için sadaka istediğini kabul edelim. peki bunu neden kuran ı kerim de belirtti. eğer maddi kazanç ve başka türlü hesaplarla bir din getirmiş ise bu pek gizli ve açıklanmaması gereken sır neden kuran ı kerim de yer aldı?

    ve tabi maddi kazanç meselesini öne sürenler, hz. peygamber in evinde çoğu zaman 1 günlük yiyecekten fazlası olmadığını ve mülkiyetsiz vefat ettiğini bilmezler sanırım. ya da bilirler de işlerine gelmez.
    1 ...
  2. 27.
  3. sadaka kelimesi kilit noktadır, eğer peygamberimize verilmesi gerekseydi onun adı başka bişey olurdu, zira peygamberler sadaka kabul edemezler, başkalarının geçimlerine muhtaç yaşayamazlar, biraz peygamberler tarihi okuyun da bir beyin sahibi olduğunuzu gösterin bize.. ya da madem kullanmıyorsunuz gidin ihtiyaç sahibi birine verin ziyan etmeyin beyinlerinizi..
    2 ...
  4. 28.
  5. 29.
  6. çok normal bir drumdur. açıkcası yadırgamıyorum adam hiç yoktan koskoca din kurmuş, sistem kurmuş sadakasınıda ücretini de alacak tabi. kurduğu sistem belli sistemi çözen de sadakayı kapıyor.
    3 ...
  7. 30.
  8. peygamberimiz (a.s.m) dünya malına pek iltifat etmemişti.savaşlarda elde edilen ganimetlerden kendisine geçinebilecek kadarını alıkoyar diğerlerini dağıtırdı. yemede ve giymede zaruret kadarıyla iktifa ederdi. bazen borçlandığı da oluyordu. bir defasında ailesinin yiyeceği için bir yahudi'den ödünç yiyecek almış ve zırhını rehin olarak vermişti.

    peygamberimizin vefatındaki kişisel mal varlığı...

    peygamber efendimizin mevcut mallarının gelirleri yolculara misafirlere ülkeye gelen yabancı ülkelerin elçilerine fakirlere muhacirlere tahsis edilmişti. vefat ettiklerinde o zamanın zenginlik sembolü sayılan altın ve gümüşü kalmamıştı. ancak üzerinde "muhammedün resulullah" yazısı bulunan bir gümüş mührü kalmıştı.

    peygamberimiz(a.s.m) vefat ettiği zaman geriye bıraktığı malı: zaruri olarak kullandığı elbisesi birkaç su kabı içinde yıkandıkları tekne iki adet kilim bir çarşaf makastarak misvak gibi eşyaları kılıç ok zırh mızrak miğfer'den oluşan silahları “düldül” adındaki bir devesi savaş ganimeti olarak payına düşen ve devlet reisi olarak bundan ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü olduğu; “fedek” arazinin yarısı ümmü’l-kura’nın üçte biri hayber’den kendisine düşen beşte biri olan payı ve ben-i nadir’den bir kaleden ibaret olan arazî ki bunların tamamını müslümanlara tasadduk etmiştir. (bk. tirmizî şemail s.149)

    bu arazilerin tamamının tasadduk edildiğinin belgeleri aşağıdaki şu hadis-i şeriflerdir:

    hz. ebu hureyre anlatıyor: peygamberimizin(a.s.m) vefatından sonra hz. fatıma halife hz. ebu bekir’in yanına vardı ve: “senden miras alacak olanlar kimlerdir?” diye sordu. o da: “çoluk-çocuklarım” diye cevap verdi. bunun üzerine ebu bekir: ben resulüllah(a.s.m)’dan: “biz miras bırakmayız” dediğini duydum. lakin resulüllah(a.s.m)’ın geçimlerini temin ettiği nafaka verdiği kimselere ben de bakar nafakalarını veririm(a.g.e s.150).

    buharî ve müslim’in yaptıkları rivayette hz. aişe’nin bildirdiğine göre peygamberimiz(a.s.m) şöyle buyurdu: “biz miras bırakmayız; bizim geriye bıraktığımız her şeyimiz sadakadır”(a.g.y.).

    hz. peygamber(a.s.m)’in arazi olarak aldıkları payları enfal suresinin 41. ayeti ile haşir suresinin 6 7. ayetlerinde allah’ın ortaya koyduğu hükmü çerçevesinde gerçekleşmiştir. demek ki hz. peygamber(a.s.m)’in bütün tasarrufları kur’an’ın buyruğu doğrultusunda cereyan etmiştir.
    1 ...
  9. 31.
  10. 32.
  11. kuran bir anayasa kitabıdır.
    zil zurna din cahili azıcık dil bilgisiyle kuranı okumaya kalkarsa anladığı anlayacağı bu olur.

    (bkz: kuran ı okuyup ateist olmak)
    (#13016298)
    0 ...
  12. 33.
  13. bir gece hz. Ayşe, Peygamber Efendimiz'in (sallallahü aleyhi ve sellem) uyuyamadığını, bir şeylerden rahatsız olduğunu fark etti ve sebebini sordu. cevap olarak da "ya Ayşe, bir tane hurma gördüm ve ziyan olur diye yedim. ama biliyorum ki bu eve (fakirlere dağıtılmak üzere) sadakalar da geliyor. Acaba o hurma sadaka mıdır? diye düşünüp rahatsız oldum ve bu beni uyutmadı" diye yanıt verir.

    paygamber Efendimiz sallallahü aleyhi ve sellem'e sadaka yemek Allah tarafından haram kılınmıştır. bir hurma dahi olsa hayatında sadakaya el uzatmamıştır.
    3 ...
  14. 34.
  15. bize sadakanın anlamını verip ardıdan sadaka'nın anlamının kendisi tarafından günümüzde ve dilimizde kullanıldığı şekliyle yorumlandığını görüyoruz. tevbe süresinde zenginler sadaka vermek istemiyor ve bu konuda peygambere söz ediyorlar. allah'ta onlara böyle buyur diyor. bunu anlamak için tefsir, hadis bilmeye gerek yok sadece akıl lazım. o da sen de yok. diyorsun ki kuran meallerindeki parantezler önemsiz. eğer o ara açıklamalar olmazsa (ki o açıklamalar hadisler ve sünnet göz önüne alınarak yapılıyor) enfal süresine sağır ve dilsizlerin hali kötüleniyor. hatta bir surede "bu dünya da kör olan ahiret'te de kör olacaktır" deniliyor. vay ki vay körlerin haline. bu arada ateistlerin en gülenesi hali vahhabi kafasıyla yorum yapmalarıdır.
    neyse gelelim arkadaşın düştüğü tuzağa ve kurtulmak için nasıl çırpındığına.
    "tevbe 104 : onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın allah olduğunu bilmediler mi? "
    canım benim buradan nereden çıkardın peygamberin sadaka aldığını. burada fakirlere verilen sadakadan bahsediliyor. biraz mecaz, edebiyat bilen her kul, burada fakirlere verilen sadakanın allah katında edilen tövbe'nin kabul edilmesine yaradığı anlatıldığını anlar. ama edebiyatta sıfır. bu arada kuran arap edebiyatında bir doruktur.

    tevbe 60. Sadakalar (zekatlar), Allah'tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri islam'a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.

    58'den sonra 59,60 diye devam etmez ve de utanmadan gerçeği gördüğün halde bu gerçeği şurada iki üç aptalı kandırsam yeter düşüncesiyle saklamak ahlaksızlıktır.

    neyse allah hidayet ihsan etsin.
    0 ...
  16. 35.
  17. başlık açan tarafından batırılmıştır. kanıt diye sunduğu ve çarpıttığı ayetler kendisine açıklandıkça en sonunda bataklığın dibine bulmuş ve işi peygambere hakarete vurmuştur. kapasite bu kadar.
    0 ...
  18. 36.
  19. çarptığına dair kanıt tevbe süresi 60. ayettir. kendisi cımbızla ayet seçip yorum yapan kişi başkasını aynı şeyle suçlamak gibi bir utanmazlığıda sahip.
    0 ...
  20. 37.
  21. peygamber vefat ettiği zaman geriye bıraktığı malı:
    zaruri olarak kullandığı elbisesi, birkaç su kabı, içinde yıkandıkları tekne, iki adet kilim, bir çarşaf, makas, tarak, misvak gibi eşyaları, kılıç, ok, zırh, mızrak, miğfer'den oluşan silahları, “düldül” adındaki bir devesi, savaş ganimeti olarak payına düşen ve devlet reisi olarak bundan ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını gidermekle yükümlü olduğu; “fedek” arazinin yarısı, ümmü’l-kura’nın üçte biri, hayber’den kendisine düşen beşte biri olan payı ve ben-i nadir’den bir kaleden ibaret olan arazî ki bunların tamamını müslümanlara tasadduk etmiştir.
    (bk. tirmizî, şemail, s.149)

    peki ya (bkz: atatürk ün mal varlığı)
    6 ...
  22. 38.
  23. 102. Diğer bir kısmı ise, günahlarını itiraf ettiler. Bunlar salih amelle kötü ameli birbirine karıştırmışlardır. Umulur ki Allah tövbelerini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.

    103. Onların mallarından, onları kendisiyle arındıracağın ve temizleyeceğin bir sadaka (zekat) al ve onlara dua et. Çünkü senin duan onlar için sükûnettir (Onların kalplerini yatıştırır.) Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.

    104. Onlar, kullarının tövbesini kabul edenin ve sadakaları alanın Allah olduğunu; tövbeyi çok kabul edenin, çok merhametli olanın Allah olduğunu bilmediler mi?

    104'de bunun allah için alındığını söyle diyor. ve sen başlıyorsun batmaya. uygulamayı es geçip direkt düz manaya bakıyorsun. tıpkı vahhabiler gibi. sana örnek veriyorum sen cevap vermeye cesaret edemiyorsun. çünkü kapasite düşük. ugyulama alınanın dağıtılması. hesap edin hayattaki tek yakınları olan ehli-beyt'im dediği kişilere bile birşey bırakmamış.
    bu arada evlatlığıyla evlendi diye bir iftira attın özelden yanlış yazmışım diye geveledin ama hala buradan ben yanlış biliyormuşum diye bir açıklamada bulunmayı zul görüyorsun.
    2 ...
  24. 39.
  25. sen battıkça bat. tevbe 60'ı gözüne soktuk ben onu kabul etmem çünkü çarpıtamıyorum diyorsun. sadaka başta dilimizdeki anlamında kullandın baktın yine battın bu seferde arapça da çok anlamı varmışa geldin. sana peygamberin uygulamasının gelenin dağıtılması olduğunu söylüyoruz ama sen hala anlamamazdan geliyorsun. o parantezler diyorum ya uygulamalar karşılığı konuluyor. ama idrak yolları tıkalı birinden ne bekleriz?!
    0 ...
  26. 40.
  27. 41.
  28. Hayatı boyunca yeni bir hırka giyememiş, elindekileri hediye etmekten kendi elinde sadece zaruri ihtiyaçları kalmış birisi için söylenmiş laf-ı güzaf.

    hz. muhammed'e müşrikler şunu demiştir: 'bu davadan vazgeç, seni reis yapalım.' Mal mı istersin, altın mı istersin ne istersen verelim ama şu peygamberlik davasından vazgeç demişler. kabul etmiş mi, etmemiş...

    aferin çok zekisin, tespitin de harika. her şeyin en doğrusunu sen bilirsin. oldu mu. şimdi ikile koçum hadi bakayım.
    2 ...
  29. 42.
  30. hz muhammed uygulamalarını yazıya geçirmemiştir. bu şekilde kuran'ın içine o'nun sözleri girmemiştir. sana tevbe 60 kanıt olarak gösterdik tekrar yazıyorum o ayeti çarpıtamadığın için görmezden geldin. arkadaşın biri arapçayı yanlış tercüme ettiğini kanıtladı o'na da cevap veremedin. zaten sıkıştığın her noktada "muhammed'in seks köleleri vardı" diye sayıkladın. evlatlığıyla evlendiği yalanını ortaya attın, yalanını yüzüne vurduk, 2 yıl incelediğin konuda yanlış yazdığını yazdın. islam hukukunda evlatlık yoktur dedik, bana ne ben anlamam diye sayıkladın. Allah mal istemiyor malını ihtiyacı olanlara vermek allah'a vermektir. sen diyorsun ki bu durumu kullananlar var. onlar kullanamazlar. ne diyor orada sadece peygamber efendimiz bu tür bir sadakayı fakirlere verilmek üzere alabilir. sonradan gelenlere açık kapı yok.
    2 ...
  31. 43.
  32. --spoiler--
    Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:

    Hz. Ali'nin oğlu Hasan radıyallahu anhümâ, sadaka edilen hurmalardan birini alıp ağzına atmıştı.

    Bunu gören Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

    "- Kaka, kaka! At onu!. Bizim sadaka edilen şeyleri yemediğimizi bilmiyor musun?" buyurdu.

    Buhârî, Zekât 60, Cihâd 188; Müslim, Zekât 161
    --spoiler--

    http://www.fecr.gen.tr/ki...lihin/cilt_2/2cilt_17.htm
    4 ...
  33. 44.
  34. herzamanki gibi peygamberimiz(sav) e atılan bir iftiradır,
    sadaka günahları örter ve günahsız birinin duası talebi daha makbuldür, bu sebeple sadaka verin diyor, peygamber e verin demiyor,
    zira kendisine davasından vazgeçmesi için mekkenin şerifliği, anahtarı ve tepeleme altın teklif edildiğinde; "bir elime ay bir elime güneşi koysanız davamdan vazgeçmem" dememişmiydi?
    ateist olmak başka birşey iftiracı olmak başka birşey, allah ıslah etsin sizi.
    2 ...
  35. 45.
  36. küllüm iftira olan iddalardır. ayetlerin birkısmını alıp onları yorumlayarak güya kendilerince allah ın nurunu söndürmeye çalışıyorlar. ayetlerin bütünü incelendiğinde zaten bütün iftiralara cevaplar verilir.
    mevzu bahis olan ayetlerde allah a iftira atanlarada esaslı cevap niteliğinde bölümler vardır.
    merak ediyoruz o ayetleride okuyup akledip hiç mi düşünmezler hiç mi korkmazlar?
    "Allah'a ve Resülüne düşmanlık edenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılacaklardır. Oysa biz apaçık âyetler indirdik. Kafirler için alçaltıcı bir azap vardır." (mücadele-5)

    ve (bkz: mücadele suresi) şu ayetlerle biter;

    20. Allah'a ve peygamberine düşman olanlar var ya, işte onlar en aşağı kimselerin arasındadırlar.

    21. Allah, "Şüphesiz ben ve peygamberlerim galip geleceğiz" diye yazmıştır. Şüphe yok ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak güç sahibidir.

    22. Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir topluluğun, babaları, oğulları, kardeşleri yahut kendi soy-sopları olsalar bile, Allah'a ve peygamberine düşman olan kimselere sevgi beslediğini göremezsin. işte Allah onların kalplerine imanı yazmış ve onları kendi katından bir ruh ile desteklemiştir. Onları, içlerinden ırmaklar akan ve içlerinde ebedi kalacakları cennetlere sokacaktır. Allah onlardan razı olmuş, onlar da Allah'tan razı olmuşlardır. işte onlar, Allah'ın tarafında olanlardır. iyi bilin ki, Allah'ın tarafında olanlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.

    (mücadele 20-21-22)
    2 ...
  37. 46.
  38. peygamberlerin kendi üzerlerine zimmet alma yasagını bilmeyen yazar düşüncesizligidir. hiç bir peygamber kendi için ne para alabilir ne bir ganimet alabilir. aldıklarını mecburi şekilde dagıtma zorunlulugu vardır. kendi üzerine başkası tarafından bir para ya da benzeri şey alamaz. peygamber vefaat ettiginde bile borçlu şekilde ahirete gitmiştir borcu için belirli malzemeleri satılıp kapanmıştır borcu. hatta bir hediye olarak gelen hırkayı çok sevmiş ve ortam içerisinde ne güzel degil mi diye sordugunda ordan birisi çok güzel bana verirmisiniz dediginde vermiştir ve yine kendisi yamalı hırkasını giymiştir. burda ki sadaka veriniz cümlesi kendisi için degil muhtaç olanlara verinizdir. kuran ı anlamak için tek bir yerden bakarsanız böyle gaflete düşersiniz tamamını okuyup anlamanız gerek ve okudugunuzda sırf açık aramak için yaparsanız yine gaflete düşersiniz.
    0 ...
  39. 47.
  40. eğer bu başlığı hz muhammed görüşme için para istiyor diye açsaydın şimdiden tutturduğun sadaka'nın birden fazla anlamı var iddiasını ortaya atma hakkın vardı. ama sen başlığı ve yorumunu bugünkü manayla açtın ve yaptın. ki o ayette verilen sadakanın allah için yani ihtiyacı olanlara dağıtılması için verildiğini görmene ve de aynı surenin 60. ayetinde kimler sadaka alabilir konusuna açıklık getirilmesine rağmen çarpıtmana devam ettin. bu da yetmedi sahih hadislere hürmet etmedin. neymiş kuranda herşey açık açık yazsın. o zaman kuran 1 milyon ayet olurdu. kuran a maddesini verir altını peygamberin hadisi ve sünneti doldurur. ama sen herşeyi görünen yüzüyle algılamaya çalışıyorsun. bir de ateistsin ve bilim meraklısısın. bilim herşeyi görünen yüzüyle ele alsaydı bugün bu internet denen mereti kullanamazdık. senin gibiler peygamberleri sadece vahiyleri iletici olarak görür. oysa onlar o vahiylerin detayını ve nasıl uygulanacağını da insanlara öğretirler. sadece bildirici değillerdir ayrıca öğreticilerdir.
    1 ...
  41. 48.
  42. Dogru da olabilir olmayabilir de sonuçta tarihi bir el yazmasından bu bilgiler bize geliyor ve bugunki bilim insanları biliyor ki. o zaman tarihi etik diye bir seye asla uyulmamış. Herkes kafasına göre ayet kural uydurmuş...

    şimdi böyle denilince de allaha düşmansın deniliyor ya çok gülüyorum bu cahillere. Kim allah tanrıya düşman olmak ister ki? adam inanmıyor allah diye bişey yok diyor. cahil olan düşman olarak algılıyor... gerçekten gülünç bir durum....

    dine saldırı olarak algılanılıyor. Neden denokratik değil misin yoksa? Dinlerin eleştirilmesi ya da analiz edilmesini neden saldırı olarak algılıyorsun ? Peygamberin okuma yazmayı zart diye ögrenmediğini zaten tuccar oldugunu, 9 yasındaki kız cocuguyla tamamen saf niyetlerle evlendiğine inanmak bana çok daha zor geliyor....
    2 ...
  43. 49.
  44. bugün ki bilim adamları tarihi etik değerlerle mi yorumluyor. o bilim adamlarından biri 2 hafta boyunca sanki birbirinden farklı kuranlar varmış gibi yazılar yazdı. oysa o kuranların bulundukları müzeler hariç bir farkı yoktu. tarihi etik dediğiniz nedir.
    0 ...
  45. 50.
  46. sabit fikrin eğilme kabiliyeti olmadığını gösteren başlık.
    uğraşların iki taraflıda olduğunu anlamak için dahi olmaya gerek yoktur.
    ne güzel denmiştir " senin dinin sana, benim dinim bana".
    daha ötesi yoktur.
    üstelik aslada akıldan çıkarılmamalıdır ki "körle gören bir olurmu".
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük