zekanın da bölümleri var, kiminin sayısal zekası daha gelişmiştir kiminin sözel, bu beyinle alakalı durum diğeri daha zekidir diye bir bölümsel kıyaslamada yoktur fakat beyin olarak olabilir. o da bölümle alakalı değildir.
zekanın okunulan bölüm ile sınırlanamayacağı bir gerçektir, ancak ille de bir kıyas yapılması gerekiyorsa hukukçular derim.
tıpta belli başlı hastalıklar, bunlar için tanılar ve tedavi yöntemleri vardır. senin ekstra zekan gerekmez. sadece inek olup çalışman ve bunları iyi bilmen yeterlidir.
ancak hukuk öyle değildir. teoriyi öğrendikten sonra, pratikle başbaşa kalırsın. dava açmak, dilekçe yazmak, savunma yapmak, delilleri toplamak, hakimi ikna etmek; yaptığın iş icraysa borçluya parayı ödetmek için yeni yollar keşfetmek; cezaysa deliller toplayıp mükemmel bir savunma hazırlamak; boşanmaysa nafaka ve tazminatlar ve velayet için kanunun lafzını kendi zekanla geliştirip yeni yollar durumlar bulmaya, açıklar yakalamaya çalışmak ezber işi değil, zeka işidir. ayrıca hazır cevaplılık ve ani düşünme gerektirir.
okulda öğrendiğin senin temelindir, üstüne bir şeyler katmak zeka işidir. ve hayatta çok farklı ve değişik hukuksal sorunlar vardır, hepsi belirli bir kümede değildir.
ayrıca tbmm ye bakılcak olursa veya eski cumhurbaşkanlarına, başbakanlarına baktığımızda yarısından fazlasının hukukçu olduğunu görürüz, tıpçı değil.
hukukçular diye cevap vereceğim sorudur. ayrıca bir hukukçuyum. neden diye soracak olursanız kalıplaşmış bilgiler ile bir şeyler yapabilirsiniz. bir hastayı ayağa kaldırabilirsiniz, mühendis iseniz teknik bir sorunu giderebilirsiniz. ama hukukta mevzu bahis insandır, insan aklıdır. cebelleşmeniz gereken şey haklılık ispatlamak, ikna etmek, kanıt sunmaktır. bir hastanın böbreğini görürsünüz, bir makinenin dişlisini kablosunu görürsünüz, ama bir insanın ne tepki vereceğini, aklında neler olduğunu kestiremezsiniz. hukuk pratik zeka ve hazırcevaplık gerektirir. ayrıca üniversitede kitaplarına "gayrimenkul" denir, taşımak mümkün olmadığı için.