uludağ üniversitesi'nin dışladığı fakülte... öğrencilerinin fakültenin yolu olmadığı için kimi zaman tepceiklerin üstünden atladığı kimi zaman taşların arasına takıldığı kimi zaman çamura bulandığı fakülte. kantininin bu sene açıldığı, pazartesi ve cuma günleri kantincinin tatil yaptığı fakülte. yemekhanede 'size yemek veremeyiz yüksekokullara kalmaz yoksa' diye muameleye maruz kalan fakülte. sınav takviminin yorduğu hocaların ellerinden gelenleri ardına koymadıgı fakülte(örneğin 2. dönem final sınavında 1. dönem konularından da mesul olma). vize haftası devamsızlıklarını kullananlara hocaların finalde 10 puan eksik verdiği fakülte(3 dönemde 3 kere yaşanmıştır).
- zor be anne
- nesi zor diyemiycem evladım.
bitirmesi o kadar zor olmayan bölüm. evet, derse girmeden, sağlam notlarla geçebilirsiniz. lakin bu fakülteyi bitirenler hukuk fakültesi mezunu ve hukukçu olarak ikiye ayrılırlar. türkiye' nin en köklü hukuk fakültelerinde ve hocalarında yaygın görüş bu yöndedir. hukuk fakültesi mezunu ders notlarıyla okulu bitiren, doyasıya öğrenciliğini yaşayan, geçer notlarla ite kaka mezun olan öğrencidir, çoğunluk malesef bu yöndedir. hukukçu ise hukuk yapabilendir, diplomayı alan değil. hukukçu belki öğrenciliğini tam yaşayamaz ama bir zaman sonra hayatına dilediği gibi yön verecek olandır. hukukun ezber olmadığını, aslında matematik olduğunu bilendir. hukuk yaratıcılıktır, elindeki bilgileri önündeki farklı farklı olaylara uygulayarak çözüme ulaşma sanatıdır. çoğunluğun sandığı gibi ezbere dayanmaz, hatta öyle ki çoğu bölüm hukuktan daha ezberdir. aynı zamanda çok okumaktır, başın ağrıyana kadar okumak. kitapları öyledir ki ayağa düştüğünde sakatlamışlığı vardır, hocalara göre de gayrimenkul statüsündedir.*
öyle ya da böyle en güzel bölümlerdendir hukuk. o kadar ki zamanında hukuku bırakıp tıp seçmiş doktorlar bile sadece zevkli olduğu için afla dönüp bir yandan hukuk okurlar.*
çok isteyerek yazmış olmasam da şu an okumaktan büyük mutluluk ve gurur duyduğum fakültem.*
Girişi ve çıkışının tamamen tezatlarla oluştuğu bölüm. Sınavı kazanıp ağzınız kulaklarınızda "öeh ben bu sınavı geçmişssem hukuk fakültesi neymiş hepsini ezerim düzerim" tarzı cümlelerle amfinize oturursanız emin olun çok büyük bir hayal kırıklığına uğrayacaksınız. 80lik 90lık kağıtları verip 30ları 20leri gördüğünüz zaman dert etmeyin;bunların olağan şeyler olduğunu göreceksiniz.
1. tip: finallere kadar derse gelmez. devamsızlıktan kalmamak için arkadaşlarına imza attırır. finallerden bir hafta önce not derdine düşer.
2. tip: tüm derslere girer, en arka sıraya oturup uyur ve fakat bütün gece sabaha kadar ders çalışır, kitabı hatmeder.
3. tip:
yoklama kağıdını imzalayıp yandakine vermeden hemen önce; atılan imzalara bakar, baktıktan sonra sınıfı kolaçan eder, sınıfta olmayıp da kağıtta adı bulunanları hafızaya keydeder, onların yerine kimin imza attığını tahmin ve tespit eder.
4. tip:
hangi kitabı alacağını gizler. ''benim anladığım kitaptan sen anlamazsınki canııım...'' gibi bahaneler öne sürer. o konuda üç kitap vardır. neyi sakladığı ve basit bir soruya böyle cevap verme sebebi anlaşılamaz.
5. tip: sürekli bir panik içindedir. hiçbir konu kafasında yerine oturmamıştır. fakülte hayatını ''anlamadım'' ve bol aa ile geçirir. hemen hemen her fikir beyan ettiğinizde sizi azarlar ve karşıt görüşünü öne sürer. ona söylediklerinizde her zaman bir yanlış vardır zaten.
devam zorunluluğunun olmaması gereken fakültedir.
zira bazı profesör sıfatına sahip olmuş fakat bununla ilgisi olmayan ve ezberci sisteme tabi tutup sınav yapan hocaların dersleri okadar bayarki adamı, çıkayım dersin çıkılmaz, gideyim gezeyim dersin gezilmez (hoca kıldır takar, geçirmez).
not: hele usul, beni bitirecek gibime geliyor.
bazı hocalar yüzünden 'ezberleyerek fakülteyi bitirme' tekniğini yaşatmaya devam ederler.
sosyal bölümündeyken; ağzı laf yapan ve konuşmayı bilen bireyler vardı. eşit ağırlık bölümüne geçince hocanın söylediği kelimelerin harflerini toplayıp kare köklerini alan psikopat manyak boş bakan inek yuvası olmuş fakülte.
(bkz: abartmak)
öss'de tercihler arasına en çok yazılan fakülte. artık sayısal öğrencilerde girebiliyor ne de olsa. ama gitmemekte yarar vardır zira beni benden aldı okurken. tek iyi yanı aynı güne sadece tek ders koyarlardı da o tuğla kitapları tek tek taşırdık. bir de lisedeki gibi sırt çantana hepsini koyduğunu düşünsene!
Abartılacak kadar zordur. 400 kişilik sınıfta 45 kişi zor geçer. Yan fakültede insanlar 30 sayfalık notlara çalışmaya üşenirken, sen ortalama 500 sayfalık kitaplara çalışırsın. Aldığın notlar da onların aldıklarının yarısı ya var ya yoktur. Öss sonuçlarına bakarsak aslında fakülteler arasında uçuk puan farkları yoktur. Zordur, insanı bıktırır ama bitirince işsiz, parasız bırakmaz.
benim zamanımda çalışanın da çalışmayanın da ne istiyorsun yavrucuğum diyen hocaya hukuk fakültesi hocam diye cevap verdiği, herkesin gitmek istediği fakülte. gerçek bir ömür törpüsüdür ancak iş alanları o kadar geniştir ki mezun olduktan sonra para kazanamamak aptallık olsa gerek. sanılanın aksine çok konuşan değil sessiz sakin insanların kazandığına şahit olmuşumdur. bunda en büyük pay da bazı "yönlendirme"lerdir. öğrencilerin kim tarafından ne için yönlendirildiğini ise siz benden çok daha iyi biliyorsunuz. gelecek çok parlak!