her canlı kaka yapar... hoşlanılan kız da şayet canlı ise, o da kaka yapıyordur... fakat bu cenabet gerçek, kimi zaman hoşlanan tarafın canını sıkabilir, ağzında kekremsi bir tat bırakabilir... çünkü erkek kabullenemez be, hoşlandığı kızın kaka yapmasını... ben edemem mesela... bir kızdan hoşlanmışım; eli yüzü çiçek gibi, baktıkça bakasımın geldiği, ulaşılmazım olan, yerlere göklere sığdıramadığım... lakin aynı zamanda ıkına ıkına kaka yapan... tuvalete giren, alaturka ise çömelen, alafranga ise taharet musluğunu açmak üzere vanayı çeviren... kim bu? benim hoşlandığım kız... yere göğe sığdıramadığım kız...
-hacı, platonik takıldığın kızı tuvaletten çıkarken görmüşler!?
-demeseydin iyiydi be...
kim bilir ne yaptı tuvalette? kesin kaka yapmıştır... allah bilir, belki de kaçamak osuruklar atmıştır kakasını yaparken... kesin kakasının üzerinden dumanlar çıkmıştır... kaka bu, belli mi olur? poposunu silmek üzere tuvalet kağıdına ellemiştir... benim hoşlandığım kız, tuvalet kağıdına ihtiyaç duymamalı... suyu açmıştır hoşlandığım kız, poposunu yıkamak için... belki de eline dışkı parçacıkları bulaşmıştır poposunu yıkarken... göt bu, belli mi olur!?
konduramam hoşlandığım kıza kaka yapmayı, osurmayı, çiş yapmayı... ben konduramam elektrik aldığım kızın emmi oturuşunda kaka yapmasını... alafrangaya da oturmasın hoşlandığım kız... allah'ım ondan alsın, bana versin...
insanın zamanla kendini alıştırdığı son derece doğal durum. şayet söz konusu hoşlanma durumu bir ilişkiye dönüşür ve ilişkinin ilerleyen kısımlarında taraflar aynı evi paylaşırsa muhtemelen sabahları işe, okula ya da herhangi bir yere yetişmek zorunda kalan bireyler aynı anda aynı banyoyu kullanacaklar, hatta belki de biri yüzünü yıkarken diğeri de kakasını yapacak, bu durum onlara garip gelmeyecek ve gül gibi geçinip gideceklerdir.
insanın kendisini laik hissettiği imgeye sorumluluk yükleme eğiliminden kaynaklandığını düşünüyorum bu olayın. sanırım bir dişinin sadece çekici gelen özelliklerinin hatırlamak istenmesi, bilinç altındaki potansiyel eşlere "kabul et ya da tamamen reddet" dürtüsünden kaynaklanıyor. bu argümandan yola çıkarsak bu dürtüyü oraya koyan en büyük etken artan testesteron seviyesidir. zira insan bulunduğu düşünsel durumdan çıkıp mantık çerçevesinde düşündüğünde bunun normal birşey olduğunu hemen kabul eder. ancak vücut sürekli hormon salgıladığı için iki duygu arasındaki kıyasıya savaş devam eder. geçici bir duygusal kısırdögü oluşur.