-naber nazlıgül nasılsın?
+iyiyim armutcan sen?
-bende iyiyim de sana bir şey söyleyecektim ben ya!
+e söyle!
-ya şey...hmm...kem küm...
+ne diyorsun armutcan hiç bir şey anlamıyorum!
-ya diyorum ki, yani, ben senden, yani, şeey!
+of hadi ne söyleyeceksen söyle!
-ya tamam be! hoşlanıyorum lan ben senden!
+lan mı? oha armutcan! gidiyorum ben!
-eee cevap vermedin ama!
+sevgilimle buluşacağım armutcan!
-aaa sevgilin mi var senin?
+insan önce bir sorar değil mi!
eğer arkadaş iseniz, bir an önce söyleyip sonraya bırakmamak şarttır. sonra " oysa ben seni arkadaş bilmiştim " tavırları katil olmanıza sebep olabilir.
ufaktan ufaktan belli edin. eğer olumlu yönde reaksiyon veriyor ise bastırın gitsin gidin açılın.
ama önceden belli etmeden kesinlikle gidip konuşmayın. yoksa reddedildiğiniz zaman daha acı bir deneyim olur efenim.
bir şeyler görmüş bir insan için çok basit olan tekniklerdir.hala açılamayan varsa gelsin ders vereyim.ya da kısaca özet geçeyim:
öncelikle psiklojik olarak kendinizi şöyle hazırlayın.siz olmasaydınız o kızda olmayacaktı.yani siz hayatta olmasaydınız hiçbir şey olmayacaktı.bu sebeple de kul köle olarak başlamayın direk işe.ortasını tutturmak önemli.en önemli maddelerden biri faceten bulup eklemeyin.ya da ekleyin siz bilirsiniz ama karizmatik durmaz yani.
bana kalırsa aynen şöyle yapın.şimdi kardeşim kızı çaktırmadan takip edin britney spears başkanın radar klibindeki gibi.kız zaten fark eder olayı hatta o anki tavırlarından kestirebilirsiniz olayı.baktınız pek rahatsız görünmüyor etrafında hiçbir arkadaşının olmadığı zamanı bekleyin çok sabırlı olun bu konuda.aynen şöyle deyin:"meraba biraz zamanınız varsa konuşabilir miyiz?"zamanın demeyin amk zamanınız deyin.yok derse hiç ikna etmeyin küfürü basıp gidin evinize arabesk dışında bir müzik dinleyin frank sinatra falan.hee zamanı varsa "ne hakkında?" diye bi soru yöneltir size.heh işte orada çok karizmatik davranın mal gibi konuşmayın.biraz geveleyin hem karizma katar hem de ciddi düşünüyormuşunuz falan sanır.sonra tamam derse zaten adam gibi bir yere götürün.bulunduğunuz semtin dışında kızın bilmediği bir yer olsun ki psikolojik olarak siz önde olun.sonra delikanlı abi tadında takılın bokunu da çıkarmayın.dediğim gibi her şeyin ortası.olursa olur olmazsa olmaz havasında.sonrası da size kalmış amk.şu işi nasıl beceremiyorsunuz anlayamadım.
+ selam
- selam
+ ben x, xyz departmanında yyx olarak çalışıyorum.
- hmm ne güzel, orada çalışan bir arkadaşım var.
+ öyle mi ne güzel, neyse konuya sonra döneriz, bir şey diyeceğim ben.
- hay hay tabi, buyrun.
+ ben sizi deli gibi sikmek istiyorum.
- pardon????!??!?
+ tekrar ettirme lütfen, aylardır paketini kesiyor, eve gidince de sizi düşünüp 31 çekiyorum.
- nasıl ya, pis sapık!!!!!!
+ işte böyle, oh be!
- defol!!!
+ verecek misin?
- defol!!!
bunu daha önce bir başlık altına yazmıştım ama unuttum nereye yazdığımı buraya tekrar yazayım.
ben balık mevsimi olduğu zaman oltamı kapar, sabahları boğaza bir yere ve ya galata köprüsüne kaçarım. kız da bunu öğrendi. klasik o tepki " yaa ben de geleyim çok severim ama hiç yapmadım, ben de geleyim mi bir gün" dedi, iyi gel tabi dedim. galata köprüsüne gittik bir kaç gün sonra sabahın ilk saatlerinde ( zorla uyandırmıştım ), ben takımları hazırladım tam aşağı atıcam oltayı, buna " ya sen git şu ilerideki simitçiden simit al da kahvaltı yapalım" dedim. termosla çay da getirmiştik. bu tamam dedi gitti. bu giderken ona önceden aldığım bir hediye kolye vardı, bunu oltanın ucunda bağladım geri saldım aşağı doğru. kızın gelmesini bekliyordum, kız gelince aha balık çekiyor tut tut çek dedim buna verdim oltayı. bu çekti oltayı ucunda kolyeyle beraber, bu tabi şaşırdı epey, sonra ben de sonra işte senden hoşlanıyom, seviyom felan filan. sonra sarıldık oldu onda da karşılık varmış. sonra bir elimde balık olta takımı çantası diğer elimde onun eliyle gün sonunda köprüyü yürüyerek geçtik.