Olası bir durumdur. Hoşlandığın kişiyle göz göze gelirsin anlık bir olaydır tam en güzel yerinde yada bütün cesaretini toplayıp konuşacakken başına bir kaza gelir ve karizman yerle bir olur.
lise yılları, okul kantininde soru çözüyoruz dersleri de boşlamışız ee son sınıfız kim bize laf edebilir ki havası var üzerimizde. aynı dershaneye gittiğimiz tm sınıfından bir çocuk vardı. hani bakışmak için anlar kovalarsın, okul bahçesinde göz hapsine alırsın kısacık tenefüs dakikalarında. nöbetçi olduğun gün şahsın sınıfına girerken elin ayağın titrer de bakamazsın. o sizin sınıfa geldiğinde olayı bilen arkadaşlarının imalı bakışlarına maruz kalır "seninki geldi gördün mü" cümlelerine "aa ciddi mi hiç dikkat etmedim giren kimdi" diyerek geçistirirsin. cep telefonu falan da yok ki iletişim halinde olasın. görebildiğin "an" lardan ibaretti işte okul dershane falan..bence aşkın en güzel en naif en sevimli hali o anlar.
dikkat ettim de fazla dallandırmışım mevzuyu. neyse kantinde soru çözüyorum ki böğrüme yediğim dirsekl darbesiyle off'layarak başımı kaldırdım ve arkadaşımın bakmam gerektiği yeri gösteren kaşlarının istikametinde onu gördüm.. acıyı falan unutup sırıtma isteğime karşı gelerek pi yayınları fizik soru bankasına odaklanmaya çalıştıysam da optikler aynalar sayfalar içerisinde kaçmaya başladılar. "kızım kendine gel bi" dedi iç sesim ve toparladım kendimi. taa ki eleman elinde 2 adet çayla masamıza gelene kadar. durumu anlayan arkadaşım hemen tüydü yanımızdan ve artık başbaşaydık. "ne çözüyorsun, kaç şeker" falan derken muhabbet ettik biraz. içimde kopan fırtınalara rağmen kendimi kasıyordum hatta kendi sesimi duyamıyordum kalp atışlarımın gümbürtüsünden..
okul çıkışı napıyorsun diyerekten ana soruya giriş yapmış oldu ama ben tam o sıra çayı yudumlamaya çalışıyordum. ve çay soluk boruma kaçıp feci bir öksürük krizine girmeme sebep olmuştu. boğuluyordum bildiğin bir de hala sıcakmış gözlerimden yaş geldi kıpkırmızı kesildim. çocuk da bişey yapabilmek adına kalktı sırtıma vurdu ama o nasıl bir vurmaktır organlarım yer değiştirdi. arkamda oturan atakanın yumruk darbelerine dahi alışmış ben, o darbeyle bi de yere düştüm sandalyeden varın şiddetini siz düşünün. tuttu özür dileyerek kaldırdı beni, dakikalar sonra kendime gelebildim. ikimiz de acaip utanmıştık ve o günü sildik hafızamızdan. şimdi komik geliyor o halimiz. *