Dün gece kralın doğduğu günü kutlayan ülke. Her yer şenlikli, bir bayram havası, insanlar sabahın erken saatlerinde içmeye başlamış, bir ton tantana, ülke koca bir festival alanı gibi... amsterdam o kadar karışık ki yerlerde plastik bira bardakları, her ara sokakta burna gelen ot kokusu, ortalık efsane...
Neyse biz de arkadaşlarla "ulan dünya'ya kaç kere gelcez biz de bi güzellik yapalım kendimize" diyerek daldık ortama. Alkol, ot falan derken yavaştan kafamız olmaya başladı ve dedik ki red light akar baba... bastık gittik dam meydanından red light'a doğru. Herkes teker teker seçti birer hatun, girdi odaya, benle arkadaş kaldık. Ne yapacağız falan derken bir sigara yaktım, baktım camekanın içinde bir güzellik oturuyor. Ama yüzü o kadar asık ki. Ben dedim buna giriyorum. Baktı arkadaş camekanın içine, oha olum çok masum lan bu dedi, he kanka bakalım neymiş derdi diyip hayvan gibi gülerek kapıyı çaldım. Doğruldu yerinden açtı kapıyı, kondom şart minvalinde bir şeyler söyledi, tamam dedim sorun yok, girdim içeri, çekti perdeyi. Önce ödeme lütfen dedi, tamam dedim çıkardım verdim. Ne istiyorsun seksi baby diye sordu. Seksi değilim dedim, gülerek. Ama sen çok güzelsin. Hayır dedi ben güzel değilim, bundan sonraki diyalog aynen aşağıdaki gibi;
-güzel olmasan dışarıda bir sürü kadın var, onlara girebilirdim.
+bu önemli değil, önemli olan seks.
-önemli olan ne bilmiyorum ama benim için senin güzel olman önemli.
+benim güzel olmam hiç önemli değil, müşteriler gelir, beni becermek ister ve becerir, ben de paramı alırım. Olay bu.
-bu senin işin. Ben de senin işin bu olduğu için geldim. Ama eğer dışarıda bir yerde seni görseydim yine sana gelirdim.
Nasıl yani der gibi baktı suratıma;
- yani aslında olay seks falan değil. Ben seni beğendim ve o yüzden geldim. Çok güzelsin. Hepsi bu.
+ ne demek istiyorsun?
- söylemek istediğimi söyledim. Çok güzelsin.
Burada yanağına bir öpücük kondurdum.
+anladım sen çok sarhoşsun.
-yo hayır değilim.
+dışarıda bir parti var, bir sürü güzel kız var! Neden gidip onlardan birine bu sözleri söylemiyorsun?!
-dediğim gibi, dışarıda bir sürü kız var ve ben seni gördüm. Seni istedim. Ve buraya geldim. Eğer dışarıda olsaydın dışarıda yanına gelecektim. Ama sen buradaydın ve mecburen buraya geldim.
+ tamam şimdi ne istiyorsun?
-hiç.
+sevişmeyecek miyiz?
-eğer istersen sevişiriz, ama buna mecbur değilsin.
Yine şaşkın bir ifadeyle suratıma bakakaldı.
+saat 1'de buradaki işim bitecek, beni burdan alır mısın?
-elbette.
+ama partide takılcaz ve sonra da beni eve bırakacaksın.
-nasıl istersen...
Çıkarken aldığı ücreti geri verdi, yanağıma bir öpücük daha kondurdu ve beni uğurladı. Gece saat 1'de onu oradan almak üzere sözleştik ve çıktın odadan.
Bizimkiler kapıda toplanmış beni bekliyor... olum ne yaptın kaç saattir içeridesin bilmem ne konuşup durdular.
12 gibi otele geri dönmek için ısrar etmeye başladım, hepsi sarhoş olmuştu zaten, itiraz etmediler. Sonra saat 12:45'te 125 numaralı odanın önüne geldim. Perde çekiliydi ama ışık açıktı. Bu demek oluyorki ya müşterisi var ya da çıkmak için hazırlanıyor... bekledim biraz, çıkan kimse yok. Bir sigara yaktım iki nefes aldım ve ardından ışıklar söndü odada. Kapı açıldı, saçlarını savurarak içeriden bir kadın çıktı. Ama böyle bir güzellik yok!
Beni gördü yanıma geldi gülümseyerek, merhaba bebeğim dedi. Seksi'ye ne oldu diye sordum. Şu an müşterim değil, sevgilimsin dedi. Güldük ve harika bir gece geçirdik sözlük. Hayatımda yaşadığım en güzel gece diyebilirim.
Gecenin sonunda onu eve bırakmaya gittiğimde, dudaklarımı bir öpüşü ve bir sarılışı vardı, 10 yıllık sevgilim bana öyle sarılmamıştır. Ve bir teşekkür edişi vardı, hayatımda duyduğum en samimi teşekkürdü.
Böyle bir şeyi yaşamak hiç aklımdan geçmezdi, ama o anda o kdar spontan gelişti ki her şey, sonunu düşünmeden bir geceliğine bu dünyanın anasını ikimiz alaria ile beraber siktik.
ulan ben geçen yaz yunan + bulgar yaptım. hepi topu 13 15 gün. kaldı ki yunanistan bulgaristan bizden ne kadar iyi olabilir değil mi ? insani olarak bi kere 2 3 gömlek fazlalar hiç kusura bakmayın. insani olarak deyince şimdi mesele açık kadınlara kimsenin bir şey dememesi falan değil. herkesin birbirine ve daha önemlisi kurallara saygısı var. adama burada bu yapılacak diyorsun ve hoşuna gitse de gitmesede ona uyuluyor.
benden önceki arkadaşa ithafen yazdım bu yazıyı. hollanda zaten bizden kat be kat ileride bu bi gerçek. ama ben yukarda 15 gün kaldığım tabiri caizse krizdeki yunanistan ve götü boklu bulgaristan'dan bahsettim. onlar bile ne kadar üstte onun farkına varalım diye.
ayrıca yabancı olduğumuz ülkede artislik yapmak bizim ata sporumuz oldu. sonra bunu kahvelerde anlatıyor abilerimiz, posta koydum polise herkes adam olacak oğlum bilmemne çocuğuyuz biz falan. yani anlayacağınız iyi niyet gördüğümüz zaman bizde ters tepiyor ve ezme ihtiyacı duyuyoruz. halbuki adam seni insan yerine koymuş ama anlamayız işte.
Geçtiğimiz cuma günü giriş yaptığım ülke. Burada 5. Günümü geçirdim, daha önce de gelmiştim ancak yaşanan son siyasi olaylardan sonra gelmek biraz ürkütüyordu açıkçası. Ama geldiğim ilk günden itibaren hissettiğim o kadar güzel duygu var ki...
Örnekse; daha girişteki pasaport kontroldeki polis türkçe konuştu benimle. Kendisi türk değil, bir hollandalı ancak benimle türkçe konuşma nezaketinde bulunması çok hoşuma gitti. Ardından gittiğim casinoda birkaç euro kazanmaya başlayınca yanımda oturan hollandalı bir bayan ne kadar şanslı olduğumdan bahsetti ve ardından türk olduğumu öğrenince çok harika bir ülkeye sahip olduğumuzdan falan dem vurdu.
Şimdiye kadar herhangi bir türk lokantasında yemek yemedim, ya da bir türk bölgesinde vakit geçirmedim. Özellikle tercih ettiğim bir kaç mekan var, oralara da türkler gitmiyor zaten. Ama görüştüğüm bir kaç türk arkadaşımdan duyduklarım çok ilginç. Burada yaşamları nasıl etkilendi bilmiyorum, tahmin de edemiyorum ancqk kendi kendilerine bir şeyleri zorlaştırdıkları kanaatindeyim. Zira havaalanında benimle türkçe konuşan polisle bir türk biz sıradayken kavga etti. Sebep de polisin türke soru sorması ve türkün de sanane minvalinde cevap vermesi.
Lafın kısası, burası harika bir ülke. Güzelliklerini hepiniz biliyorsunuz zaten anlatmaya gerek yok, ama medeniyet denilen şey burada dibine kadar yaşanıyor. insanlar birbirlerine saygılı. Her şeyden önce herkesin belli kuralları var ve o kurallar dahilinde hayatını sürdürüyor. 4 sene evvel geldiğimde burasının çok sıkıcı olduğunu düşünmüştüm ancak şimdi inanın geri dönmek salaklık gibi geliyor bana. Biz çok yoruluyoruz türkiye'de arkadaşlar. Siyaset bizim hayatımızın her alanında var, siyasetten arda kalan zamanda iş temposu, yaşam sıkıntısı, terör, ekonomi falan derken ebemiz sikiliyor türkiye'de farkında olmadan...
aşırı sağın fikren iktidarı ile sonuçlanan bir seçime şahit olmuş ülke.
wilders, tüzük gereği sadece kendisinin üye olduğu partisi pvv ile iki yıllık macerasında ikinci oldu; liberal sağ kökenli başbakan mark rutte'ye başından beri siyasetinin hedefine aldığı müslüman azınlığa "ya normal görünün, ya da defolun gidin" dedirtti; yeni bir aşırı sağcı parti olan "demokrasi için forum" hareketinin iki milletvekili çıkarmasına zemin hazırladı.
türkiye'de çevre - merkez tartışmasıyla el altından organize suç çetesi kuranlar merkez nasıl tanımlanır ve o merkez nasıl tehcir düzenler, çok yakında görecekler...
sen adamların yasalarını hiçe sayacaksın, koskoca devleti siklemeyeceksin sonra da mağduru oynayacaksın. öyle bir şey yok. bakın bir ülkenin bakanı "hayır, gelmesin" denilip uçuş iptal edilmesine rağmen ülkeye kara yollarından kaçak bir şekilde girmeye çalışıyor, hem de referandum propagandası yapmak için. adama "sen hayırdır amk" derler kimse kusura bakmayacak. yasak kardeşim bu, yasak. sınır dışı da eder, tutuklar da, hapse de atar. sen kaçak girdiğin ülkede hangi diplomatik dokunulmazlıktan bahsediyorsun? fransanın, israilin, ingilterenin veya herhangi bir ülkenin bakanı türkiye'ye kaçak girse bizim devlet asar onu. dünyanın en ılımlı, en rahat ülkesini bile karıştırdık. hollandalı insanlar bu yıla kadar hollandada polis olduğunu bile bilmiyodur bence. bütün bunları geçtim, benim amsterdam biletimi nasıl yakarsınız lan allahsızlar?
kardeşim paran kadar konuşursun, bu şartlarla hiç bir halt yiyemezsin.Küçücük ülke seni tarımda geçmiş, enerjide geçmiş.Sen anca portakal suyu rendeleyip içersin.
Ulan su hollanda uzerinden bile magdur edebiyati yaptik ya amk daha nedenebilir ki. Abi adamlar demisler haftasonu secimimiz var. Biz sey yapiyoruz siz secimden sonra gelin konusmanizi da mitinginizi de yaparsiniz demisler. Sunun kadar dogal birsey yok dunya da amk. Ama bizimkiler atlamis ucaga hala gitmeye calismis orasi da bostan korkulugu degil ulke sonucta gelme amk demis nie sana hava sahaaina giris izni versin. Geri donup bir de kara yoluyla girmisler. Hollanda onay vermedigi bir devlet personelini hapse bile atabilir yasalari oyle onay verdikleri statusu neyse ona gore ulke de gezebilir. Bir de isin komigi turk konsoloslugu hollanda polisini atlatmak icin once havalimanina arac yolluyor yer mi bunu hollanda amk hala bekliyor konsolosun onunde sinira gidip bakani alan araci durdurup sinira birakiyor. Simdi burda nerede magduriyet yasamis bizim ulkr magduriyet yasayan varsa o da hollanda dir kusura bakmasinlar.
ab'nin en önde gelen ülkesi türkiye'nin en yetkili isimlerine kapılarını kapatıyor. düşünsenize; hala görevinin başında olan ab bakanımız ömer çelik istese dahi avrupa ülkesinde program yapamayacak. ne kadar trajedik bir durum değil mi?
türkiye ne kadar daha ab kapısında terbiye edilecek? bundan sonra ab ile ilgili atılacak her pozitif adım yapılan bunca rezaleti sineye çekmekten öteye gidemez...