oğlum var ya, nasıl bir malzemenin ürünüysem böyle ortalamanın üzerinde bir kız gördüğümde içimde kemanlar çalardı bir zaman. projektör görmüş tavşan gibi donup kalmam da cabası. bu şaşkaloz halimden midir nedir, hatun da şuh gözleriyle üstten bir bakış atardı. lisede aşık olmuştum bu vaziyete. kırılmış kolun yanlış kaynaması gibi yamulttu bu durum. çarpık aşka inandım böylece. kırılmış kol düzeltilirken çekilen acıların ödülü "doğru" olabilmektir. kırık bir kalbin yanlış bağlanması da ancak kalbin defalarca kırılması ile düzelir. çünkü acıya alışılır. sonra duyarsızlaşır, körelir, erir, biter. nihayetinde et yığınına dönüşür kalp. bu yüzden ki kadınları da artık "et yığını" olarak görmeye başlar.
hikayem bu değil ki abisi.
bir hatun yakalayıp 3 sene esir etti beni. böyle çirkef, mendebur, baş kakıncı, kültürsüz, anlayışsız ama deli, tatlı gözlü, kadife sesli, mührü süleyman gibi güzel mi güzeldi. ömrüm boyunca bıçak sırtında yaşamaya alışmışım, kaçırır mıyım bu çelişkiyi. bağladım tabi. sözde evleneceğiz. ne vakit bir densizlik etse kendime "belki böyle oluyordur. her güzelin bir kusuru var derler. belki de ben daha önce tahammülsüzdüm" gazıyla dayandıkça dayandım.
ama hikaye bu da değil amısına koyim, yakın durun, hava soğuk.
bir gün, kendimle daha çok sözde sevgilimle daha az konuştuğum bir zaman, bir seminer için toplanmışız. salondaki tek erkek benim. içeriye girer girmez göz gezdirmiş, puanlama yapmışım. altı buçuğu geçen yokmuş rahatmışım. sonra beni liseye kadar götürüp inkılap tarihi dersinde cam yansımasından sevdiceğime baktığım haleti ruhiyeme götüren bir asya geldi. odur ki asya ismine haiz olup da insanı divan edebiyatında konuşmaya mecbur etmeyen bir hatun olmasın. o nasıl gözdür, o nasıl sarı saçtır, o nasıl boy-postur. içeriye girdiği anda kemanlar çalmaya başladım içimden.
iş mi ki gelip yanıma otursun, merhabasını esirgemesin. tanıştık oracıkta. aklım kapağı açılmış kolonya gibi uçup gitmiş, bir hafta devam edecek seminer gülizara dönmüştü. aralarda sadece ikimizi başbaşa bıraktığı için -asla bırakamadığım- sigarama minnet duydum. tütün kutusundan çıkardığı sigarasını ikram etti bana. o kadar sıcakkanlı ve samimi biriydi ki, dut yemiş bülbül gibi izleyebildim manzarayı ancak. sonra akşam oldu. yine esaretime gittim.
biri varken başka birinden hoşlanmışsanız ikinciyi seçiniz. zaten ilki fiilen var olsa, ikinciyi gözünüz görmez. nurtopu gibi yeni bir çelişki ile başbaşa kalmıştım. sabaha kadar çok şeyi düşündüm, metro 2033 oynadım, sallama çay içtim, çoraplarımı katlayıp çekmeceye koydum, nubuk ayakkabılarımı sprey boyayla boyadım. yaşadım yani dışardan. o hafta her günüm ve gecem böyle geçti.
sonunda kararımı verdim. beni esir eden 3 yıllık ilişkimden vazgeçiyordum, bu yolun dönüşü yoktu. artık asya'ya gereği kadar cömert ve sıcak davranabilecektim. eğer son gün seminer salonuna nişanlısı ile gelmeseydi..
***
sonra yine akşam olmuş, eve gitmişim, ağzımı damacanaya dayayıp su içmişim. sonra yine esir olmuşum bu kez kendime, yine kuyulara düşmüşüm. kurtarabilen olmamış..
"ulan zaten aşırı seçiciyim seninde sevgilin çıktı iyi bok oldu" diye tepki verebileceğim durum, ama napalım nasip değilmiş o kız bana dünyanın sonu değil ya.
yaklaşık 15-20 saniye önce aynı şeyi düşünüp, başlıkla göz göze gelmekte, tuhaf bir his yaratıyormuş insan üzerinde. garip...
karma'nın bu manidar sürprizi bir yana, kötü bir durumdur gerçekten. insana, ''neden bu kadar mükemmeliyetçi ve mesafeliyim?'' diye sordurur defalarca. birçok kez aptal aptal bakışıp, birlikte yan yana nasıl duracağınızın hayallerini düşlersiniz belkide aynı anda ama iki tarafta yerinde sayınca malumun ilanı oluyor bu açıkçası.
ilk başlarda biraz yüzünüz düşer gibi olsa da, vücut bir zaman sonra bağışıklık kazandığı için yadırgamadan yeni bakışmalara ve yeni ''hoşlanılan kişinin sevgilisi olduğunu öğrenmek'' başlığı inceliklerini girmenize sebep olacaktır.
ta ki, sizden daha detay sahibi olmayan ve ne hissediyorsa o an söyleyen kişiyle karşılaşıncaya dek...
insanı kendini şizofren gibi hissetmesini sağlayan durumdur. onca hayaller kurarsınız, ona açılacağınız günü hatta onunla ilk karşılıklı sohbetinizi düşünürsünüz ama duyarsınız ki onun sevgilisi vardır. tüm hayaller suya düşer geriye kalan tek şey onunla ilgili kurduğunuz boş hayaller.
farklı açılardan bakıldığında hoşlanılan değil ama hoşlanıcağını olasılıklar arasına kattığınız ve tam sizden hoşlanmak üzere olduğuu tahmin ettiğiniz anda birden sevgilisi olduğunu öğrendiğiniz andır. kafanızda beliren tüm olasılıklar biter ve yenileri başlar. kanka ayağına asılmak gibi bir durum oluşur ve siz ilişki yıkan kadın durumuna düşecek gibi hissedersiniz. saçma sapan triplere girmek zorunda bırakılırsınız ve daha bir sürü oyalanmalıklar. kaçsan kaçamazsın yaklaşsan daha beter. sevgililerden uzak durulmalı o zaman. eskiyi bırak bir de hala devam edenlerden.
ah işte o anda git silah daya alnına. kaderimizde varsa bunu öğrenmek varsın giysin gömlek. (kafiye olsun diye şey ettim) Hayal kırıklıkları olur aşk meşk işlerinde ama bu 'böyle de olmaz ki' dedirten cinsten bir şey. Hele ki hoşlandığın kişinin ruh ikizin olduğunu düşünüyorsan. Hele ki karşındaki kişi daha önceden sana pek hoş gözükmeyen ama sana deli gibi ilgi gösteren kişiyse. Sonradan dank eder ki iş işten geçmiş olur. Nasıl da dövünürsün aman ne üzülürsün. Allah düşmanıma vermesin. Yıkılırsın ya, bak şimdi bile hüzün bastı tüh tüh.