daima! sınıfımızı bilme şiarıyla tartışılırken bandista tayfasında, bizzat üretim araçlarımızı, kulaklık ve
mikrofonumuzu kapağa taşımak fikrine koşut âlemimizin en güzel ve yaygın marşlarından biri, bella ciaoda
kendi eylemci tecrübemiz içinden, yıllar, kentin sokakları, devrimci iyimserliğimiz içinden süzülerek bize bizim
kuşağımızın hikâyesini bu sözlerle anlatıyordu. bir kez de böyle söylemek istedik. bandistadan doksanlardan
bugüne bir güzelleme. bir 6 kasım sabahının sürpriz güneşi eşliğinde.
--spoiler--
bu garip bir veda olacak, çünkü aslında hep içimdesin.
ne kadar uzağa gitsem de, gittiğim her yerde benimlesin.
ama söylenecek söz yok.
gidiyorum ben.
hoşçakal. *
hoşçakal bir cümle midir ya? bir birleşik kelime halini almıştır artık ne diye hala zorlama statükocu türkçeci yorumuyla hoşça kal diye dayatılıyor anlamış değilim!
Hoşçakal kelimesinin anlamı büyüktür. gereksiz yerlerde tekrarlanmayarak ona saygı duymayı gerektirir.
Güle güle,görüşürüz ,bay bay kelimelerine benzemez birine hoşçakal diyorsan seviyorsun demektir. *
Sadece hoşça kal deyip gittim diye; yüreğin hala küskün biliyorum...Elveda çok büyük bir kelime. Sığmadı dudaklarımın sınırları içine.
Sözlüğümden haberdar olacak kadar çok kalmadın sevgili , yüreğimde. Benim “hoşça kal” ım yazılmış yanlışlıkla elveda kelimesinin yerine...Kim bilir belki de bir hoşça kal en çok bu aşktaki kadar yakışır elveda hanesine...Bazen sözcükler biz farkına bile varmadan, kayıp gider dilimizden; bizim bile yerleştirmekte güçlük çekebileceğimiz en uygun yere.....
hoşçakal..
ben bir gezgin gibi gelmişim dünyaya
şahlanıp koşmak içimde var..
hoşçakal.
bir otel bir de yatak
her yer benim evimdir.
Taşırım laptopu sırtımda
her il benim ilimdir.
Ama söylenecek söz yok,
gidiyorum ben.