Aidiyet hissi yaşamak için en olmazsa olmazlarımıZdandır esasında ama asla ait olmadığımız yerlerde, asla fıtri olmayan araçlar ile asla doğal olmayan amaçları hedefimize koyduk,
yaşamak zorunda olduğumuzdan bu aidiyet hissinin yokluğu standart halimiZ oldu ve işte mutsuz, tatminsiZ, ruh hastaları olarak insanlığın buhran çağını inşa ediyoruz.
Bakın burası benim köyüm, burada kuş sesleri eksik olmaz, ben buralarda bu yollarda çocuk ayaklarımla koştum, bu çimenlerde yattım hayaller kurdum. Ergendim sevgilimin düşlerini şu ağaçların altına bina ettim. O derede balık tuttum, o derede yüzmeyi öğrendim.
Ne zaman gitsem aynı kuşlar orada, havayı koklar gözlerimi kapatırım. Çocuk ayaklarım, ergen yüreğim, yetişkin umutlarım, Burada yaşadığım aidiyet hissini hiçbir yerde, hiç kimsede hissedemedim.
Burnumun direği sıZlıyor, Kahroluyorum.
lisede başıma gelen olay ama psikolojik olarak değil..
bizim liseye başladığımızdan 1 yıl sonra okul anadolu olmuştu yani puanla alım yapılacaktı artık..
10. sınıfa geçtik bir tek biz genel olarak vardık diğerleri hep anadolu olmuştu artık.. neyse fotoğraf çekindikten sonra kimliklerimiz de çıktı aldık kimliği baktık alan yok/dal yok yazıyor.
noluyo lan o yok bu yok oldu olacak türkiye sınırları içerisinde yaşayan böyle biri de yok diyin de tam olsun a.k dedim. dememle sınıftakiler güle güle çatlamıştı aslında bok gibi espiriydi ama neden güldüler anlam da verememiştim..
ergenlik dönemine girildiğinin habercisidir. 30'lu yaşlarda denk gelinirse, o zaman ekonomik sorunların baş gösterdiği ve buna bağlı olarak aile içi huzursuzluğun ön plana çıktığı anlar yaşanıyordur. ekonomiden bağımsız olarak, yanlış tanındığı henüz anlaşılan bir eşe veya hiç tahmin etmediği şekilde olumsuz gelişim gösteren evlada sahip olmanın verdiği huzursuzluk da buna sebep olabilir.
Çocukken izlenilen çizgi-filmlerden virüs kapma durumudur. Uygulama indirirken en dikkat edilecek "device" beyindir. Gerçeklikle bağını kuvvetlendir der bir türk atasözü.
bağlılığı reddetmek, bağımlılığa karşı koymaktır. keşke bazı şeyler dillendiği kadar kolay olsa. misal, biraz üşüdüğünde ceketini aramasan, biraz daha üşüdüğünde evin yolun tutmasan... keşke sevişmek için, sevmek olsa, sevilmek saf dışı kalsa... birbirine geçirilmeyi bekleyen olaylar olmasa, ah keşke! zor da değil bu, imkansız. ne sanıyordunuz ahali, imkansız diye bir şeyin olmadığını mı?
boşluktan değil, bildiğin her şeyin ve herkesin tıka basa dolu olmasından.
Hayata hep dışardan bakma durumudur, çok sikik bi pskolojidir ayrıca..
Karakteristik bi mesele olmakla beraber tatsız tuzsuz bi ruh halinin dışa vurumu, rutubetten nem kapan ve sürekli çevresinde olan olayları ve kişileri değerlendiren ve bu değerlendirmelerle yaşayan bireylerin yaşadığıdır..
Ait olamamaktır.
Lunaparkta çocuk gibi eğlenememektir mesela..
Kalabalık bir arkadaş gurubunda herkes carcar konuşurken sessiz kalmaktır.
Çalışırken sıkılmaktır.
Benim burda ne işim var ?
Bu sikik ne konuşuyor durumudur..
Enine boyuna her şeyi yaşamış insanın kendini bulduğu durumdur. dinin de dinsizliğin de , namusun da namussuzluğun da dibine kadar vurmuş ; uykusuz gecelerin yarısında Allah diğer yarısında yallah demiş insanın, artık her iki durumdan da tat alamamasıyla hasıl olur durum. Yolunu kaybedip de yola girmenin de artık bir anlam ifade etmeyeceğini bilen kişinin deneyimlediği dibe vuruştur.