son birkaç haftadır içinde bulunduğum durum. tatlı tatlı can yakar. hani "tatlı-sert" denilen tütün vardır ya, onun ilk nefesini çekmek gibidir ciğerlere.
kimine göre oldukça saçma olan "yeni nesil aşkların" vazgeçilmez mottosu. ve evet ne yalan söyleyeyim, şu sıralar hissettiğim duygudur.
artık malumunuz sosyal medya sayesinde çok fazla insan birbiriyle etkileşim içine giriyor ve insanlar farkında olmadan gecelerini sabah yaptığı insanlara bağlanmaya başlıyorlar.
karşılıklı sevgi hissetmek ise bunu, bu bağlanma sürecini, arttırıyor. ve geceleri rüyanızda defalarca kez, hatta günler boyu rüyanızda onu görebiliyorsunuz. rüyanızda sımsıkı sarıldığınız insanı özlemeye başlıyorsunuz.
geceniz de gündüzünüz de o oluyor nitekim. ve hayat onunla biraz daha güzel gelmeye başlıyor, kısacası aşık olma süreci burada başlıyor. ona dokunamadığınız için herhangi bir nesneye onun adını veriyorsunuz, kimine "yastık" kimine ise bir "bardak" kimine göre ise bir "oyuncak ayı". lakin yeni aşklar böyle de gelişebiliyor.
bazı insanlara ne kadar saçma gelse de insan dokunmadan, yakından görmeden de aşık olabiliyor. çünkü teknoloji istem dışı uzaklıkları, mesafeleri, kapatıyor.
aşk artık kitaplarda ve eski filmlerde olduğu gibi değil sözlük. aşkın şekli şemali değişse de tarifi değişmiyor. çünkü onun bir mesajında kalbinizin atışının değişmesi, bir gülmesinin yarattığı etki ile aynı olmasa da, aşkı hissettiriyor.
umarım saçma bulunmaz bu yazdıklarım. selametle. dokunamadıklarınıza dokunmanız ve sarılmanız dileğiyle.