Birçok şehir gezersin ama yine doğduğun büyüdüğün şehre dönmek istersin ya hani buralar bana göre değil dersin aşık olduğun kişiden uzaksan başkalarıyla denesen de yine onu istersin işte aşk böyle bir şey.
gariptir. evveliyatında bu duyguyu köküne kadar yaşamış biri olarak nacizane tarif etmeye çalışayım.
aşık olduğum kadın antalya'da, ben ise istanbul'daydım. bir ay dediğin düz hesap otuz gün. biz bu otuz günün sadece altı günü beraber olabiliyorduk. yani iki haftada bir görüşebiliyorduk. cuma gününün sabahında uçağa atlar, pazar gecesi tekrar evde bulurdum kendimi. kısıtlı vaktimizi olabildiğince iyi değerlendirmeye çalışırdık. akşamları rakı içer, sabahları başbaşa kahvaltı yapar, öğlen ise akşam rakısı saatine kadar sevişirdik. çok bi olayımız yoktu anlaşılacağı üzere.
ben bu kadına çok aşık oldum. bu kadın beni tüm iyi yanlarımla değil, tüm kötü yanlarımla kabul etti. tüm kusurlarımı sevdi. ben onun kadar sevemedim. her kusuru bana battı başlarda ama zaman ilerledikçe, üstüne konan erkek sineği kıskanır oldum. aşk garip bir duygudur dostlarım. yaşamadan anlaşılamaz. en azından yaşadıklarımdan bir iki kesit daha paylaşayım.
hava ne kadar bunlatıcı olursa olsun ona sıkı sıkıya sarılmak istersiniz. ikinizde kan ter içinde kalsanız bile, birbirinize kenetlenmeden uyuyamazsınız. gece birinin çişi geldiği zaman bir şey mi oldu diye panik olursunuz. bi erkek olarak sevdiğiniz kadının ellerinden bir şeyler yemek gibisi yoktur. bebek gibi besler sizi. ağzınızın kenarına bulaşan yağları itinayla siler. burnunuzun üstündeki siyah noktaları bir bir sıkar ve temizler. affedersiniz ama, kıçınızın arasına kadar sever sizi. seven kadın bi acayip canlıdır benim gözümde. erkek sever pek tabii ama, kadın sevdimi tam sever. anaçtır zira. ana gibi bakar size. sesinizin en ufak dalgalanmasından bile bir problem olduğunu sezebilir. sizi on dakikada bir aramazsa içi burkulur. yağmur, çamur, kar, kış demeden gelir taa istanbul'a kadar.
aşk bir acayip duygudur. görmediğiniz her an, koklayamadığınız her an daha da eksik hissedersiniz. vücudunuz bir bütün olarak sizinledir ama ruhunuzun diğer yarısı antalya'dadır. buraya yazmaya devam etsem muhtemelen roman olur. bu ve bunun gibi şeylerin tümüne aşk denir dostlarım. aşk özlemdir. aşk fedakarlıktır. aşk üşenmemektir. aşk iğrenmemektir. aşk telaştır. aşk huzurdur.
fakat;;;;;
her şeyde olduğu gibi bu da bazen sonlanabilir. hakeza benim nezdimde sonlandığı gibi.
sevin. olabildiğince çok sevin. hemcinslerim bu sözüm size; bi kadın sevmeye çalışın. varsa sevdiğiniz kıymetini bilin. erkeğin niteliğine nitelik katacak faktör para değil, kadındır kadın. kadın severse bi adamı, o adamın sırtı yere asla gelmez. maddi-manevi yüceltir sizi. sevin dostlarım. bi kadın sevin. o kadının çapaklarınızı silerken size nasıl aşkla baktığını tecrübe edin.
aşık olduğunda bu dünyada en önemli, en özel şey ikinizin beraber olduğunuz anlar olacak. hiç birşey seni onun kadar mutlu, onun kadar mutsuz edemeyecek. "o " senin hem derdin, hem devan olacak. bir gün aşk her güzel şey gibi bitecek. ilk başlarda nefes alamayacak, sonra onsuz yaşamaya alışacaksın. zamanı geldiğinde daha önce hiç yaşamamış, ilkmiş gibi tekrar aşık olacaksın. aşk hiç bitmeyecek.
Bir insan düşün, sesini duyduğunda kalbin yerinden çıkacak gibi, iyi olduğunda tüm dünya mutluymuş gibi de kötü olduğunda yada ayrıldığunda hiçbir boka yaramadığını hissettiğinde sanki o sevmediğinde kimse sevmiyomuş seni gibi hissediyosun. Daha önce tattığın hiçbişeye benzemez. Heyecanlandığında kalbini hissetmezsin, mutsuz olduğunda mide bulantısından nefes alamazsın. Bide uykuyu sevme durumu mu var ki oha hiç girmiyorum. Bulaşma bence.
Biraz büyü güzelleş. güneşe doğru yola çıkarken sen, gökyüzüne attığın her bir adım başlatacak bu efsaneyi. Önce ayakların yerden kesilecek toprağından ayıracaklar. "seviyor" diyecek gülerek... alacak bir parçanı senden... Zamanla kavgaların olacak, anlaşmazlıklar gelecek. yok diyecek "sevmiyor". böyle böyle 40 parçanı da alacak senden zaman.
en son sevmiyor diyecek o seviyor diyerek toprağından ayıran ses. Düşüşün eksilmenden kaynaklı ağır olmayacak belki ama sonsuzluğa savrulacaksın yavaş yavaş ve bir daha olmayacaksın. Şansın varsa tekrardan filizleneceksin ve bir daha oynanacak senin üzerinden. Buna da aşk diyecekler.
Bu başlığa sayfalarca yazsam da mutlaka yazmadığım bir şeyler olacaktır. O yüzden fazla uzatmayacağım.
(Dikkat! bu entry 18+ kelimeler içermektedir)
Aşk öyle bir şeydir ki a dostum, uyanınca kahvaltıdan önce ona acıkmış olursun. Sesini duymadan, yüzünü görmeden çıkamazsın o yataktan. Dik yürürsün aşıkken, kendinle gurur duyar onunla övünürsün içten içe. Seninle hiç alakalı olmasa da yaptığı, dediği herşeyden kendine paylar çıkarır ve bu durumdan aşırı mutlu olursun.
Ona dokunduğunda dünyanın en hoş dokusuna dokunmuş gibi hissedersin. Öpüştüğünde kalbinin çarpıntısı dışarıdan duyulur hale gelmiştir artık. Sevişirken incitmekten korkar kendinden çok onu nasıl mutlu edeceğini arar durursun.
Üzerinden ne kadar zaman geçerse geçsin anıları hep taze kalır. Göz bebeğinin içine bakarak sana söyledikleri, tebessümü, mimikleri mıh gibi çakılır zihnine.
Onun yanında olabilmek için herşeyden vaz geçebileceğine inanırsın. Dese ki "tanzanya'ya göçelim" dünyanın neresinde olup olmadığını bile bilmesen "tamam" deyiverirsin.
Aşkı bulduğunuzu anladığınızda kaybetmemeye değil de yaşamaya odaklanın. Korkularla bir ömür yaşanmaz.
Olur da kaybederseniz siki tuttunuz demektir. Artık saksıdaki çiçekten farkınız yok. Sizi mutlu etmeye hiç bir şeyin gücü yetmez o vakit. Toparlanmak için uzun zaman ister.
Aşık olmaktan korkmayın. Bunu yaşamak yaşamamaktan çok daha iyidir.