iki yüzlülüklerle tutarsızlıklarla adam sendeciliklerlw muhattap olmamaktır. Düne kadar arkadaşım değerlim diyenlerin bugün sudan sebeplerle götünü döndüğünü görmemektir.
ilk olarak, kimse tarafından sevilmeyen insanların, herkes tarafından reddedilmesiyle düştüğü durumdur.
ikinci olarak ise, toplumun kahpeliklerini keşfeden insanların, kendilerini o toplumdan soyutlamasıyla elde ettikleri seçimlerdir.
Her ikiside insanların kendi tercihidir. ama arada çok ince bir fark vardır. Toplum tarafından dışlanıp da yalnız kalmak, kişinin mecburi seçimidir. insanları sevmeyip yalnız kalmak ise kişinin istediği seçimidir.
Kendi isteğiyle yalnız kalan insanlar mutludur. Keşke herkes istediği için yalnız kalsa...
Böyle olmak istemese de böyle olmaktan başka bişey yapamayan kişidir. O da ister kafasının uyuştuğu birileriyle takılmak ama işin aslı öyle değildir. Her insan ayrı bir egodur ve çok yaklaşırsan tepene biner mesafeli olursan kaçar gider ilk fırsatta. halbuki hiçbir menfaat beklemeden içinden geldiği gibi davranarak arkadaş olunabilse herkes daha mutlu olurdu şuan içinden gelmediği gibi davranmayan yani politically correct olamayan karakterli bireyler yalnızlıktan kafayı yemeye mahkumdur.
Bana göre rahatsızlığı olan bir insandır. insan evladı konuşarak paylaşarak birbirine bağımlı ve bağlı şekilde hayat geçirir zaten öyle arkadaşı olmayan tiplere baktığınız da gereksiz sinir ve saçma sapan bir ego bulunur. Nedeni ise çok basit hayatında olan şeyleri kimseye anlatamaması.
Genel geçer kuramda, öz güven eksikliği veya içe dönükler olarak kabul edilir. Mesele aslında sizin dahi çıkarcı olduğunuzu kabul etmemenizdir. Herkes karşı tarafı ayna misali gördüğü için kaçar. Yani sizin, bazı konularda çıkarcı olma ihtimaliniz onlardan uzak tutuyor. Bugün bunu istesem yarın benden fazlasını ister kaygısı doğal olarak kendini korumak istiyor. Kimse kendini temiz kaşık sanmasin. Hepimiz bu iğrenç et yığını içinde eşitiz. Dolayısıyla ahlak ve din kurumlarının dışında çokta fazla önemsemeyin. Çünkü her gördüğünüz kişi sizden parça taşıyor.
çok arkadaşı olan insan için; ya sende herkesi tanıyorsun , herkesle samimisin, bu kadar olur mu cümlelerinin tam tersine; ya hiç mi arkadaşın yok , sıkılmıyormusun yahu cümlelerine maruz kalacak olan insandır.
yani teoride kullanılan cümleler çarprazlı cümleler. özete gelirsek; insanın, bir tane dahi arkadaşı olur. iyi, kötü , az , biraz. yani hiçlik kavramının bu konuda pek işleyeceğini sanmıyorum.
ha diyebilirsiniz ki. benim arkadaşım; kitabım, müziğim vs vs. kabulümdür. haklı olabilirsiniz.
bunu okurken insan yazan kısmı vurguladım. sonra da kendime sordum , insan mıyım ben ? tek başıma , akşamları dolaşacak , ne bileyim gezecek , tozacak bir tane bile arkadaşım olmadı. insan değilim sanırım.
valeria nın her zaman arkadaşları vardır. Çünkü valeria "sömürülüyorum galiba" diye düşünene kadar onlar için kendini çarpalar.* bunu düşünüp sömürülen kaynakları kestiğinde arkadaşları gider. Yerine yenileri gelir. Beyle.
Hayatın zevkini alamayan ve yapılması gereken çoğu şeyi yanlış bulan, kendini sürekli gözlemleyip kendi gibi davranamayan kimse. Kendimden bildiğim için rahat rahat konuşabilmekteyim.