aşık olmak için pek çok neden sıralana bilir. bu durumlardan bir taneside aşık olunan kişinin görselliği değil kişiyi alıp götüren benliğidir. aşk kimi zaman sadece görsel olarak yaşanıp öylece kalırken kimi zamanda derinlerde olabilir. benliğine aşık olan bi insana zaten gördüğü zaman dış görünüşü çok da itici gelmeyecektir. istisnalarda yok diyemeyiz...
aslinda hemen herkesin hayatinin bir bolumunde yaptigi bir eylemdir. kalbimizin derinliklerinde henuz hic tanimadigimiz biri vardir. onu bulacagimiz gunu bekliyoruzdur. bir sarkisi bile vardir bunun; savage garden soyluyor, i knew i loved you:
i knew i loved you before i met you
i think i dreamed you into life
i knew i loved you before i met you
i have been waiting all my life
evet var öyle birisi içimde.
bir sevda var içimde tanım getiremiyorum.
beni çepeçevre sarıyor, onu düşündüğüm zaman hani balığı tutarsınız sonra vazgeçip azad edersiniz ya işte o balığın yüreği misali canlanıyor yüreğim.
ama o yok!
"öyle bir yar isterim ki bu dünya dan uzak olsun" derken bestekar tertemiz dünya pislilerine bulasmamis birini arzuluyor. demek ki insan görmeden de sevebiliyor. nasil ki allah i görmeden sevebilmek gibi yada peygamberimizi görmeden sevebilmek gibi. örnekleri siz cogaltin. kisi sevdigiyle beraberdir hem bu dünyada hem öteki dünyada.
aşkın tarifini bilmeyen birisinin başına gelebilecek olan olaydır.belki de onu kimse gerçek anlamıyla sevmemiştir. bu karakterde olan bir insan, bir umut, bir arayış içindedir. aşık olduğu kişinin görmesede, yanında olmasada onu mutlu edeceğine inanmaktadır veya inanmak istemektedir. kısa sürmesi muhtemel bu rüyadan bir an önce kurtulup, olağan hayatına devam etmesi, kişinin ruh sağlığı açısısndan önemlidir.
şizofreniye bağlamaktır, hayal etmek ve kurulan hayallere inanmak sonucu ortaya çıkan etkileşimdir, aşka dönüşmesi muhtemel olup nadiren görülen durumdur.
--spoiler--
vakti zamanında , diyarın birindde dervişler varmış. günlerini ibadet ile geçirir, yaradan a dua ederlermiş. günlerden bir gün, yabancı bir diyardan, yabancı bir derviş konuk gelmiş. selamlar verilmiş, selamlar alınmış, sohbetler başlamış. yabancı sormuş oradakilere, ey allah dostları neylersiniz diye? dervişler cevaplamış, bir lokma yiyecek bulursak allah'a şükrederiz, bulamassak da sabrederiz, sen neylersin allah dostu diye sormuşlar, derviş demiş ki, ey dostlar marifet bulunca ,allah verince şükretmek değildir , onu köpekler de yapıyor, marifet bulamayınca, allah vermeyince de şükretmektir..
--spoiler--
kıssadan hisse, marifet görünce aşık olmak değildir, onu zaten bütün dünya yaşıyor. marifet görmeden onu tanımak, marifet onu gönül gözüyle görüp aşık olmaktır.
hayale akıp gitmek; karanlıkdüşlerin peşinden. ardından gelen melankoly melodileri; dudaklardaki tebessümün can cekişi. belki insanoğlunun yalnızlığın tek kanıtı; hiç görmediği birine aşık olarak, hayalinde nefes alışlarını yok edebilmek..