türkiyede yedi fabrikası olan herkesin bildiği bir iş yerinde her gün dört saat mecburi fazla mesai yapmana rağmen aldığın paranın 1250 lira olmasiyla açıklanabilir durum. özetle insanlarin çılgın ve denetimsiz kapitalistlerin insafına terk edildiği bir ülkede gayet olağan hadise.
Girişimciliğin dudağın üzerinde ince ve iğrenç bir bıyık, gıcık bir sırıtış, yalaka bir bünye ve üzerine eklenmiş sahtekarlık ve riya ile birlikte sonuç verdiğini bilen aklı başında insanların istediğidir. Varsayalım giriştin
Yer
Ankarada Bir Sanayi Sitesi:
iki şakirt ellerinde senetle içeri girer
Girişimci: Buyrun
Şakirtler: Abi burs istemeye geldik öğrenciler için!
Girişimci: (50 lira uzatır)
Şakirtler: Bu olmaz abi iki kişilik burs vereceksin! Paran yoksa senetleri imzala 1750 tl lik iki senet var?!!?::...
Girişimci: O kadar para veremem benim de çocuklarım okuyor!!!
Şakirtler: Sen bilirsin abi ihaleler falan hep bizim elimizde!?!...
Evet girişimcilik yukarıda bizzat yaşanmış bir olayla ilişkilidir. Hadi gidin sessizce risalenizi okuyup cennet hayallerine dalın.
(Edit:Şakirtler siz eksileyince bu olay olmamış gibi algılanmıyor. Böyle yapıyor elemanlarınız. Böyle soyuyor milleti).
Benim icin yegane sebep ailemdir. aylarca ozel bir sirkette disimi tirnagima takip yazin kavurucu sicaginda santiye santiye gezip ekmek paramin pesinde kosarken, benimle ayni tarihte atanip memur olan lise mezunu abim icin kurbanlar kesilip, mevlit sekerleri dagitildi. sakine napiyo calisiyo mu diye soranlara da gidip geliyo iste denildi sozluk gururum cok incindi. o yuzden hep mu mahzun hallerim.*
yarı devlet- yarı özel kurumsa eğer gireceğim, onun adı da memurluksa ben de o "herkes"in içinde bulunurum o zaman. en azından sermaye yaparsın sonra kendi işini kurarsın. küçük esnaflıksa kasıt.
emeğinin hayvani bir şekilde sömürülmesinden sıkılan ve yorulan kişi isteği. bir diğeri ise, 7 senede bir kriz gören ülkede emeğin değerinin yitirmesi ve gelecek garantisi.