kanunlar; toplumdaki bütün üyeleri bağlar ve en marjinal kesime dahil olanların dahi can ve mal güvenliğini korumak üzere tahsis edilir. bu yargı da anayasalar aracılığı ile korumaya alınır. eğer kabileler yerine, bireyin alanını korumak için hazırlanmış bir anayasanız var ise, siyasetin ucuz din-ırk popülizmi için çıkaracağı faşist kanunlar, bu anayasa dahilinde yargı yolu ile bertaraf edilir.
bu bertarafların sayısı arttıkça, toplumun en geniş kabilesinin (türkiye'de ortodoks müslüman ve türk) dayatıları; normalleştirilmeye-legalleştirilmeye çalışılır. bunun da en güzel örneği, bakan olmasına rağmen, eş cinseller hakkında tıbbi dayanağı olmayan açıklamalar yapan, selma aliye kavaf gibi sıradan kabile üyeleridir.
şu ana kadar türkiye'de uygulanan çözüm yolu, yargının devlet ideolojisi ekseninde ve tamamen kapalı bir yapı olarak kendisini sürdürmesiydi. bu yapı da kendi faşizan jargonunu yarattı, bu faşizan jargona karşı çıkan lakin özünde ayni faşizanlığı uygulama niyetinde ve kaynaklarına sahip kişilerce aralarında bir çatışma başlatıldı.
bütün bu mezbelelikte kimse çıkıp da, 'ya arkadaşım dual hukuk uygulamaya geçelim.' demiyor. benim gibi bu söyleme sahip kişiler de, özellikle dini motivasyonlu siyaset yapan kişilerce saldırıya uğruyor.
bütün bu toplumsal kutuplaşmanın tabanındaki sorun olan, hukuk karmaşasında yapılması gereken nettir.
dileyen müslüman yetişkinleri(çocukları olamaz.) şer-i hukuk ile geri kalan insanları da seküler hukuk ile yargılamanın önünü açmaktır.
böylelikle, şer-i hukuk üzerinden başkalarına baskı uygulama niyetinde olan ortodoks müslümanları, kendi içlerinde muazzam berbat sonuçlara gark ederek, insanlığın parçalarını bu muazzam berbatlıktan uzak tutmak, gayet kolayca sağlanacaktır.
hem belli mi olur? belki şahitlikleri sayılmayan, ebeveynlerinden kalan miraslardan erkek kardeşleri kadar pay alamayan kadınlar, akıllarını başlarına toplarlar.
toplamayanlara yapacak bir şey yok. nesillerce, bu ızdırabı yaşayabilirler. kendi bilecekleri iş. çocukları reşit olduğunda kendileri gibi şer-i hukuk ile devletle ilişkilerini şekillendirmek isterse şekillendirir. istemezlerse şekillendirmez.
kendi bilecekleri iş bize ne?
bu saçma kavga ile çok zaman kaybettik. bırakalım birbirleriyle uğraşsınlar bize ne?
insanlığı ne ilgilendirir?
müslüman; islamiyet ile yargılansın, geri kalanlar yani insanlar da akıl ve millet iradesi bazlı hukuk ile ilişkilerini belirlesinler.
insanlara çok acı çektirdiniz. artık sizi bu topraklardan sonsuza kadar silme vakti geldi. hem de bu sefer insanlığın silahları ile değil, sizi kendi silahınız ile vuracağız.
