siyaseti bilmeyen bir toplumuz bir. neyin nasıl gelişeceğini, hangi olayın aslında hangi amaçla yaşandığını ve doğuracağı sonuçları da kestiremiyoruz dolayısı ile. normal şartlar altında bir asır veya daha fazla sürecede yaşanabilecek krizleri, acıları, yıkımları, kandırılmaları, satılmaları 15/20 yıl gibi bir süre zarfında yaşadığımız için olabilir belki.
çok kolay yönlendiriliyoruz. dünyanın toplum üzerindeki en tesirli medyası maalesef türk medyası. maşa olmak hoşumuza gidiyor. bir adam çıkıyor, "din elden gidiyor, camiler kışlamız, minareler süngümüz" diyor, kayıtsız şartsız peşinden koşuyoruz. başka biri çıkıyor, "laiklik elden gidiyor, şeriat rejimi geliyor" diyor, hep beraber meydanlarda alıyoruz soluğu.
ekranda gördüğümüz, en ufak bir kitleye hitap eden her insanı doğru ve haklı olarak addediyoruz. bir insanın kişiden kişiye göreceli bir şekilde doğru bir laf söylemiş olması, o kişinin hayatı boyunca hep doğruları yaptığının, doğru insan olduğunun kanıtı olmadığını bilmiyoruz. ergen çocuklar gibiyiz. iki günde aşık olup, üç günde nefret ediyoruz, fakat aşık olduğumuz iki günde verdiğimiz tavizleri, zirveye taşıdıklarımızı değil üç gün, üç yılda zor ger alıyor, aşşağı indiriyoruz. ne oluyor peki sonucunda, ömürler yitiriyoruz. savunduğumuz ya da savunmak zorunda kaldıklarımızı illa bir başkasının savundukları ile karşı karşıya getiriyoruz.
aslında bunları idrak edebilmek için einstein, arshimed olmaya gerek olmadığını da biliyoruz. elimize alsak bir tarih kitabı, okumaya başlasak, bu yaşananlar ne ilk olaylar, ne ilk isyanlar, ne de ilk tehlikeler.
bugün terörist diye yargılamadan astığımız insanları, belki de yarın kahraman ilan edeceğiz. bunun örnekleri mevcut. ordu ve mensupları bizim sahip olduğumuz en büyük güç. kurulduğu günden bu yana cumhuriyeti savunanlar, ayakta tutan onlar. vakti zamanında illegal silahlanmalar vardı, n oldu neticesince, kıbrıs ta rumlar tarafından kesilmedik, ermeniler tarafından şehirlerimiz çalınmadı.
yaşadıklarımızla ilgili bir kanıya varmak isteyenlerin, olayları sadece üç, beş günden ibaret sanmaları onları bir adım ileriye taşamayacaktır. çünki bizler dünya üzerindeki en derin tarihi zenginliğe sahip uluslardan biriyiz. geçen dönemler içerisinde mutlak süretle doğrular ve yanlışlar var. fakat bugün cumhuriyetimiz 90. yılına merdiven dayamışsa, bu doğruların yanlışlardan fazla yapıldığının kanıtıdır.
vatansız, bayraksız yaşamanın acısını yaşamadık bizler nesil olarak. bize herşey hazır verilmişti. biraz büyüdük ve bir baktık ki, işler o kadar kolay yürümüyormuş. her önden gideni çoban zannetmek, gittiği yerin doğru olduğunu düşünmek gibi hatalarımız var. ama bilmiyoruz ki bizleri bu günlere taşıyan atalarımızın yaptığı gibi, kitleleri menfaatler uğruna yönetmeyi amaç edinmiş bir düzene alet olmamalıyız, bu düzenler içinde sivrilen çobanların yönetebileceği, yönlendirebileceği koyunlar olmamalıyız. bize lazım olan, alınmasıgereken kararlar zaten daha öncede alınmış, tek yapılması gereken tarihimizen farkına varıp sahip çıkmak. işte bunu hatırlayamadan, bize sonradan öğretilen başka bir kural önümüzü kesiyor her defasında;