ölüm her daim insanın kaçınılmaz gerçeğidir; nerde olursak olalım bizi bulur.
bir kimse hz. süleyman aleyhisselamın sarayına koştu. üzüntüden yüzü sararmış, dudakları morarmıştı. süleyman (as) ona halini sordu: o dedi ki, "azrail, bana tekrar tekrar öyle hışım ve heybetle baktı ki." hz. süleyman, "şimdi arzun nedir?" deyince, "rüzgara emret de beni hindistan a bıraksın. öylece bu canı ve bedeni kurtarabilirim." dedi.
süleyman ın (as) emri ile rüzgar, onu hindistan a götürdü. ertesi günü mecliste otururken, süleyman (as), azrail e (as) dedi ki: "o müslümana nasıl hışımla baktın ki gurbeti, vatana tercih etti. bunun hikmetini bana söyle!" azrail (as) dedi ki: " vallahi, ben ona hışımla bakmadım. bana rabbim 'onun ruhunu hindistan da al.' diye emretti. burada görünce kanadı da olsa hindistan a gitmesi nasıl mümkün olur, diye hayret etmiştim. allah ın emriyle hindistan a gidip onun canını aldım."