dondurma demişken, dondurma işinin gizli kahramanları arnavutlar'dır; arnavut göçmenler'dir. bu insanlar, son yıllarda tulumba tatlısı alanında istanbul'un damak zevkini altüst ettikleri gibi, dondurma işinde de gizli, ama haklı bir şöhrete kavuşmuşlardır. insan bir külah dondurma için, bir diş tulumba tatlısı için kuyruğa girer mi? ama siz arnavutlar'ın tulumbacı ve dondurmacı dükkanlarının önünde, özellikle ramazan aylarında, iftardan sabaha kadar eksilmeyen kuyruklar görürsünüz.
ben küçüklüğümden beri, istanbul'un belli başlı semtlerinde bu gibi manzaralara rastlarım ama, onların sırrını bilmezdim. meğer bu insanlar hep arnavutlar'mış. dondurmayı kimsenin bilmediği bazı formüllerle yaparlarmış. dondurma dediğiniz zaman, civarda herkes onları tanır ve herkes dondurmayı özellikle onlardan alır. kalite olarak, damağınızda bıraktığı lezzet olarak mado'yla rahat rahat yarışır; ama büyük işletmelerde değil, küçük dükkanlarda satılır.
sabah sabah bayağı bi reklam yaptım. görende kayınpeder arnavut sanacak. yok, değil, hiçbir çıkarım yok. sadece, fırın ve pide işinde safranbolulular nasıl ki yüzyıllardır devam eden haklı bir şöhrete sahipse, dondurma işinde de arnavutlar'ın gizli bir saltanatı olduğuna dikkat çekmek istedim. hani, "her dondurma dondurma değildir" ya...