Evet dostlar, bu cümleyi vakti zamanıyla hangimiz duymadık ki? Şimdileriyse başka bir yerde istemeden kulak misafiri olduğum, benden çokça genç olan gençlerin sohbetlerinde de böyle dialoglar duysam sadece kendi kendime sinirli bir gülüş atıp geçiyor, elimde ki sigaramı diğer elimde söndürmemek için kendimi zor tutuyorum. Öyle oluyor çünkü ben o filmi daha vizyona girmeden izlemiştim. Sonunu bildiğiniz hikâyeler sizi heyecanlandırmaz bu hayatta iyi bilir herkes bunu, bende bunu biliyorum yıllardır.
Umut veren, insanın içini kıpır kıpır yapan ''sen bi git gel sağ salim gerisini düşünme seni işsiz koymayız'' sözünü? Evet, öyle der o ensesi kalın kodaman bildiğimiz dayılar enişteler, gerçektende öyledir kimisinin gerçektende geniş çevresi, tanıdıkları vardır. Bazısı da ciddi ciddi siyasetle uğraşan sözü geçen kravat gömlek tiplerdir. Hepimiz askere gitmeden önce bu vaatlerle az veya çok umutlanarak çıkmışızdır o uzun yola. bi gelim hayırlısıyla, zaten dayımın da falan filan partide bayağı tanıdığı var, sözde verdi, Beni boş koymaz evelallah, olmasa da zaten az çok çevresini olan akrabalar var, olur bir şeyler.
Bu finali meçhul film böyle başlar... her şeyi unutup yola çıkarsınız, tek derdiniz o Allah'ın belası on beş ayı bitirip, ölmeden tek parça halinde evinize dönmektir. Geri dönünce de ilk planınız, giderken cüzdanınızın derinliklerinde sadece bir vesikalık fotoğrafını yanınıza alabildiğiniz o insanla hayal edilen ne varsa gerçeğe çevirmektir.
Tabi zaman sizin için zor, dışarıdakiler içinse çok hızlı geçer, ölmez sağ kalırsanız gelirsiniz. Evet, buraya kadar böyle devam eder. sizin hiç bir şeyden haberinizi yoktur, çünkü asıl film bundan sonra başlar. Çok sürmez bir iki hafta sonra sen bi gelde diyen dayılar amcalar aranır etrafta ama hiç birini göremezsiniz. Merak eder ne olacak, zaman kaybetmeyelim bir iş bulalım artık hem de iyi bir iş, düzenimizi kuralım askerlikte bitti dersiniz.
Ama kimse verdiği sözü hatırlamaz, hatırlatsanız da sözü söz sahiplerine kimse oralı olmaz. Ve o an anlarsınız sadece lafmış, keyif bağışlamaktan başka bir şey değilmiş yaptıkları diye. ''Bakıcaz yeğen, halledecez, Bu aralar işsizlilik var, sen dur hele acele etme!'' gibi şeyleri çooook duyarsınız. Durum böyledir bir süre şaşkınlık yaşarsınız. Hısımız bile sayılmayacak beceriksiz, öküzden de öküz adamlara ne torpiller ne güzellikler yapılır, duyunca inanamazsınız. filanı bir telefonuyla nerelere yerleştirmiş bizim ki diye ama söz konusu siz olunca aynı şey olmaz, mumun dibini ışıtmadığını ve bunun aslında bir mecaz olmadığını görür Ve anlarsınız.
Atalar iki elin yağlı olsa da kendi başını gene kendin kaşı demişler, boşuna dememişler. Bu film böyle biter arkadaş...
devamı şu şekildedir:
hele bir iş bul sonra evlenirsin
hele bir evlen torun görelim
sonrası ölümdür. hayatın rutinine sıkışmaya hoşgeldiniz. lanet sistem. 65 yaşında emekli olur 5-10 yıl sonra ölürsünüz. tabi bu ülkenin derdine stresine dayanabilirseniz.
