istese koleligi kaldirablecek bir liderdi. zaten tanrinin gonderdigi secilmis dunyanin yaratilma amaci olan bir insanin boyle esitsizlik bir sistemde koleligi nasil kaldirmadigini insanin akli almiyor.
daha peygamber olmadan insanların güvenini kazanacak kadar dürüst, aynı görüşte olmadıgı insanlar tarafından hakem seçilecek kadar adaletli, kızı geldiginde saygısından ayaga kalkacak kadar kibirden uzak, amcasını öldüren kişiyi affedecek kadar büyük, üstündeki cübbeyi sahabesine hediye edecek kadar tok, hacer ul-esved tasını yerine koyarken buldugu çözümle zeki, cennet kapısında ismi rabbiyle yazılı olan güzeller güzeli insan.
köleliğe karşı olan bir insandır. zira ilk müslümanlar arasında bir köle bulunmaktadır.
insanın, bir duruma aklının alıp almadığı tartışılırken önce kişinin çabaları göz önünde bulundurulmalıdır.
misal...
kkk: iki kere iki dört neden etmiyor deli olacağım, bitkisel hayata gireceğim
aaa: güzel insan hesap makinesini al tuşlara basmak için uğraş bak bakalım dört ediyormu.
kkk: aa evet yaptım ve oldu. sen bir dahisin kkk
aaa: sende bir aptal, aklının almaması normal alması için bir çaba göstermedin ki, gerci cok caba harcasanda o kafaya faydası olmaz da neyse..
hz. muhammed (sav)'in en son sözlerinden biri namazı bırakmayınız diğeri ise emrinizin altındakilere (kölelere) iyi muamele ediniz kendinizin giydiklerinden giydirin yediklerinizden de yedirin diye buyurmustur. ayrıca islamiyette hataların bağışlana bilmesi için şartların ilki köle azat etmektir. mesela oruclu biri orucunu bilerek bozarsa affedilmesinin ilk şartı köle azat etmektir ki köleler hususunda peygamber efendimiz (sav) o kadar çok uyarmıştır ki bir çok zengin sahabe tüm kölelerini azat etmişlerdir. işte hz. muhammed böyle hassas bir dinin peygamberidir.
"O, Allah (c.c)'ın birinci ve en büyük kuludur. O'nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar O anılacaktır, yaşayacaktır." *
Allah(c.c.) "sen olmasaydın kainatı yaratmazdım." hitabına mazhar olan insan varlığının en şereflisi. medeniyeti asırlar öncesinden bize anlatan, öğreten, yaşamamıza vesile olan kutlu elçi.
şefaatine nail olabilmek duasıyla...
Allah'a hamd-u sena ederiz. O'na döneriz. Nefislerimizin fenalıklarından ve kötü amellerimizden O'na sığınırız. Allah'ın hidayet ettiğini, kimse doğru yoldan çıkaramaz. Allah'ın şaşırttığını kimse yola koyamaz.
Şehadet ederim ki Tanrı yoktur, sadece Allah vardır! Bir'dir, eşi ve benzeri yoktur. Yine şehadet ederim ki Muhammed, O'nun kulu ve Rasulüdür.
Ey Allah'ın kulları !..
Allah'tan korkmanızı ve O'na itaat etmenizi vasiyet ederim.
Ey insanlar!...
Sözlerimi iyi dinleyiniz... Çünkü bu seneden bonra bir daha sizinle burada tekrar buluşup buluşamayacağımı bilmiyorum..
Ey insanlar!..
Bugünün ne günü olduğunu biliyor musunuz? Burası, Belde-i Haram'dır.(Mekke'dir) Bugününüz nasıl mukaddes bir gün, bu ayınız nasıl mukaddes bir ay, bu şehriniz nasıl mukaddes bir şehir ise, biliniz ki canılarınız, mallarınız, ırzlarınız da; bu mukaddes gün, bu mukaddes ay, bu mukaddes şehir gibi yek diğerinize karşı mukaddestir. Bunlara tecavüz haramdır.
Ey Ashabım!...
Yarın Rabbinize kavuşacaksınız ve bugünki her hal ve hareketinizden muhakkak sorulacaksınız. Sakın benden sonra eski dalaletlere (sapıklıklara) dönüp de birbirinizin boynunu vurmayınız!
Ashabım !...
Eskiden cahiliyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Rabia'nin kan davasıdır.
Ashabım! ...
Her türlü riba (tefecilik) kaldırılmıştır ilk kaldırdığım riba, Abdulmuttalib'in oğlu Abbas'ın ettiği ikrazlardır(borç vermelerdir) Allah'ın emriyle faizcilik artık yasaktır. Eski cahiliyet devrinden kalma bu çirkin adetin her türlüsü ayağımın altındadır. Borçlular, alacaklılara yalnız aldıkları parayı ödeyeceklerdir.
Ne zulmediniz, ne de zulme uğrayınız...
Ashabım!.
Kimin yanında bir emanet varsa, onu sahibine versin. Hediyeler, hediye ile karşılanır.
Başkalarına kefil olan, kefaletin sorumluluğunu üstüne alır.
Ey insanlar!
Bugün şeytan sizin topraklarınızda yeniden nüfuz ve saltanat kurmak gücünü ebedi surette kaybetmiştir. Fakat siz; bu kaldırdığım şeyler dışında, küçük gördüğünüz işlerde ona uyarsanız, onu sevindirmiş olursunuz.
Dininizi korumak için bunlardan da sakınınız!
Ey insanlar ! ...
Kadınların haklarına riayet ediniz. Bu hususta Allah'tan korkunuz. Siz kadınları, Allah emaneti olarak aldınız; onları Allah adına söz vererek helal edindiniz. Sizin kadınlar üzerinde haklarınız olduğu gibi, onların da sizin üzerinizde hakları vardır. Sizin kadınlar üzerindeki hakkınız; onların aile şerefini , sizin hoşlanmadığınız hiçbir kimseye çiğnetmemeleridir.
Eğer razı olmadığınız herhangi bir kimseyi aile yuvanıza alırlarsa, onları uyarıp, sakındırabilirsiniz. Kadınların da sizin üzerinizdeki hakları, meşra bir şekilde her türlü yiyecek ve giyecek ihtiyaçlarını sağlamanızdır. Onlar sizin haklarınıza riayet etsinler...Siz de onlara nezaketle muamele edin.
Bir kadının kocasının izni olmadıkça onun malından bir şeyi başkasına vermesi, helal olmaz.
Kölelerinize gelince... Onlara da yediğinizden yedirmeğe, giydiğinizden giydirmeğe çalışın.
Affedemeyeceğiniz bir hata işlerlerse kendilerine izin verin. Fakat asla eziyet etmeyin. Çünkü onlar da Allah'ın kuludur.
Ey müminler!..
Sözümü iyi dinleyin, iyi anlayın...
Muhakkak ki Rabbiniz birdir. Babanız da birdir; hepiniz Adem'in çocuklarısınız... Adem ise topraktandır.
Hiç kimsenin başkaları üzerinde üstünlüğü yoktur.
Şeref ve üstünlük, ancak fazilet iledir.
Müslüman müslümanın kardeşidir.
Bütün müslümanlar kardeştir, eşit hakka maliktir.
Din kardeşinize ait olan herhangi birşeye, bir hakka tecavüz etmek, gönül rızası ile olmadıkça, başkası için helal olmaz.
Haksızlık yapmayın...Haksızlığa da boyun eğmeyin.
Ahalinin haklarını gasp etmeyin.
Sakın benden sonra kafirlerin yaptığı gibi birbirinizle boğuşmayın..
Ey Müminler!
Size iki emanet bırakıyorum.Siz onlara sıkı sarıldıkça, yolunuzu şaşırmazsınız. O emanetler de Allah'ın kitabı Kur'an ve Benim Sünnetimdır!.
Ey Ashabım!
Nefsinize zulmetmeyin...Nefsinizin de üzerinizde hakkı vardır.
Ey insanlar!
Allah , herkese düşen miras hakkını Kur'an'da bildirmiştir. Mirasçılar için ayrıca vasiyetname yapmaya hacet yoktur.
Ey insanlar!
Her cani kendi suçunundan kendisi sorumludur. Hiçbir caninin işlediği suçun cezasını evladı çekmez. Hiç bir evlâdın suçundan da babası sorumlu tutulamaz.
Ey insanlar!
Mutemadiyen dönmekte olan zaman, Allah'ın gökleri, yerleri yarattığı günki vaziyete dönmüştür..
Bir yıl, ay ölçüsüyle 12 aydır.Bunlardan dördü, haram aylardır. Bunlardan üçü, arka arkaya Zilka'de, Zilhicce, Muharrem'dir. Dördüncüsü Receb'tir, ki Cümade-l ahire ile Şaban arasındadır. Bu sene haram aylar eskilerine geldi. Hac mevsimi yine Zilhicce'nin onuncu gününe rastladı.
Ey insanlar!
Allah'a kulluk edin.
Beş vakit namazınızı kılın.Ramazan orucunu tutun.
Emirlerime itaat edin. O takdirde Rabbinizin Cennetine girersiniz.
Ey insanlar!
Aşırı gitmekten sakınınız. Sizden öncekilerin mahvolmalarının sebebi, dinde ifratta olmaları idi. Hac usûllerini benden öğrenin. Muhakkak olarak bilmiyorum, belki bu seneden sonra bir daha haccedemem.
Bu nasihatlarımı burada bulunanlar, bulunmayanlara bildirsin. Olabilir ki, kendisine bildirilenler, burada bulunanlardan daha iyi anlayarak bunları korumuş olurlar.
Ey insanlar!
Yarın beni sizden soracaklar.. Ne dersiniz?
Risaletimi tebliğ ettim mi? Görevimi yaptım mı?..
(Ashab bu soruya hep bir ağızdan ''EVET!..Yemin ederiz ki tebliğ ettin. Bize nasihat ve tebligatta bulundun. Böylece şehadet ederiz.'' der.
Vadi artık bu sözlerle çalkalanmaktadır.
Allah Rasûlü parmağını havaya kaldırarak, üç kez;
''Şahid ol Ya Rabbi!''
''Şâhid ol Ya Rabbi!''
''Şâhid ol Ya Rabbi!''
Buyurur.
kendisine zulmedenlerle, belki bir gün onlar da hak yolunu bulurlar diye başta şavaşmamış ta ki zulümler dayanılmaz bir noktaya gelen kadar ve ta ki bakara suresinin 190. ayeti inene kadar:
"Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın. Ancak aşırı gitmeyin. Çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez."
allah tarafından selamlanan nebi,(esselamu aleyke eyhüyennebiyyu),kainatın yaradılış sebebi,bezmi eles'te hayranı olunan hazret,aşk,şems,süreyya,nur ala nur,gönül cerrahı,,,
ey şehid oğlu şehid isteme benden makber
ağuşunu açmış bekliyor seni peygamber, sözünden de anlaşıldığı gibi cennetin müjdecisi,
katil arap topluluklarını bir kuzunun ayağına diken batsa ağlayacak hassasiyete getiren tek din islamın tamamlayıcısı.tebliğcisi,
zamanındaki arap yarımadasındaki zevk ve sefa devrinde, yolundan vazgeçmesi durumunda ona sunulan dünyevi zenginlikleri reddetmiş, allah yolu uğruna düşüncelerinden vazgeçmemiş, zulumlere göğüs germiş ve "sağ elime güneşi sol elime ayı koysanız davamdan vazgeçmem" diyen can, canan, didar, sevgili, s.a.v.
insanları korkuyla terbiye edeceğini düşünen, bunda da kısmen başarılı olan ama aslında insanlara aktardıklarıyla çok büyük korkuları ve tehlikeleri beraberinde getiren tarihi kişilik.diyorum ve ekliyorum:
nedense çoğunluğun inandığı ve kabul ettiği bir değeri eleştiren veya reddeden kişi çoğunluğu tahrik etmekle, abuk subuk konuşmakla suçlanıyor.bir de tersini düşünün: tanrıya ve elçilerine inanmayan az sayıda insan ne yapsın?hiç mi konuşmasın.sözlük yazarlığını mı bıraksın.bu başlığa yazı mı yazmasın?
dinlerin yalnızca tarih olduğunu düşünen ve peygamberlerin tamamının bu tarihe katkıda bulunan çalışkan insanlar olduğuna inanan ben asla kabul edemeyeceğim övgülere karşı saygı duyuyorken başkaları neden tahammülsüz davranıyorlar?insanlar çoğunluğun fikirlerine saygı duymakla bunlara karşı görüş bildirmemeyi mi anlıyor yoksa?bu asla kabul edilebilir bir düşünce olmamalı.
aciz insanların fark edemediği ve çamur atarak nurunu söndürebileceğini zannettiği kutlu elçi. sözüm ona geleceği peygamber göremiyor(!) uludağ sözlük yazarı görüyor!
25 yaşındayken 40 yaşında bır hanımla evlenen bı peygamber hakkında kadınlara zaaafı olan bırı gibi konuşmak, bu konuda ne kadar bılgisiz olunulduğunun gostergesıdır.
(bkz: camur at ızı kalsın)
bir zamandı... efendimiz(sav) adına yapılan harikulade, trt yapımı bir belgesel izliyorduk. derken bir tesbit çarptı kulağımıza. böyle ince, böyle güzel anlatılabilirdi ancak.
denilmişti ki ilk hz adem (as) babamız yaratılmıştır.o, bu işin mayası ve dahi köküydü.
derken ardı ardına onlarca, yüzlerce, binlerce peygamber geldi ve nihayet en son nebi, efendimiz (sav) geliverdi.
neden en sondu?
tarif çok zarifti: bir ağaç düşünün fidan olarak dikilmiş ve ilerleyen vakit içerisinde çiçeğini görmek, meyvelerini yemek arzulanmış olsun. o fidan büyüyecek serpilecek nice iklimden, nice olaydan geçecek derken olgunşacak ve çiçek verecek sonra meyvesini verecek. işte efendimiz (sav) peygamberlik ağacının meyvesi, insanlık aleminin ihtiyaç duyduğu en nadide meyve,tabir-i caizse...