hz.peygamberin haremine hz. ayşenin 16 veya 18 yaşında girdiğine dair hadislerde var...dinde sistematik yorum denilen bir hadise vardır...ayetler ve hadisler bir bütün olarak değerlendirilir...birini kırpıp kesip hüküm verilmez....örneğin allahtan başka şefaatçi yoktur ayetini alır...hz.muahmmed şefaatçi değildir derseniz siz bir malsınızdır...çünki aynı kuran allah dilediğini şefaatçi kılar der...hz. ayşeye gelince ilgili hadisde kastın zahiri(görünen) anlamda olduğu gibi evine girmek olabileceğide elbette düşünülebilir...16 ve 18 yaşını rivayet eden hadislerin ise evine gitmeyi değil direk haremini kastettiği düşünülebilir...doğrusunu allah bilir ama islamın bu konuyla ilgili hükmü peygamber dahil herkes için kesin ve geneldir....oda kadın ve erkek için ergenliğe ermiş olmaktır....
şimdi dikkat...!
gelelim ganimete....olmayan arapça ile ateist sitelerden kırpıp ayet meali copy paste ederek islam dini öğrenilmez...şimdi bu rezilliğe dikkkat edelim...ilgili ayetin manası resulullaha ganimeti ne yapacaz diye sorulduğu değil...ganimetlerle ilgili hüküm nedir şeklinde sorulmasıdır...yani çarpıtma şudur bu ganimeti ne yapacaz ya resulullah diye sorulup iftira edildiği gibi resulullahtan ganimet benimdir cevabı alınmıyor...ganimetleri ne yapacaz diye soruluyor....cevap olarakda bu konuda hüküm allah ve resululundur şeklindedir(bknz elmalı tefsiri)...
peki allah ve resululun ganimetlerle alakalı hükmü nedir...?
haşr suresin de buyruldu...(59/7-8)
Allah'ın feth edilen ülkeler halkının mallarından Peygamberine verdiği ganimetler Allah, Peygamber, yakınlar, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar yalnızca zenginler arasında dolaşan bir ayrıcalık olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın. Size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı şiddetlidir
Bir de göç eden fakirlere aittir ki yurtlarından ve mallarından çıkarılmışlardır, Allah'ın lütuf ve rızasını ararlar; Allah'a ve Resulüne yardım ederler. işte doğru olanlar onlardır....
ve hayretle devam edelim...
(hakkında anlamı çarpıtılarak tek bir ayet alının enfal suresinin devamında ne buyruluyor...)(8/41-69)
Bilin ki, 'ganimet olarak ele geçirdiğiniz' şeylerin beşte biri, muhakkak Allah'ın, Resûlün, yakınların, yetimlerin, yoksulların ve yolcunundur. Eğer Allah'a, hak ile batılın birbirinden ayrıldığı gün, iki ordunun karşı karşıya geldiği günde (Bedir'de) kulumuza indirdiğimize iman ediyorsanız (ganimeti böyle bölüşün). Allah, her şeye güç yetirendir
Artık ganimet olarak elde ettiklerinizden helal ve temiz olarak yiyin ve Allah'tan korkup-sakının. Şüphesiz Allah bağışlayandır, esirgeyendir."
.................
bir ayetin kırpıp kesip anlamının çarpıtarak mananın nasıl çarpıtıldığı çarpıcı biçimde görülmektedir .... dikkat edin allah(burdan kasıt beytül mal yani devlet hazinesi)resul ve resulun akrabası ve fakirler ve yolda kalmışlara ayrılan 5 de 1, geri kalan savaşa iştirak eden müslümanlarındır...halbuki çarpıtma neydi....hepsini cenabı resul alıyor...insaf,insaf,insaf
(ganimetle ilgili sair ayet ve hadisler ışığında ehl-i sünnet ulemasının içtihatlarıyla ayrıntılı hükümlerde ayrıca mevcuttur; humus nasıl dağıtılır,hangi ganimetler dahildir...resul veya ondan sonra gelen ulul emr hangi kıstasa göre dağıtım yapmışdır bellidir...ama uzundur yeri değildir....)
muhammed güneşinin nuru üflemeyle sönmez...iftirayla örtülemez...
milyarlarca insanın inandığı bir şahsiyete bok atmak, onu sıradanlaştırmak sadece ona bok atanın ondan üstün olamdığını kabulenememesindendir. zoruna gider bu durum. savunması da şeydir. ya kardeşim inanmıyorum saygı duymak zorunda mıyım? varlığını ispatlamak için insanların dini inançlarına saldırmak tam bir eziklik örneğidir. kaldı ki bu insan inanana göre alemlere rahmet olarak gönderilmiştir.
cenab-ı resulun düşmanları cehaletlerinin ortaya çıktığı böyle komik durumlara düşmek durumundalar...allahtan hidayet dileriz...
tefsire bakmak önemlidir...çünki tefsir yazanlar kuranın tüm ayetlerinden haberdar kimselerdir...arapça bile bilmeyen ama din hakkında ahkam kesen cahil kimseler değildir....tefsire bakınız ki rezil olmayasınız....
tefsir okumazsan hem ayetin kast ettiği anlamdan bihaber olursun,komik durumlara düşersin...hem ayetin ötesinde berisinde ne diyor bilirsin,hem diğer surelerde aynı konuda ayetler ne diyor sistematik(bütünsel)biçimde öğrenir rezil olmazsın...
öyle bir ayeti mealiyle aldım...olmayan arapçamla dilediğim manayı verdim...hz.peygamberi küçük duruma düşürdüm derseniz...rezil olursunuz ne manadan ne konuyla direk lişkili diğer ayetlerden ne arapçadan nede ilimden haberdarsınız demektir bu...
yukarıdada dediğimiz gibi...
allahtan başka şefaatçi yoktur ayetini alır...hz.muahmmed şefaatçi değildir derseniz siz bir malsınızdır...çünki aynı kuran allah dilediğini şefaatçi kılar der...kuranı bir bütün halinde yorumlarsınız,cin olmadan adam çarpmaya kalkmayıp ayetleri olmayan arapça ile çarpıtmaya kalkmazsınız komik durumlara düşmemek için...
ayrıca mesela enfal 1 de ganimetin hükmünün değil iddia edildiği gibi bizzat kendisinin allah ve peygamberin olduğunu düşünürsek iftira edildiği gibi tüm ganimeti peygamber gene almamışdır...allah bu ganimetten kendine düşen payla alakalı şöyle bir tasarrufda bulunmuşdur ;peygambere ganimetlerin 5 de birinden kendisi ve akrabaları ile beytül mal, fakirler ve yolda kalmışlara pay ayır geri kalan 5 te 4ünü savaşa katılan müslümanlara verilmesine karar kılmışdır...dolayısıyla çarpıtmak isteyenin anlamak istediğin gibi anlaşılsada madem ganimet tamamen allah ve peygamberin ve kast edilen hüküm değil... allahın kendi payıyla alakalı kararı bu şekilde olmuş öyle düşünmek lazım...:)
islamı çarpıtmak için dahi islamı bilmek gerekir...
zamanın da oldugu gibi şimdilerde bu durumlar yine yaşansa kötülük düşünmeyerek yine kendilerine pislik ve taş atan kişilere '' bilmiyorlar allah'ım af et onları'' diyerek cevap verecek yüce üstün bir insandır. ganimet konusunda 5-1 ni alma yetkisi vardır ama onu da asla elinde tutmayayıp direk muhtaç insanlara zekat olarak dagıtırdı. öldügünde geride bıraktıgı yamalı hırkasından başka birşeyi de yoktu zaten. ölümüne bir hafta kala kendisine hediye edilen hırkayı giymiş ve oturdugu ortamda'' çok güzel degil mi ?'' konuşmasından sonra içlerinden birisi '' ya muhammed onu bana ver'' demesiyle çıkartıp vermiştir. eski yamalı hırkasını giymişti tekrar. yenisi dikilmişti ama giyemek nasip olmadı ve üstünde ki hırkasından başka bir şeyi yoktu ve kalkanı borç karşılıgında rehin olarak bir yahudi de kalarak ölmüştür.
iftira etmek isteyen cenabı muhammede eder...allah bu imkanı müfterilere tanımışdır....ancak ortada iftira varsa cevabıda vardır...hz. peygamberin evlatlığı hz. zeyd hakkında cahiliye adeti olarak kendisine muhammedin oğlu diyorlardı...hz. peygamber hz. zeydi kendi eliyle arap soylusu hz.zeynep ile evlendirmişdi...hz. peygamber bu evlilikle farklı sosyal katmanların evliliğini teşvik ediyor...kaynaşma umuyordu...ama islamda evlilik gibi boşanmada haktır...anlaşamadılar ve boşandılar...allah hz. zeydi evlatlık olarak görüyor ve hakiki anlamda oğlu olarak görmüyordu...hz. zeynep ile hz.peygamberin nikahını allah kıydı...böylece bir cahiliye adeti son bulmuş oldu...eğer eski hüküm geçerli olsaydı hz. zeynep kızı yerinde olacak hz. peygambere dahi evlenmesi haram kişilerden olacaktı....hz. peygamberin gözü olsa idi haşa kendi eliyle evlendirmezdi...hz.peygamberin tüm evlilikleri ya bir cahiliye adetini sonlandırmak veya bir kabileyi islama ısındırmak maksadlıdır...bu sebeple büyük ailelerin(beni ümeyyeden-emeviler- beni adiyy kabilesine ordan kıptilere kadar) kızları ile evlenmişdir...gerek eşlerinin hz. ayşe hariç dul kimseler olması gerekse pek çoğunun yaşının geçkince olmasından hareketle heva ve hevesden ziyade tebliğ maksadını açıkça işaret etmişdir...
yaşadığı dönemde herkes tarafından sevilmeyen peygamber (ee doğal olarak), akıl var mantık var, herkes tarafından seviliyordu da bu adam o savaşları hayali arkadaşlarıyla mı yaptı? *
ateist/agnostik internet sitesi menşeyli,sistematik bakışdan uzak art niyetli cahilce çarpıtmalarla elbette hz.muhammede(a.s) inen kutsal kitap şanından bir şey kaybetmez....çarpıtıldığı gibi sperm gögüs kafesinde üretilir denmemektedir ayette...kurandan o kadar uzak ki bu savı ortaya atanlar...hakkında yapılan iftirayı bile yanlış anlamışlar... erkeğin suyunun sülbünden,belinden kadınınkinin göğüs kafesinden çıktığına dair işaret vardır kuranda ve 20. yy ilk yarısına kadar bu hikmetin sırrı bilinmiyordu, çağdaş tıp kuranı yalanlamak şöyle dursun bilakis kuranı doğruladı(bu doğrulamanın hükmüyle alakalı mütefekkir tespitleri en aşağı pragrafda ayrıca verilecektir)zaten bu doğrulama gerçekleşmemiş olsaydı ve gene sorulsaydı bile bazı hadislere dayandırılan kuran tefsirlerinde kast edilen ayetin çocuğun anneye veya babaya benzemesine dair başka manalar taşıdığını bilimin günümüzdeki kadar revaçta olmadığı yüzyıllarca önceki dönemlerde yaşamış tefsircilerce ifade edildi.detaylı bilgi için
hz.muhammedin kendisi ve kendisine inenle(kuran) alakalı menfi yorumların öznel nitelik kazanabilmesi için...kuran sünnet perspektifini bütün halinde algılayabilmiş...ömrünü bu işe vakfetmiş alim kimselerin eserlerine danışılmalıdır(adı şu olmuş bu olmuş önemli değil,yeter ki ehl-i sünnet alimi olsun)...kast edilenleri ve bazı mevzularıda anlayamamak,yanlış anlayabilmek olasıdır çünki....
bir diğer mevzuda kuran ve sünnette yaratılışla alakalı kimi hükümlere bilimsel gerekçelerle karşı çıkma gayretinin manasızlığıdır bilim sürekli değişen dinamik yapıdadır...kutsal metinler ise statik yapıdadır...yeri gelmekte bilim yüzyıllarca önce inmiş kutsal kitapların hükümlerini yeni keşfedebilmektedir...kutsal metinleri hareketli kılan onlara inanan insanlardır...bu inananların içinde kutsal metinlere bütünüyle hakim,bilimsel gelişmelere aşina kimseler bu anlamda doğru klavuzlardır...(kurana nihai sonucu varmamış bilimsel gerekçelerle karşı çıkmak doğru olmadığı gibi...kimi mütefekkirlere göre kuranın ilahi kökenli olmasına delil için bilimsel gelişmelerden doğrudan yararlanılması her zaman doğru olmayabilmektedir...eğer ilgili bilimsel gelişmenin aksi bir gelişme olursa kuranın hatalı olduğu sonucu mu ortaya çıkacaktır...elbette hayır...bu sebeple kesin kanun haline gelmemiş(hoş kesinlikte ne kadar kesin muammadır) bilimsel gerekçeleri kuranın hakkaniyetine delil için kullanırken dikkatli olmak elzemdir)
inanmayan insanlar, inanmaz. kimse kimseyi zorlamıyor ve saygısızlık etmiyor. ama inanmadığın halde, bilmeden; tutup da bunca laf, çamur atmak saygısızlık ve hadsizliktir. inanmaman, saygı duymayacağın anlamına gelmez. herkes haddini bilmeli ve insanların değerlerine saygı duymalı.
alemlerin sevgili peygamberi kendisine inananlar oldugu gibi inanmayanlarda olacak zira şeytanın da kendince haklı olduğu düşünüldüğünde bu gayet normal bir durum. herkesin görevi zamanı dolana kadar sürecek. sonraki gelişmeleri beraber izleyip göreceğiz. eldeki süre boyunca herkes işini yapacak yazar yazarlıgını orospuçocugu orospuçocuklugunu.
yaşadığı çağı aşmış devrimci insan, kutsal kişilik. insan hakları, kadın hakları, anti ırkçılık, miras hukuku, paylaşımcılık ve sosyal demokrasi alanlarında çağının devrimlerini yapmış, yeni bir çağ açmış, medeniyetin öncüsü ve kaynağı yüce insan, son elçi. (bkz: jesus)
Spermin göğüs kafesinden geldiğini yazan ve bunu duyan bilimum doktor, bilim adamı ve öğrencilerin katıla katıla kendisine güldüğü peygamber. tabi bazılarının spermi beyinlerinden gelmektedir, o yüzden bunu bile mucize olarak adledebilmektedirler. *
bknz;
Tarık suresi (5-8)
Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.
Fışkırıp çıkan bir sudan yaratıldı.
Bu su, bel ile kaburga kemikleri arasından çıkar.
yine bknz;
Sperm üretimi
Her testis içinde çok ince ve birbiri üzerine katlanmış çok sayıda kılcal boru vardır. Sperm hücreleri bu borular içerisinde oluşur ve olgunlaşırlar. Sperm hücrelerinin üretimi ve olgunlaşması yaklaşık 74 gün kadar sürer.
Allah, namaz, oruç, zekat gibi iddalardan ziyade daha değişik amaçlar için uğraşmış bir insandır. Yaşadığı devirde namaz, oruç allah gibi şuan islam deyince aklımıza gelen ritüellerin hepsi zaten mevcuttu. Amacı çıkıp insanlara bunları yaptırmak ve alakasız işler yaptırıp cennet vaad etmek değildir. Nitekim zamanın en büyük düşmanları olarak sayılan Ebu Leheb de namaz kılan ve hac vazifesini yerine getiren biriydi. Üstelik Muhammed hiçbir zaman birileriyle masa başında oturup Allah vardır yoktur, Ahiret vardır yoktur muhabbeti içine de girmemiştir.
Olay ve izah etmek istediği şey sokakta meydana gelmiştir. Din adına kurulan pis ve iğrenç bir düzene karşı çıkış vardır. Muhammed kendi zamanındaki dine karşı çıkan biriydi, neden? Çünkü o zaman din sömürüyordu. Şimdi ne oldu? Muhammed'in adını ağzına alarak din adına sömürenler ortaya çıktı. Biz bunu yer miyiz? Hayır.
ikinci olarak, insanın dediğine değil de yok kaç tane eşi varmış yok şöyle yaparmış yok salak saçma işlerle uğraşanlar ne kendine yarar sağlarlar ne de onları okuyanlara. Biraz tarih okumuş olsalar o zamanın Mekke'sinde kadınların da çok eşli evlilik yaptığını görürler. Ayrıca kendimize bakalım, sekizyüzelli milyon sevgili eskitip ona buna laf etmek doğru değil azizim.
Üçüncü olarak, yok kutsal elçi yok kainat onun yüzü suyu hürmetine yaratıldı, yok Beddiüzzaman'ın aman allah gerçeküstü hikayeleri... Eliniz var gözünüz var ya, aklınız da var hani. Hala uçtu kaçtılarla yaşamak ne kadar doğru.
muhammedi nurun düşmanlığının temel nedeni cehalettir...
hala arapçanın gramerine,ayetin inzal sebeplerine dair genişçe açıklama kısmı olmayan meal copy paste edilip üstüne daha önceden varmak istediği zaten belli olan kanaat üzerine fikir inşaatı yapılıyor...
ingilizce (erkek için)he de,(kadın için)she de,(v.d için)it de o demek...türkçeye hepsini o diye çevirirsen eksik çeviri yaparsın...aynen öyle de tefsire başvurmazsan eksik anlar ve yanlış yorumlarsın...bilimden bahsediyorlar bilimin önceliği ön yargılardan uzak araştırmacılık değilmidir...ayetteki sulb nedir bilmezsin teraib nedir bilmezsin..hangi cinsiyet için ne kastedildi anlamazsın...meal copy paste edip yorum yapıyorsun..o ayetten maksad sıvının nerden çıktığından ziyade...kadın erkek organında üreme hücrelerinin yer aldığı bölgeyi bildirmekdir(su dan kastı sperm olarak yorumlayan beyinden,suyun çıkmasından kastın üreme hücrelerinin yer aldığı bölgeyi anlamasını eğer amacı üzüm yemekse elbette bekleriz) ...ayetin daha geniş mealini gene elmalılı vermiş...
tarık-7
O su, erkeğin sulbü ile kadının göğüs kemikleri arasından çıkar.
sulb belkemiği demektir...ayet sperm erkeğin göğüs kemiğinde üretilir falan demiyor...(bu ayetin yukarıda anlatılan manasından başka bebeğin kadın ve erkeğe benzemesiyle alakalı kimi hadislerede kaynak teşkil ettiğide ayrıca tefsirlerde bahsedilmişdir...)
seyyid kutup fizilal il kuran tefsirinde din-bilim parelelliği çerçevesinde ayetin hikmetinin bilimsel gelişmeyle çağımızda ortaya çıktığını(üreme hücrelerinin bölgesi) bahsetmiş ve bilakis kuranda geçen hükmün yüzyıllar sonra çağdaş bilim tarafından kabul edilidiğini uzun uzun anlatarak öne sürmüşdür...
hala okuduğunu anlamamak için direnen kimi yurdum insanına kısa bir ek yapayım...sperm belden veya gögüs kafesinden fışkırır denilmiyor.....Erkek ile kadının üreme hücreleri bu bölgede yer aldığı için böyle ifade edilmişdir deniyor..yoksa maksat, bu sıvının tamtamına nereden çıktığını bildirmek değildir deniyor..
kimi alimler ise bu ayeti...
''Omurga veya sertlik gibi anlamlara gelen sulb sözcüğüyle göğüsle anlamına gelen terâib sözcüğüyle de anne bedenlerinin üremeyle ilgili nahiyelerinin kastedilmiş olabileceği dikkate alınırsa, son derece nezih bir ifade ile ve dikkatleri sözün asıl amacına yönlendirecek şekilde, cinsel birleşmenin kastedildiği anlaşılabilir''
diyerek yorumlamışlardır...bilmiyorum daha nasıl anlatılsadır...ayetin 3 çeşit yorumu vardır hiç biride doğrudan anlamı sperm belden,göğüs kafesinden fışkırır dememektedir...bazı alimler üreme hücreleri o bölgededir anlatılan o dur demişler....durumda,mevzuda bundan ibarettir..ama inkar etmek isteyene genede bahane çokdur...
ayrıca bir kısım alim teraibin dizle bileği bağlayan kaval kemiği anlamında olduğunuda söylemişlerdir(diğer anlamında leğen kemiğidir)..bu durumda testislerde kaval kemiği ile bel kemiği arasında olduğunu göre anlama zorluğu çeken arkadaşlar böylede anlayabilirler...her halükarda muhammed resule(a.s) inen kuranı inananlar nezdinde lekeyebilmek kabil-i imkan dahilinde değildir...
inkarcıları atıp tutturamadığı durumlarda ne yaparsanız yapın algı kıtlığında ısrarcılardır...enteresan olan bizzatihi kendileri algılayamadıkları halde,size ayna psikolojisiyle anlayamadığınız savıyla salvo yaparlar...önce göğüs derler...ortaya konunca ayet ve tefsirleri vazgeçtim belmiş der...bak öyle değil böyle dersin...sen belden sperm çıkıyor sanıyorsun derler...bak onu doğrudan doğruya çıkma olarak anlama bölge olarak anla,testislerde sperm üretilir fikrine aykırı bişey yok dersin...gene anlamaz...çok anlayamadıysan aynı kelimenin birden fazla anlamı var...anlayacağın cinsini kullanıp anlatalım testisler kaval kemiği ile bel kemiği arasındadır...dolayısıyla sperm o arada üretilir dersin....gene kör inat...hz.peygamber bizlere allah hidayet vermedikçe hidayetin kulların elinde olmadığını bildirdiğinden şaşırmış değiliz... allahtan inanmayanlarına hidayet temenni ederiz...
kişi mealin ayetin anlamak için yeterli olmadığını anlayabilseydi..tarık 7. ayette sadece erkeğin üremesinden bahsedilmediğini anlayabilirdi...bunu anlasaydı kurana göre spermler testislerde değil göğüs kafesinde üretiliyor diye düşünmeyecekti...göğüs kafesiyle leğen kemiğinin ve kaval kemiğinin aynı kelime ile kullanılabildiğini bilseydi bu ayeti doğru anlamak için tefsire ihtiyac olduğunu anlayabilir miydi...ayetteki teraib kelimesini kaval kemiği olarak al madem denildiğinde...testisde kaval kemiği ile bel kemiği arasında değil mi...bu durumda neyi anlamıyorsun gibi açık ve karşı cevabın mümkünde olmadığı bir durumun ortaya çıkmasına rağmen muhattabın nefsinin galip gelmesindeki esrar; bilimin: inkar mevzusunun bahanesi olup kişinin toplumun inandığına inanmayarak kendini özel ve farklı hissetmesinden mi ileri gelir...işte bu sorunsal çağımızda muhammedi ışığın kimi kesimlerce niçin göz göre göre bahaneler üretilerek inkar edildiğinin cevaplarındandır belkide...