hep "ümmetim!" derdi. krallar gibi önünde eğdirmedi kimseyi, "arkadaşlarım" diye bahsetti yanındakilerden, beraber oturdu, beraber yedi. peygamberlik gelmeden önce emin diye bahsedilirdi kendisinden. "muhammed diyorsa doğrudur" derdi zamanın inançsızları bile.
şahsiyetinde zıtlık aranmaya çalışıldı bulunamadı zira peygamberlerin özelliğidir her duygunun en yüksek derecede bulunması. yeri geldiğinde aslan kesilirdi, mübarek şahsına kılıçla yaklaşan boş anını bulduğunda ondan korkup korkmadığını sordu, "korkmuyorum!" dedi. "seni elimden kim kurtaracak?" dedi, "allah!" dedi, nidasıyla kılıç düşünce resul aldı ve dedi; "şimdi seni elimden kim kurtaracak?", adamın cevabı "hakkaniyeti gözet, cezalandırıcı ol" şeklinde oldu lakin onun meselesi ceza vermek değil davetti, tebliğini yaptı. adam o an kabul etmedi, fakat arkadaşlarının yanına dönünce söylediği şuydu: "ben insanların en hayırlısının yanından geliyorum!"
islam dinine göre insanlara ve cinlere gönderilmiş son peygamber tanımımızı yaptık.
benim anlamadigim insanlara gönderildi eywallah, inanan inanir inanmayan inanmaz. çok pardon afedersinz lakin cin'lere nicin gönderilmiştir onu anlamadim, yani onlar başka boyutta degil mi? neden bir cin peygamber ilan edilmiyor da kendi ırkına dogruyu gostermiyor.!
islam dininde kurallar tamamen insanoglu'na yönelik degil mi? kuran i kerim'in yüzde kacın da cinlerin ne yapmasi gerektigi söyleniyor? yada onlarin boyut degiştirmesi yasak ise, onlar boyut degiştirmeden nesne olan bu kuran'i kerim'den nasil haberdar olabilecekler?
madem hepsi bizden yetenekli, boyut degiştirme özellikleri var sonra her din'e mensup olani var?
peki hic bir tane ruh hastasi olanı yok mu? cıkıp medya maymunlugu yapmiyor, basına acıklamalarda bulunmuyor. hepsi c-ee diye cıkıp saklanmayımı tercih ediyor sadece?
dip not: isteyen kotuleyebilir benim de kimligimde din islam yaziyor, bende bu toplumda yasiyorum, benimde sizlerden bir farkım yok, ama en azından biraz olsun objektif bakıp bazı seyleri sorgulamak benim de hakkım degil mi?
Kendisi temizlik ve insalarin gozune sokmaya calistigi guzel ahlaki(!) acisindan cok iyi biri gibidir..
ancak yorum yapmadan once sunlar bilinmelidir..
-muhammed 56 ayse ise 6 yasinda iken onu kariligina alan.. Ancak kendisi cok temiz
ve bir o kadar da ahlakli oldugu icin onu sadece himayesi altinda tutum gerdege girmeyen..
Ve tanrinin ona verdigi sabir(!) ile 3 yil bekleyip..
Kendisi 59 Ayse ise 9 yasindayken gerdege giren tapilasi insandir..
-
Gunumuzde bu gibi davranislar toplum tarafindan tecavuz, sapiklik ve sapkinlik olarak degerlendirilirken
kendisi hep dogrulari yaptigi ve her zaman hakli oldugu dusunuldugu icin herdaim bunun uzeri ortulmustur..
---
Burdan arkadaslar hoyttt arkadasim ne oluyor..Hic bir dayanagi yok soylediklerinin kes sesini diye cikismasin diye
bir not ilistiriyorum alta..
(bkz: hede hodo yapmak)
--------------------
"ve ben dokuz yaşındayken benimle gerdeğe girdi. medine'ye göçmüştük. haris ıbn hazrec oğullarına konuk olduk. o sırada sıtmaya yakalandım. saçlarım döküldü. saçlarım yeniden geldi; bölükler oluştu. annem ümmü ruman bana geldi. arkadaslarımla birlikte salıncakta (ya da tahterevallide) sallanıyorduk. annem beni cağırdı. yanına gittim. benden ne istediğini bilmiyordum. elimi tuttu.(alıp götürdü.) evin kapısına gelince durdurdu. soluk soluğa kalmıştım. sonunda soluğum biraz yatıştı. annem, sonra biraz su alıp yüzüme, başıma değdirdi sonra beni eve soktu. bir de baktım ki birtakım kadınlar. evdeler. bana şöyle demeye başladılar: -hayırlı bereketli olsun. ıyi şanslar (mutluluklar). annem beni bu kadınlara teslim etti. bunlar benim saçımı başımı yıkadılar, beni güzel bir biçimde hazırladılar. peygamberle birden karşılaşmaktan başka hiç bir şey beni korkutmamıstı. kadınlar, beni ona teslim ettiler. "ve ben o sırada 9 (dokuz) yaşındaydım...."
(buhari, es-sahih, kitabu menakibi'l- ensar/44; tecrid, hadis no: 1533; müslim, e's-sahih, kitabun-nikah/69, hadis no:1422.)
---
Biz bu Kur'an'ı bir dağa indirseydik o dağ parçalanırdı diyor Cenab-ı Hak. Fahri ala Muhammed Mustafa bu ağır sorumluluğu aldı ve binlerce yıl evvelden hala bizlere seslenmektedir.
kendi resmini yaktiran insan
resmini yaktirmistir ki muslumanlar onun resmine tapmasinlar diye.
-Hayir kendi dinine ait insanlari boyle onun resmine tapicak kadar bos insanlar
olarak goruyor olmasi komik..
Ancak bugun insanlarin muhammedin sakalina tapmasi , onu gormek icin siralara girmesi
dualar edip birbirini ezmesi daha da komik
allah'ın kulu ve elçisidir. islamiyeti yaymıştır. kendisi öldükten sonra islamiyet kötü niyetli insanların tekelinde korkunç bir din halini almış, kuran-ı kerim'in anlamı çarpıtılmış, uydurma onlarca hadis islamiyet diye insanlara anlatılmıştır.
allah'ın, adını kendi adıyla birlikte yazdığı, yazabildiği kadar mükemmel insan. insanlığın kendisine susadığı, yazık ki çoğunun farkında bile olmadığı...
gül ile özdeşleşmiş peygamberdir. nedense kendisini sevmezsem çarpılırmışım gibi hissedip afedersiniz popo korkusundan seviyorum. hep hz. isa daha çekici gelmiştir bana. daha çok hz. isa'yı sevmişimdir. son peygamberimiz hz. muhammed ile alakalı hep nurlardan, allah aşkından, elinin değdiği yeri nasıl güzelleştirdiğinden bahsedilir ama ısınamamışımdır kendisine...
Ahmet = Allah'ın (cc) kendisine hitap ettiği isim. Ençok övülen. Övgüye en layık anlamındadır.
Mehmet = Muhammet kelimesinden türemiştir. Mehemmet olarak kullanılmış ve Mehmet haliyle Türkçede yer etmiştir.
Muhammet = Övülmüş , yüceltilmiş anlamındadır.
Anlamını bilmeyenler için sanırım açıklayıcı olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk ile isim bazında kıyaslayanlara gelince. Kendisinin ençok kullanılan adı Muhammet Mustafa dır. Bu haliyle kabul edermisiniz ismini bilmem. Kendisi çok severdi ismini çünkü.
Kendisinin çok sevdiği künyesi *Ebul Kasım' dır
o peygamber ki bütün alem onun yüzü suyu hürmetine yaratılmıştır. oysa onda öyle bir tevazu vardı ki, o sadece ümmeti için istedi ne isteyecekse. asla kendi nefsini düşünmedi. amacı insanları kurtuluşa eriştirmekti. görevini de mükemmel şekilde yaptı.
onun yolundan gidenler asla hüsrana uğramayacak. onun dediğini yapanlar asla yanlış yapmayacak ve ona uyanlar kurtuluşa erecekler.
kula kulluk eden bazı putperestlerin ilahlaştırdıkları bedevi kabile lideri arap.
allah'ı (celle celelühu: o'nun şanı ne yüce) anarken sadece allah diyen bu bedevi takipçileri abdullah oğlu muhammed'e taparlar, ki ondan bahsederken isminin sonuna (s.a.v.) [sallallahü aleyhi ve sellem: allah'ın selamı üzerine olsun] eklerler.
hz muhammed elçidir, tanrı değildir. mekke putperestleri yüce yaratıcı'ya ulaşmak için nasıl ki kabe'nin bir putu olan ay tanrısı el-ilah (allah)'tan yardım bekliyor ve ondan şefaat diliyordu, işte günümüzde de birçok cahil buna benzer şekilde hz muhammed'den şefaat dilemekte ve -bilmeden- onu ilahlaştırmaktadır.
kabe'deki putların yerini, hali hazırda peygamber almıştır.
aileden miras olan ve sonradan mecburen içinde kalınan islam dinini bilmemek, öğrenmemek ve aslında dinin şiddetle yasakladığı haram içinde bir yaşam bulmak da, günümüz müslümanlarının en büyük bahtsızlığı olsa gerektir!
~
hz hatice ile ne şekilde evlenebildiğini, ne tür alkollü bir süreç yaşandığını öğrenmek açısından -tamamen islam kaynaklarından- bilgi sahibi olmak da gerekir, ki yüzü suyu hürmetine alemler yaratıldığı sanılan islam peygamberinin ilk eşi hz hatice ile nasıl evlenebildiği ortaya çıksın: