hazreti muhammed

entry3002 galeri68
    426.
  1. adını andıktan sonra sallallahü aleyhi vessellam dememizi şart koşmuş yüce insandır. kudretlerin en kudretlisi olarak bilinir ve yoldan sapmayan tek peygamberdir.
    5 ...
  2. 427.
  3. iman iki eşit parçadır. yarısı sabır, yarısı şükürdür.

    kuran yedi nüans üzerine indirildi. onun hiçbir harfi yoktur ki, bir hiç zahir, bir de batın mana taşımasın. ebu talip in oğlu ali de bu zahir ve batına ait ilim mevcuttur.

    sonradan özür dilemeyi gerektiren şeyleri yapmaktan kaçınınız.

    haset, ateş nasıl odunu yer yutarsa iyilikleri yer yutar, mahveder.

    mazlumun bedduasından sakınınız. o dua ile Allah arasında perde yoktur.

    dostlukta da düşmanlıkta da aşırıya kaçmayın.

    bir gün birisiyle dost olduğunuzda, yarın onun bir düşman olabileceğini unutmayın.

    insanlara akılları ölçüsünde söz söyleyiniz.

    insanların en hayırlısı, ahlakı en güzel olanıdır.

    insan dilinin altında gizlidir.

    başkalarının kusurlarından bahsetmek istediğin vakit, kendi kusurlarını hatırla. o zaman başkalarının kusurlarıyla alakadar olmaya hakkın olmadığını hatırlarsın.

    kabrimi ziyareti bayrama çevirmeyin.

    münafıklığın alameti üçtür : konuştuğu zaman yalan söyler, vaat ettiği zaman sözünde durmaz, emanete hıyanet eder.

    bir insanın gerçek zenginliği, onun bu dünyada yaptığı iyilikleridir.

    kim bir kardeşini, bir günah sebebi ile ayıplarsa, o günahı işlemedikçe o kimse ölmez.

    utanmak güzeldir ama kadınlarda olursa daha da güzel olur.

    bilgisizler içinde bir bilgili, ölüler içinde bir diridir.

    sakın kendisine verdiğin kıymeti sana vermeyenle arkadaş olma.

    babalarınıza iyilik edin ki, oğullarınız da size iyilik etsin.

    siz kendiniz namuslu olun ki, kadınlarınız da namuslu olsunlar.

    bela insanın diline bağlıdır. bir kimse bir şeyi yapmam dedi mi, şeytan her işini bırakıp onu yaptırana kadar uğraşır.

    zengin, çok mala sahip olana denmez, zengin kalbi olana denir.

    cahiller cesur olurlar.

    iyilik yap ehli olana da, olmayana da, ehline isabet ederse yerini bulur. etmez ise ehli sen olursun.

    en büyük düşmanın, iki kaburga kemiğinin arasında olan düşmandır.


    bir anlık tefekkür, bin yıl ibadetten hayırlıdır.

    seref, edep iledir. soy ile değildir.

    hz.muhammed
    4 ...
  4. 428.
  5. gelmiş geçmiş en büyük insan.
    4 ...
  6. 429.
  7. 430.
  8. akıllı bir insanmış, orası kesin. ama neticede bir insanmış. araplara belli bir toplum düzeni getirmek için yırtınmış. ama ortada 600lerdeki araplar yok artık. örnek mi? zamanında araplar alkol almaktan savaşlara, toplum ahlakına konsantre olamamış ama artık alkolün zararları herkes tarafından biliniyor, bunu bilen akıllı insanlar da içmiyor zaten. bunu için islam dinin mensubu olmaya gerek yok, bilinçli bir insan olmak yeter.

    sen git hicri takvime göre on ay boyunca alkolün dibine vur, ağzına gelen her türlü küfürü et, her türlü sapkınlığı yap, sonra "11 ayın sultanı" geldiğinde bir ay boyunca tüm bu sapkınlıkları "bayrama kadar" ertele. e olmadı ki.

    bir toplum 1000 küsür senelik kurallarla yönetilmez, yönetilemez. bunu denersen duman olursun. tek geçim kaynağın petrol olur, onunla ayakta kalmaya çalışırsın, onu da beceremezsin. kadınlara hala 1400 sene öncesindeki gibi bakarsın. "bikinili kıza bakınca orucun sevabı azalır" edebiyatı yaparsın. "cihad" diye bağırıp durursun, sonra elin amerikan başkanı sana 2000li yıllarda açık açık "e bu da haçlı seferi o zaman" der. modernleşmeden tüm dünyayı geriden takip edersin, sonra modern dünyanın işine gelen yeniliklerini "petrolünle" satın alıp ayak uydurmaya çalışırsın. halkın sürünür, millet açlıktan kırılır, ama hepsi dini inançlarını yerine getirir.

    e bu olayın amacı, "sevgi, ahlak, iyilik, hoşgörü" değil miydi? eğer değilse zaten bu yazdıklarımın bir manası yok.

    eğer öyleyse de bugün ben bunu farkedemiyorum kimse kusura bakmasın. maalesef muhammed yüzünden benim ülkem hala modernleşemiyor, ileri görüşlü bir tavır takınamıyor, arap ülkelerine özenerek bakmayı tercih ediyor.

    evet akıllıymış. ama 2008 değil, 600 yılında. onun da sadece bana değil, aslında hiç kimseye yararı yok.

    inanın, ama inanırken biraz olsun düşünün, okumayın yalnızca.
    10 ...
  9. 431.
  10. Kendisine sataşanların hatta hakaret edenlerin kendisiyle ilgili hiç bir şeyden haberdar olmadıkları yüce peygamberimizdir. Kendisini 2008'in akıllısı ilan edenlerin abuk subuk başlıklara abuk subuk entryler girdiği görüldüğünde zeka seviyesinin 600'lü yıllardan bu yıllara ne kadar gerilediğinin göstergesidir belkide.
    6 ...
  11. 432.
  12. hakaretle eleştiri arasındaki farkı anlayamayanların yine "hoşgörü ve sevgi"den yoksun olarak avukatlığını yaptıkları insan.
    8 ...
  13. 433.
  14. hatasını kabul edenlerin, "sığınanlar"ın peygamberi. insanlığın doruk noktası. en bedbin filozoflar (misal: schopenhauer) bile o'ndan esen meltem karşısında hayrete düşmüş ve hayranlığını gizleyememiştir. cahiliye devrini paramparça eden bir gürz gibiydi. kız çocuklarının diri diri gömüldüğü vakit ışığıyla herkesi titretmiş, kalpleri açıkları kendisine getirmiştir. yolunda kınama yoktu, kalp kırma yoktu. kimler zerk eder bu nefreti anlamak mümkün değil.
    2 ...
  15. 434.
  16. Hoşgörü ve sevgi konusunda ki insanüstü erdemi için (bkz: hz.vahşi)
    1 ...
  17. 435.
  18. Ahirette ümmeti için üzülen, endişe eden yüce peygamber. Allah (c.c.) O nun şefaatine nail eylesin.

    Resûlullah (s.a.v) buyurmuştur ki:

    "Her peygamberin kabul edilmiş bir duası vardır. Ben ise o duamı kıyamete, ümmetime şefaat etmek üzere saklıyorum."

    "Kıyamet günü her peygamber için altından minberler hazırlanır. Hepsi minberlerine oturur, benimkisi boş kalır; oturmam. Ben, cennete gönderildikten sonra ümmetim geride kalır, benimle gelemez endişesiyle rabbimin huzurunda, ayakta beklerim. Sonra, 'Ey rabbim, ümmetim!' derim. Allah azze ve celle, 'Ey Muhammedi Ümmetine ne yapmamı istersin?' diye sorar. Ben, 'Ey rabbim, bir an evvel hesaplarını gör' derim ve hiç durmadan her birine teker teker şefaat ederim. Öyle ki, cehennem bekçisi mâlik, 'Ey Muhammedi Ümmetinden rabbinin gazap edeceği hiç kimseyi ateşte bırakmadın!' der."
    "Ben kıyamet günü, yeryüzünde bulunan taş ve topraktan çok daha fazla kişiye şefaat ederim."

    "Ben kıyamet günü bütün peygamberlerin efendisiyim. Bunun sebebini biliyor musunuz? Bu şöyle olur. Allah Teâlâ kıyamet günü gelmiş geçmiş bütün mahlükatı düz bir meydanda toplar. Çağına (melekler) herkese seslerini duyuracak bir şekilde nida ederler ve bakan her göz onları görür. Güneş iyice yaklaştırılır. insanlar başlarına gelen şiddet ve musibetlerden ötürü, tahammül edemeyecekleri bir keder ve üzüntü içine düşerler. Sonra birbirlerine,

    'Şu halimizi görmez misiniz? Rabbimizden bizim için şefaatçi olacak birini arayalım' derler. Ardından yine birbirlerine, 'Âdem'e (a.s) gidelim' derler ve Âdem'in (a.s) yanına varırlar. Ona,

    'Ey beşeriyetin babası Âdem (a.s)! Allah (c.c) seni kudret eliyle yarattı, rahmetinden sana ruh üfledi ve meleklere sana secde etmelerini emretti. Rabbinin katında bizler için şefaatte bulun! Şu halimizi ve çektiklerimizi görmez misin?' diye ricada bulunurlar. Âdem (a.s),

    'Rabbim bugün öyle kızgındır ki, bugüne kadar ne böyle kızdı ve ne de bundan sonra böyle kızacak. Rabbim beni o yasak ağaçtaki meyveden yememem hususunda uyarmış ve bana yasaklamıştı, ancak ben bu emri dinlemedim ve ondan yedim. Şimdi ben sadece kendimi düşünüyorum. Bir başka peygambere, Nuh'a gidin' der. Herkes Nuh'un (a.s) yanına varır. Ona,
    'Ey Nuh (a.s)! Sen yeryüzünde, topluluk halindeki insanlara gönderilen elçilerin ilkisin. Sen Allah'ın "şükreden kul olarak vasıflandırdığı birisin, rabbinin katında bizler için şefaatçi ol, şu halimize baksana' derler. Nuh (a.s),

    'Rabbim bugüne kadar gazaplanmadığı ve bundan sonra da hiç böyle gazaplanmayacağı bir şekilde öfkelidir. Benim rabbim katında reddedilmeyecek bir duam vardı, onu da kavmim için kullandım. Şu anda kendi nefsimle meşgulüm. Bir başkasına, ibrahim Halîlullah'a gidin' der. Herkes Hz. ibrahim'in yanına gider. Ona,

    'Sen, Allah'ın elçisi, O'nun yeryüzündeki dostusun (ha-lîlisin). Rabbinden bizler için şefaat dileğinde bulun. Yoksa şu halimizi görmüyor musun?' derler. ibrahim (a.s),

    'Rabbim bugüne kadar gazaplanmadığı ve bundan sonra da hiç böyle gazaplanmayacağı bir şekilde öfkelidir. Ben üç yerde (bazı nedenlerle) yalan konuşmuştum276 (o sebeple sizlere şefaatçi olamam)' der. Ardından onları anlatır ve, 'Bir başkasına Musa'ya (a.s) gidin, o size yardımcı olsun' der. Bunun üzerine herkes Musa'nın (a.s) yanına varır. Ona,

    'Ey Musa! Sen Allah'ın peygamberisin. O seni kendine elçi yaparak ve seninle konuşarak insanlara üstün kıldı. Rabbinin katında bizim için şefaatçi ol. Şu halimizi görmez misin?' derler. Musa (a.s),

    'Rabbim bugüne kadar gazaplanmadığı ve bundan sonra da hiç böyle gazaplanmayacağı bir şekilde öfkelidir. Ben rabbimden bir emir almadığım halde birinin ölümüne sebep olmuştum. Bugün kendimden başkasını düçüne-mem. Bir başkasına, isa'ya gidin' der. Onlar da isa'ya (ı , giderler ve,

    'Ey isâ, sen Allah'ın peygamberi, Meryem'in rahmine attığı, rahmetinden ve kudretinden sana ruh bahşettiği birisin. Sen daha beşikteyken insanlarla konuştun. Rabbinden bizim için şefaat dile. Yoksa şu halimizi görmez misin?' derler. isâ (a.s),

    'Rabbim bugüne kadar gazaplanmadığı ve bundan sonra da hiç böyle gazapianmayacağı bir şekilde öfkelidir. Ben sadece kendimle meşgul olabilirim, sizler Muham-med 'e gidin'der.

    isâ (a.s) şefaat edememesini herhangi bir hataya bağlamadı. Bu sefer herkes benim yanıma gelir ve,

    'Ey Muhammedi Sen Allah'ın peygamberi ve peygamberinin en sonuncususun. Allah senin gelmiş geçmiş bütün günahlarını bağışladı. Bizim için rabbinden şefaat dileğinde bulun! Yoksa şu halimizi görmez misin?' derler.

    Ben hemen arşın altına varır ve rabbime secdeye kapanırım. Allah (c.c) bana, daha önce hiç kimseye göstermediği ve hiçbir kimseye açmadığı övgü ve hamd kapılarını açar, ben de rabbimi en güzel sıfatlarıyla zikrederim, överim. Sonra bana,

    'Ey Muhammedi Başını kaldır, ne istersen sana verilecek, şefaat et, şefaatin kabul edilecek' denir. Ben de, 'Yâ rabbi ümmetim, yâ rabbi ümmetim!' derim. Sonra bana,

    'Ey Muhammedi Kendisine sorgu sual olmayanları cennetin sağ kapılarından sok; bunların diğerleri gibi başka kapılardan girme hakları da vardır' denilir."

    Resûlullah (s.a.v) bundan sonra şöyle buyurmuştur:

    "Nefsimi kudret elinde bulunduran Allah'a yemin olsun ki, cennetin kapılarının genişliği Mekke ile Himyer (veya Mekke ile Şam'daki Busrâ) arasındaki mesafe kadardır
    3 ...
  19. 436.
  20. gönüllerin, alemlerin sultanı; güzeller güzeli, hoşgörüsünün ve sevgisinin sınırı olmayan yüceler yücesi allah'ın insanlığa yolladığı son peygamber.
    3 ...
  21. 437.
  22. hala "saldırı" ve "nefret" olgularını ortaya koymaya çalışan insanların olması üzücü.

    işte eleştiriye kapalılık bu olsa gerek. benim söylediklerim hiç bir insanın inancına "hakaret" niteliği taşımıyor, önce ne yazdıklarımı adamakıllı bir okuyun hele, ondan sonra yazın ne yazacaksanız.

    islamı eleştirerek faşist damgası yemek de herhalde tüm dünyada bir ilk olsa gerek. ben ki kendimi hümanist sanardım. vah bana vah.
    7 ...
  23. 438.
  24. ekşsözlük'te yazar olmadığı için ordaki tartışmaya katılamayıp burada(uludağ sözlük'te) nefretini kusarak kendini tatmin eden insanların bulunduğu peygamber efendimiz.
    3 ...
  25. 439.
  26. özel hayatı bizim gibi sıradan insanları ilgilendirmeyen, adını anarken bu sıradan insanların sıradan muhabbetlerine konu edilmemesi gereken islam dininin peygamberi.
    7 ...
  27. 440.
  28. 441.
  29. Köleliği yasaklamayan(köleye iyi davran demek onu yasaklamak demek değildir) üstüne ticaretini yapan, akrabalarının kendine helal olduğu, binlerce yahudiyi kılıçtan geçirip diğerlerini köle yapmış arap lider.
    11 ...
  30. 442.
  31. ölümü üzerinden 1300 küsür yıl geçmesine rağmen hala davranışları örnek alınmak istenen, dünyaya gelmiş ve gelecek olan en yüce insandır. sevilmese de bile saygı duyulması gerekir hakareti haketmez.

    bizden olanlar bilirler, günahsızdır bir kere. bundan sonra söze ne hacet...
    3 ...
  32. 443.
  33. 444.
  34. yüzü suyu hürmetine koca bir alem yaratılan seçilmiş kişi, kainatın efendisi ,allah (c.c) tarafından yaratılanların en hayırlısı ,seçilmiş son peygamber...
    9 ...
  35. 445.
  36. herşeyden önce iyi bir yazardır. başka zamanda doğmuş olsa bugün çok farklı tanınıyor olabilirdi...
    10 ...
  37. 446.
  38. ümmetinden olmakla mutlu olduğumuz büyük peygamber...
    8 ...
  39. 447.
  40. mahbub-u kulub, sultan-ı ervah, muallim-i ukul...

    edit:kötü oylayan icin meali,

    kalplerin sevgilisi, ruhların sultanı, akılların hocası!
    12 ...
  41. 448.
  42. 449.
  43. uğruna düşünmeden can verilebilecek tek insan..
    8 ...
  44. 450.
  45. o kadar yüce bir varlıktır ki kendileri, hakkında onlarca rivayet anlatılmasaydı bile, süre gelmeseydi o hikayeler günümüze, biz yine kur'an-ı kerim'de yazılanlara bakarak onun ne kadar güzel bir işe kalkıştığını görür yine de yüce sıfatını yapıştırırdık. bugüne kadar 'şöyle yapmıştır, onu demiştir' şeklinde bir çok hakiyesini dinledik evet ve dinlerken de ağladık. neden ağladık ? neden düşündük bu kadar üstünde ? çünkü o allah (c.c) tarafından dünyaya gönderilmiş en yüce insandı, allah'ın en takdir ettiği kuluydu. evet belki kıskandık, neden biz de onun gibi allah'a sadık değiliz diye kıskandık, o hergün allah için göz yaşı döküyorduda biz neden bu kadar aşık değiliz diye ağladık. haklıydık ta bi nevi. bizler eğer peygamber efendimiz (s.a.v) gibi dinine bağlı insanlar olarak hayatımıza devam etmiş olsak ne dert kalır dünyada ne de tasa. allah hz. musa peygamberi'de göndermiştir dünyaya, hz. isa'yı da. ama neden sadece 1 peygamber ile işini görememiştir hiç sordunuz mu bunu kendinize ? neden en sonuncusuna gelene kadar durmamıştır mantıklıca düşündük mü acaba bir kez olsun ? 'ııı, hayır' seslerini duyar gibiyim. hz. muhammed (s.a.v) ki ondan önce gelen peygamberler gibi hiç bir zaman kendi menfaatleri doğrultusunda allah'ın ona bahşetmiş olduğu peygamberliği kullanmamıştır. 'nasılsa peygamberin, kesin cennetliğim, ne yapsam farz artık' dememiştir. islamiyeti kendi ismini duyurmak için değil, allah istediği için, onun katında hatrının sayılması için, allah'ın rızasını kazanmak için yapmıştır. bu yüzdendir ki diğer peygamberlerden ayrılır, bu yüzdendir ki uğrunda ölmek isteyenler milyarlarcadır.

    çoğu din karşıtı kişi, özellikle de ekşisözlük gibi özgür (!) olarak bilinen ve bu özgürlüğü en ahlaksızca şekilde kullanan kişileri içinde bulunduğu platformdaki * * insanların eleştirisine maruz kalan bu yüce insanın yaşadığı zamana kimse bakmaz. o dünyaya geldiği zaman, arap kabilelerinin nerdeyse hepsinde lut kavmini aratmıyacak biçimde ahlaksızlıklar dönüyordu. sanmayın ki inanmaya meilli insanların bulunduğu ortama şappadanak düştü ve hemencecik islamiyeti yayıverdi. oturduğun yerden kolay geliyo tabi öyle eleştirmek. hadi sen çık bakalım dışarı ve de ki insanlara 'ben geçen gün krempeynire tapmaya başladım, içim huzurla doldu, hadi bana katalın, bi sinerji yaratalım !'' şeklinde konuş bakalım sana nasıl tepki vercekler. 'ne saçma bir örnek' diyebilirsin ama hiç te saçma değil çünkü o zaman nasıl puta tapan insanlara 'yukarda allah var, o görünmüyo ama bu dünyayı o yarattı' denildiyse, şuan krempeynir örneğine tepki verecek olan insanlarla aynı duyguyu besliyorlardı ebu cehil yandaşları. 21. yüzyılda hala inanmayan sen gibi dingillerin bulunduğu bir dünyada yaşıyoruz biz. düşün artık 571 yılından 632 yılına kadar nasıl bir durum içinde olurdun yaşasaydın o günlerde. 2008 yılında ateist olan herif kalkmış diyoki 'o zaman insanlar salaktı ondan kandılar çabucak'. ulan peki sen ne oluyorsun bu durumda ? milyarlarca inanan kişi gerizekalı da sen mi bi tek akıllısın ? bi otur düşün şunu lan, bi kez olsun rakı sofrasında olsan dahi düşün ya ! o beyninizi inanmamak için yoracağınıza önce kur'an-ı yorumlamayı öğrenin. 6 yaşında kur'an-ı ezbere okuyan çocuktan utanın. 'kur'an-ı kerim'i okudum, mantıklı gelmedi ateist oldum' demek kolay tabi. mantıklı gelmez çünkü o şuncacık beynin kavrayamaz olanları ve sen hala zekiyim diye ortalarda dolaşırsın. ne büyük çelişki değil mi?
    9 ...
© 2025 uludağ sözlük