aklınca entellik yapmaya çalışmaktan kaynaklanmaktadır. hazret sayın demektir öyle sıradışı bir manası yoktur. yani peygambere hazret deyince tam olarak takdis edebilmiş olmuyorsun.
kısaca benim işim olmaz dinle, o yüzden muhammed diyorum demeye getirir ama uzun versiyonunda cahil olduğunu tescillemeyi istemektedir.
eğer kişi müslümansa, takva sahibi olmayabilir tamam, dinle diyanetle hiç alakası yoktur tamam, dincilerle problemi vardır tamam. hepsi tamam. ama bunların hiçbiri senin saygıdan dolayı denilen 'hazret'i kullanmana mani değil.
neden mi? çünkü 'hazreti muhammed' dememek yukarıda saydıklarımın tersi değil de ondan. hiçbir zamanda olmadı çünkü inanmayanı da, başka peygambere inananı da, en kötü ihtimalle 'sizin peygamberiniz' dedi hep. muhammed diyerek sahte bir marjinallik havasına bürünmedi asla.
nasıl ki allah ın adını her andığında hz ifadesini kullanmamak farz değilse ve kullanmayınca saygısızlık ifade etmiyorsa muhammed e de muhammed diye hitap etmekte de bir sakınca yoktur.
asıl sakınca insanların beynindedir. çocuk yaşlardan itibaren ezberlenen arapça kalıpları o kadar kafamıza kazımışız ve anlamını bilmeden kutsallaştırmışız ki şöyle basit bir konuyu bile çözemiyoruz kendi aklımızla.
hz ifadesini kullanmamayı dinden çıkma olarak tanımlayan, hakaret olarak tanımlayan kişilere allah tez zamanda akıl-fikir-zikir ihsan eylesin.
Peygamberlik müessesesi ve peygamberlikte alay etmek, onları küçük düşürücü sözler söylemek,yanlış hitap etmek sövme sayılır. Bu yüzden diğer peygamberleri veya Hz. Peygamber'i küçük gören alay eden ve O'na ezâ veren dinden çıkar. Ayetlerde şöyle buyurulur: "Şüphe yok ki, Allah'a ve Resulu 'ne eziyet verenlere Allah dünyada ve ahirette lânet etmiştir. Onlara çok küçük düşürücü bir azap da hazırlamıştır" (el-Ahzâb, 33/57). "Münafıklardan öyleleri vardır ki, peygamberi incitiyorlar ve, 'O her söyleneni dinleyen bir kulaktır' diyorlar. De ki, 'O sizin için bir hayır kulağıdır. Allah'a da inanır, müminlere de. iman edenleriniz için bir rahmettir. Allah'ın Resulune eziyet verenlere ise acıklı bir azab vardır" (et-Tevbe, 9/61).
son olarak; askerlik arkadaşınla mı konuşuyosun deyyus derdi. hayatta olsa idi.
marjinal olmak isteyen ergen gençlerin başvurduğu harekettir. klasik söylemleri "gereksiz saygıya gerek yok hacı, benim içim dışım bir." olmakla birlikte, boş adamlardır.
efendimiz "yanında benim adım anılıp da bana salât getirmeyen kişinin burnu sürtülsün, hakarete uğrasın" demiştir.
kaldıki insanlar istediğine inanabilirler, özgürlerdir. ancak müslüman birinin yanında, allahın elçisi olarak görüp inandığı efendimize o şekilde hitap etmesi karşı tarafın inancına karşı saygısızlığıda getirir.
anneye babaya ismi ile hitap edilmezken bir peygambere bu şekilde hitap etmek etik olarak açıklanamaz bir durumdur zaten.
müslüman örneklemesi diye bir tanım olmalı bu dünyada. şimdi muhammed ile yüzyüze olsam konuşurken kendisine sayın der sayın muhammed derdim, karşılığında da sayın jack demesini elbette beklerdim. ne alakası varsa bu durumla. adamla sanki karşıklı bir hukukumuz var ya da olacakmış gibi de örnek veriliyor işte başbakana öteki bakan sayın demezse nolur diye. 100 yıl sonra tayyip erdoğandan bahsederken sayın diye mi bahsedecekler. hayır bak sen kendin şu anda sayın tayyip yazmıyorsun ben yazmıyorum. nasıl bir alaka kurmaktır o ilgi varsaymaktır. yuh ki ne yuh. bir şeyi de örneklemeden anlatın. hadi örneklediniz çapı olsun değil mi?
aragorn: sayın sauron, biz yüzüğü atıcaz kıyamet çatlaklarına
sauron: sayın aragorn, daha önce de denenmedi değil hani.
enteresan bir şekilde diplomaside ya da resmi ortamlarda kullanılan sayın kelimesine vurgu yapılarak eleştirilen durum. oysa ki alakası yok. tarihten rastgele bir isim seçelim şimdi. mesela alparslan. bildiğin selçuklu sultanı alparslan. haydi deyin bakalım sayın alparslan resmi - gayriresmi yazılarda. komik oldu mu? oldu değil mi. mutlaka onun zamanında karşısındaki düşmanı onunla muhattap olduğunda kendisine sayın anlamına gelecek bir hitapta bulunmuştur. ama şimdi her yerde kendisi için kullanılan isim doğrudan alparslan. soyisim falan da yok. ya da ne bileyim yıldırım bayezid, edison, bach, metin oktay...
inananlar kendisine hazret dediği için inanmayanların da bu şekilde kullanması gerektiği, aksi taktirde inananlara saygısızlık edildiği ifade edilmiş. bu da yanlış. asıl saygısızlık, inanmayanların da inanıyormuş gibi davranmalarını beklemek bence. senin o önüne koyduğun hazreti ifadesi ona bir kutsiyet katan bir hitap şekli, belki kelime anlamı sayındır birebir ama onun kullanılma amacı bir kutsallığa vurgu yapmak. eğer ben onun kutsal olduğuna inanmıyor isem başına kutsiyet katan bir sıfat koymam. müslümanların diğer peygamber olduğu iddia edilen kişilere de hazreti demeleri kendi dinlerine göre onların peygamber olduklarına inanmalarındandır, diğer dinlere saygıdan olduğunu iddia etmek çok iyimser bir bakış açısı, hele de o dinlerin mensuplarına gavur, kafir vb. sıfatlar bu kadar yaygın kullanılmakta iken.
sen peygamber olduğuna inanırsın, hazreti de dersin, efendimiz de dersin... ben inanmıyorum, o benim için sadece muhammed ya da daha spesifik olmak istersek muhammed bin abdullah'tır.