Hayvanlarla konuşmak mümkündür aslında,bizim konuştuğumuz herşeyi anlıyorlar ve eğer arada duygusal bir bağ kurulursa bizlerde onların ne istediğini az çok anlayabiliyoruz. örneğin aç mı-tok mu, bir yeri ağrıyor mu,sevgiye mi ihtiyacı var,sinirli mi gibi...
tarkan; atil kurt, parcala su herifleri.
kurt; kusura bakma tarkancim. az önce doktordaydim, disleri temizlettim, iki saat agzima birsey alamazmisim, artikin bu seferlik kendin idare et.
tarkan yaralarini iyilestirmek icin kaynar sulara dalmistir.
tarkan; atil kurt, su cok güzel.
kurt; ya bi siktir git amk, aklimi deli mi sikmis benim senin gibi.
tarkan hatunlarla savisirken kurt birden odaya atilir ve olaylar gelisir;
tarkan; hayrola kurt bu sefer "atil" dedigimi hatirlamiyorum.
kurt; e be pezevenk, savaslarda dövüslerde her boka atil diyosun ama karilarla alem yaparken bi katil demiyosun. amot.
- max koş getir oğlum.
+ yeter amk gece koş gündüz koş. arap atımıyım lan ben.
- max ne bok yemeye büyüttüm besledim seni?
+ sanki karideslerle bifteklerle büyüttün pezevenk 3 yıldır artıklarını yiyorum.
en çok küfürü yine kedi, köpek ve sinekler yerdi. bonus olarak her sahipli hayvan psikiyatrist muamelesi görürdü kesin. insanlar çok dertli, insanların anlatacakları çok şey var yiğen!
çok uzun yaşayan bi hayvan olan kaplumbağalarla konuşurdum.eskiden hayat nasıldı diye bir soru sorsam muhtemel cevap.eskiden burular hep mandalin tarlasıydı diye bir cevap alırdım heralde.
hayvanlarla konuşulsaydı ilk yapacağım şey baykuşlara ne kadar itici, ürkütücü olduklarını ve onlardan ne kadar nefret ettiğimi söylerdim, pis yaratıklar...
özellikle sinek ve böceklerden bayağı küfür yerdik. hatta sinekle kavgaya bile girilebilirdi. tam vuracakken kaçan sinek 'nollduuuu laaan' diye sizle dalga geçerdi muhtemelen. ayrıca sinek ölürse panpaları evlere dadanır ve 3. dünya savaşı çıkabilirdi.