Afrika'nın uzak bir köşesinde 70 bin yıl önce başlayıp ekonomi, siyaset ve her türlü inanç sistemini geliştiren ve son iki yüz yılda bilişel devrimle atak yapan soyumuzu anlatan kitap.
Sadece var olanı değil işin soyut ve belirsiz gelecek senaryolarını anlattığı için yararlı olmuştur.
Her türlü icat, ilerleme bir yana; insanın en büyük icadının soyut kurallar yaratıp bunun çevresinde başarıyla örgütlenebilesi olduğunu kanıtlarıyla anlatmaktadır.
Bu yaz hiçbir şey okumasanız bile Yuval Noah Harari’nin insan türünün zihinsel tarihini anlatan “Sapiens” isimli eserini okuyun. iddia ediyorum her şeye bakışınız değişecek. Biz hep buymuşuz, diyeceksiniz. Çevremizde yaşanan mevcut kaosun ne kadar tanıdık olduğunu, neredeyse 200 bin yıldır bu gezegende dolanan insan ırkının (homo sapiens ve türevleri) neden soyut bazı kavramlar üzerinden birbirini yok etmeye çalıştığını göreceksiniz.
Kitabın yazarı Harari’nin Londra’da yaptığı bir konuşmayı izledim internette. Yazar, insan türü ve yaklaşık 2 milyon yıl önce ayrışmaya başladığımız şempanzeler arasında 2 temel fark olduğunu söylüyor. Birincisi, insanların şempanzelerden farklı olarak büyük kitleler halinde ortak hareket edebilmeleri, organize olabilmeleri. Çiftlikler, devletler, havaalanları, ordular bu sayede oluşuyor.
ikinci ve daha önemli bir fark ise, “soyut” bir düşünme kabiliyeti... Yiyecek, içecek, yağmur, soğuk, sıcak ya da bir dağ, somut fikirler. Ama insan ırkı, para, din, devlet, aidiyet gibi soyut fikirlerin peşinden sürükleniyor. DNA’sı bizimle neredeyse aynı olan bir şempanzeyi hiçbir zaman “Sen bana elindeki muzu ver, ben sana ileride cennet denilen yerde bir yer ayırayım” düşüncesine ikna edemezsiniz. Ya da “Sen bana elindeki muzları ver, ben senin için ‘para’ diye soyut bir kavram yaratıp sonra da Panama diye hiç görmediğin bir yerde bir rakam olarak saklayayım” diye elindeki yiyeceği alamazsınız.
Hele bu soyut kavramlar için ölmeye, öldürmeye, çalmaya, aldatmaya hiç ikna edemezsiniz.
Peki, nasıl oluyor da insanlar bu soyut fikirlerle tüm gezegene hâkim oluyor, ölüyor, öldürüyor ve hatta seri katile dönüşebiliyor? Nasıl oluyor da “Cennette bana 72 bakire verilecek” diye bir hayal uğruna vücuduna bombalar yapıştırıp kendini patlatmayı göze alıyor?
Bütün bunların yanıtı, bugünün gerçeklerinde değil 200 bin yıllık insan türünün tarihinde gizli.
Dedim ya, bu yaz tek bir kitap okuyacaksanız, o da bizim şu tuhaf hikâyemiz olsun
Aslı Aydıntaşbaş/ cumhuriyet
"Homo Deus yarının kısa bir tarihi" devam kitabıyla kitabın son bölümlerinde bahsettiği muhtemel gelecek senaryoları detaylandırmıştır.
Birçok öngörü kulağa saçma gelebilir; fakat şu da var 1950'li yıllarda herkes yakın gelecekte muhtemel galaksiler arası yolculuklardan bahsederken interneti konu edinen kimse yoktu. Bu bakış açısıyla okunması gerekiyor.
sıkılmadan okunabilecek bir kitap.
insan ırkının afrikada başlayan macerası nasıl tum dünyaya yayıldı, amerikan yerlileri kıtalar birbirinden kopmadan mı gecti amerika kıtasına yoksa baska bir yoldan mı gittiler. aburjinler avustralaya'ya nasıl ulastılar gibi sorulardan modern zamanın en buyuk sorunu kapitalizmin ortaya çıkışı ve burada saymakla bitmeyecek birçok konuya değinen eğlenceli bir tarih kitabı.
"neandertallerin veya denisovalıların homo sapiens ile birlikte hayatta kaldığını hayal edin. pek çok farklı insan türünün yan yana hayatta kaldığı bir dünyada nasıl kültürler, toplumlar ve politik yapılar ortaya çıkardı? örneğin dini inançlar nasıl gelişirdi? dini kitaplar adem ile havva'nın neandertallerin atası olduğunu mu söylerdi? ya da isa denisovalıların günahları için mi ölürdü, ya da kur'an cennette türü ne olursa olsun tüm insanlar için mi yer ayırırdı? neandertaller roma lejyonlarında, ya da çin imparatorluğunun geniş bürokrasisinde hizmet verebilirler miydi? amerikan bağımsızlık bildirgesi tüm homo türlerinin eşit olduğunu mu ilan ederdi? karl marx tüm türlerin işçilerinin birleşmesini mi önerirdi?"
klasiklerden sıkılıp biraz da bilgi edineyim diyerekten başladığım kitap.