ali sami yen stadında 93-94 sezonunda oynanan ve 0-0 sona eren barcelona maçında brezilyalı golcü romario ile karşı karşıya kaldığı pozisyonda fantastik bir kurtarış yaptığına kendi bile inanamamış eski kova kalecimizdir.
3-3 biten 20 ekim 1993 manchester united galatasaray maçında, galatasaray 2-0 mağlupken paul ince'in uzak sayılamayacak bir mesafeden attığı füze gibi şutu sektirmeden kucaklayarak rakibe üçüncü gol şansı vermemiş, hemen akabinde gelen arif'in golüyle de oyunun seyri değişmiş ve maç dönmüştür. hep eleştirilere mağruz kalmış hayrettin'in, bahsedildiğini hiç bir yerde duymadığım tarihi kurtarışlarından biriydi.
komik komik goller yiyen ve bunlara komik komik bahaneler bulan kalecidir. galatasaray'ın deplasmanda net bir skorla galip geldiği bir avrupa kupası eleme maçı sonrasında kulüp yöneticilerinden biri tarafından ''kalecimiz hata yapmazsa turu geçeriz'' dediği rivayet edilir. umarım gerçek değildir.
kendisinin hafiften kafadan kırık olması (ki kalecilerin çoğu kafadan sakattır azıcık futbol oynayanlar bilirler) ve yaşadığı şanssızlıklardan mütevellit zamanında fenerli medya tarafından haketmediği ölçüde alay konusu edilen ve buna ilginç şekilde galatasaraylıların da zamanla alışarak destek verdiği döneminin en iyi türk kalecisi.
dergideki "milli takıma almayınca atlar otobüse, hocasını dövmeye gider, kıyamaz geri döner" cümlesi hayrettin'in ne kadar efsane olduğunu anlatmaktadır.
yaptığı hatalara çok ilginç bahaneler bulan, bahane kompedanı kaleci.
-havada sis vardı topu göremedim
-yerler kaygandı sıçrayamadım
-gözüme ışık geldi körleştim
-sahada çok ses vardı o yüzden konsantre olamadım... kısfmet işte!
galatasarayin tekrar sahlanmaya basladiginda galatasarayin en güzel günlerinde oynamis kaleci. kim ne derse desin o aklimda hep iyi bir izlenimle kalacak. varolasin hayrettin, gsde yasadigin ve yasattigin o güzel anilar icin tesekkürler.
bir dönem zeytinburnuspor' da da oynamıştır. bir kaç antremanını seyretme fırsatına nail olmuştum. antremanlarda kullandığı frikiklerle bizlerde dumur etkisi yaratmıştı. kalecilikte bir dönem çığır açan malum kişiliğin her vurduğu top doksan diye tabir edilen o noktaya gidiyordu. yüce rabbim bir yerden almış bir yere vermiş.
röportajlarından tutun da, surat ifadesine kadar görüldüğü her mekanda, her şekilde ''vah yavrum vah, senin oyuncağını kim aldı?'' şekline bürünmüş biçimde bulunan, yine de, '' iyi adamdır be, her maçtan önce kendi halinde mülayim biçimde çıkardı sahaya, istiklal marşı'ndan sonra ederdi duasını, eldivenlerini - ee tabii ki - ellerini yüzüne sürerdi. hey gidim günler be!'' diye söyletmiştir kendisi için. ne goller yerdi, şimdi izlese kendisi de güler. ayrı mevzu...
seneler önce, takımın frikik uzmanı tugay kerimoğlu ile malum zat antremanda şut çalışmaktadır.
tugay kerimoğlu vurur, hayrettin kurtarır , tugay daha sert vurur, hayrettin zıplar kurtarır , tugay ölümüne abanır, hayrettin panterleşir ; en sonunda tugay dayanamaz ve bombayı patlatır:
-ulan fenerliler vursa hepsini yersin...
Zamanında emekli olmayıp inatla oynayan daha doğrusu oynayamayan futbolcuların en güzel örneğidir. Futbol kariyerinin son dönemlerinde Patetes Çuvalı lakabı takılıp uğurlanan Milli takım forması giymiş futbolcu.
tek bir fotoğrafıyla sabah sabah beni gülme krizine sokan überkaleci. söz konusu fotoğraf four four two - şubat sayısındadır. kendilerine doğru gelen topa müdahale etmeye çalışan stumpf ve hayrettin topa beraber çıkmışlar, ancak hayrettin top yerine stumpfun kafasını tutunca ikiside topa hakim olamamışlardır. sonuç;
beşiktaş : 3 galatasaray: 2
ama herşeye rağmen hayrettine hak vermemek elde değildir.
(bkz: top)
(bkz: kafa)
(bkz: yuvarlak)
(bkz: aynı lan bunlar!!)
milli takıma alınmadığı süre zarfında gazetecileri toplayıp belgrat ormanlarında ölümüne idman yapan, yediği gollerle galatasaray'ın nice avrupa macerasına son veren, "rıdvan dediğin yatak döşek elli beş kilo" diyerek istese rıdvanı dövebileceğini iddia eden "milli" kalecimiz..
(hakkını da yememek lazım kurtardığı maçlar da olmuştur)