gitmemiş olmamdan öte, hiç de gitmek istemediğim bir şehirdir adana.
doğal güzellikleriyle değil de, genelde gazete manşetlerinden veya ikinci sayfadan verilen aile içi şiddet, düğünde kavga, mahallede sürtüşme tarzı haberlerle aklıma yer edinmiş bir şehir olmasından dolayı yaşamayı hiç düşünmediğim şehir gibi duruyor.
aslında bu bahanesi, ben kışı severim, kalın paltolar giymeyi, yünlü kazaklara sarıp sarmalanmayı isterim. ne yaparım ben o sıcakta, şunun şurasında iki ay sıcağa dayanamıyorum zaten.
pek bir şey kaybetmemiş ancak gördüğü zaman hakkındaki önyargılarının tamamen değişeceğine şüphem olmayan insandır.
öncelikle "hergün adliyede olay çıkıyor, yolun ortasında adam kesiyorlar, herkes şalvarla geziyor, kunduranın altına beyaz çorap giyiyor, kaba saba insanlar yaşıyor, sıcağı ölümden beter (sadece yazın)" gibi görüşlerin yersiz olduğunu belirtmek isterim. zira bu saydıklarım tüm şehirlerde görülebilecek olgular. istanbul'un çok daha yaşanmaz bir şehir olduğunu biliniz. evet 15-20 milyonluk bir şehirde katil de daha fazla olacaktır hırsız da. nasıl istanbul'un "elit" diye tabir edilen semtleri varsa, aynı şekilde "daha az elit" semtleri de var. adana için de bu geçerli, her şehir için de geçerli.
o televizyonlarda izlediğiniz, gazetelerde okuduğunuz "adana adliyesi olayları" genelde, şehrin doğusundaki merkez ilçe yüreğir tarafında yaşayan, gelir seviyesi daha düşük vatandaşların müsebbibi olduğu olaylardır ve bu insanların çoğu adana'ya iş bulma umuduyla doğudan göç etmiştir. elbette orada yaşayan herkesi bu tanımın içine sokamayız ama gerçek bu.
seyhan nehrinin batısında kalan seyhan ilçesi ile yüreğir'in pek alakası yoktur. yeni adana olarak belirtilen kuzey kesimde yüksek binalar, alışveriş ve iş merkezleri, bakımlı yollar, seyhan gölüne bakan lüks villalar vs bulunur. adana gençliğinin kalbinin attığı gazipaşa'da, podyumdan fırlamış kızları ve erkekleri görmeniz mümkündür. mado ve metro sokağı ile ziyapaşa caddesinde lüks giyim mağazaları, çok şık restoranlar ve kafeler bulunur. yine göl kenarında bulunan adnan menderes caddesinde türkiye'nin en iyi kebapçısı hasan kolcuoğlu yer alır. biraz daha yukarı çıkıldığında türkiye'nin en iyi 10 restoranından birisi olan park zirve'de mükemmel manzara eşliğinde bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. dilberler sekisindeki uptown adlı mekanda seyhan nehrine nazır kahvenizi ya da biranızı yudumlayabilirsiniz.
alışveriş ya da sinemaya gitmek istiyorsanız adana tam size göre. m1 tepe adlı komplexte tüm gününüzü geçirebilirsiniz. denize mi girmek istiyorsunuz atlayın arabınıza 1 saat içerisinde mersin'de ya da karataş'tasınız.
2 milyon nüfusu olan, türkiye'nin en güzel şehirlerinden birine gelmemiş olmak birşey kaybettirmez ama görmeden hakkında yorum yapılmayı da hak etmiyor bu şehir.
sıcakla gerçek anlamda tanışmamış,piyasayı karşıyaka'ya bağlayan o sallantılı köprüden geçmemiş,adana'nın kızılay'ı gazipaşa'da bir ileri bir geri dolaşmamış,dilberler sekisi'nde bisiklet sürmemiş,sevgi adası'nda uçurtma uçurmamış,şehirdeki müzik potansiyelini görmemiş insandır.
edit:kayıp değildir.gelir görürse hayatı için yeni bir bakış açısıdır, kazançtır.
