kolpasından, fasonundan bir hayat yaşayan insandır.
yıllar boyu kendisi için yaratılan sahnede hayat zannettiği oyunu oynar. kimisinde para boktur, gezer, yer, içer, sıçar. gerçeklerle yüzleşme ihtiyacı hissetmez, çünkü o gerçekler onu ilgilendirmez. yaşamı boyunca bir kez olsun başka bir ses dinlemeyi yeğlemez. tükettiği her dakika gibi satın alır, kaybetmez, yaşar ve söndürür zamanı. ardında dumanlar yükselen enkazlar bırakır ve o denli hızlı yaşar hayatı.
oysa hayat nicelerine ayak üstü dersler verirken böylelerini hep görmezden gelir. onlar da nicelerini görmez ve bu oyun da yüzyıllar boyu böyle süregelir.
"ne kadar az bilirsen o kadar mutlu yaşarsın" kuralından hareketle sade ve muhtemelen her açıdan kendine yetecek kadar yeterli bir hayatı olan, insandır.
hayatın felsefesi lafını hiçbi zaman anlayamayan insandır. hayatın gerçeği nedir? var mı tek bi tanımı bunun? hayır yok. görecelidir bu, herkes daha kötüsünü yaşayana kadar kendi yaşadığı hayatı en çilelisi sayıyor. bana göre ölümdür mesela, gözümüzün gördüğü herşey sahte ve gerçeği de ölünce göremeyeceksek malesef hayatın gerçeği diye bi şey yok. henüz ölmedim o yüzden bilemiyorum. bu da böylemesine bi entry olsun işte nebleyim.
edit: henüz bulmuş değilim, ölünce tekrar editlerim.
buldum editi: 7 entry olan başlığa yazdıktan sonra başlığın ingilizce karakterlerle başına kalmasıdır. budur.