bir ömrü sınavlar ve diplomalar peşinde koşturarark geçirdikten sonra geriye baktığında kestaneni pişirip sevdiklerinle müzik dinlediğin bir anın olmadığını görmektir...
Sevilen bir kişinin cenazesinin toprağa defnedilirken görülen o son anı. insan tam o anda "kefenin içinde bende olabilirdim" diye düşünüyor. işte o an sanki hayat duruyormuş gibi olur. Yaşanılan mutluluklar, acılar, sevinçler, hüzünler, heyecanlar .. hepsi bir anda sessizliğe, yokluğa gömülür ve ölümün o soğuk nefesi hissedilir.
şu an lan valla şu an..
hiçbirş şeyi başaramamış, başarısız biri olmanın verdiği dayanılmaz ağırlık, insanların senden beklentileri, senin kendinden beklentilerin ve sonuç hep fiyasko..
ne diye yaşadığımı bende bilmiyorum doğrusu, yaşıtım insanlar çoktan tutturdu yolunu gidiyor fakat ben ısrarla yerimde sayıyorum.
daha anlamsız olması mümkün değil ki.
Bi AMAÇ GÜTMEDEN YAŞADIĞINI FARETTiĞiN ANDIR.
BULUNDUĞUN DURUMA NEREDEN BAKARSAN BAK HAYAT ANLAMSIZ GELECEKTiR.
AMAÇ YOKSA HAYALLERiN YOKTUR,
HAYAL YOKSA ÇABAN YOKTUR,
ÇABAN YOKSA Bi HiÇSiNDiR...
HAYATA ANLAM KAZANDIRMAKTA;
HAYATA ANLAM VEREMEMEKTE ELLERiNDE...
kişinin hiç bir şeyi sorgulama gereğinin kalmaması.iç seste soruların cevaplarını çok kez biliyor olmak, korkuyor ya da bıkmış olmasından kaynaklı durum.
bütün bir ay çalışıp eline geçen maaşı kira, elektrik, su, internet ve kredi kartı borcuna yatırdıktan sonra kalan kuş gibi parayla nasıl geçinecem diye düşünürken gerçekten hayat anlamsızlaşıyor bee...
kapitalizmin bize sunduğu yapay gerçeklikten sıyrılıp, o zaman gerçek hayat ne diye sorduğunda içinde bulunduğun ve kafayı sıyırmaya da başladığın andır.