Belki hayatımın belirli noktalarında bu his ile karşılaştım ama hiç böyle bir şekilde yüzüme çarpmamıştı. Neredeyse 1 yıldır yapamadıklarım, yapamadıklarımız yüzünden hayatımızdan o kadar çok şey kaçtı ki. Biliyorum, farkındayım bu olay tüm dünyada yaşanıyor ama bireysel etkisi hayatımızı mahvetti gitti.
Evet hayatı kaçırıyoruz. Ama ne bileyim çok da bir şey kaçırmıyoruz sanki be. Dünyanın çoğu aç, susuz, sevgisiz ve mutsuz. Hayat diye bize anlatılan şey aslında hayal hayat ise tam da yaşadığımız şey işte amaçsız, gereksiz,kötü...
Bugünlerde bu hissi yaşıyorum. Hayatı sorguluyorum. Bu dünyadaki amacım ne? Çalışan biri olarak şöyle bir düşünüyorum. Nereye kadar çalışacaksın ve sadece ihtiyaçlarını karşılamak için bu kadar çalışmak zorunda mısın? Kendin için ne zaman birşeyler yapacaksın? Tüm yaşadıklarımız sadece dünya için mi? Bugün Allah için ne yaptın? Koca bir boşluk...
bu korkuya haiz olan peyami safa şöyle der; görülecek, işitilecek, tadılacak, okunacak, yazılacak, yapılacak o kadar çok şey birikiyor ki, bundan sonra hayatımın bütün bunlara yetişmeyeceğinden korkuyorum.
Peyami safa bence gereksiz bir korku içinde çünkü; her şeyi yapmaya çalışmak insanın kişiliğine, iç alemine uymaz, zaten bunlara da yetişemez. insan öykündüğü şeyle mutlu olacağını sanır, mamafih bu bir yanılgıdan ibarettir. esasen, insan sadece kendi iç aleminde öz olanı bulmalı ve kendine yakışanı yapmalı...