hayattan öğrendiğim en önemli şey mi bilmiyorum ama en onemlilerinden biri çayı limonlu içmek.
i am serious.
kimseye güvenmemek, arkanı dönmemek vs. bunlar boş şeyler çayı limonsuz içtikten sonra. kazıklayacak insan güvensen de kazıklar güvenmesen de, bıçaklayacak insan arkanı dönsen de bıçaklar onunu dönsende, farklı miktarlarda acıtabilir, fakat that is not the point, olması gereken olur, çiçekler açar, böcekler uçar, su akar yolunu bulur.
fakat sen çayın içine limon atınca limonun tadını almadığın oldu mu? limonlu çay dürüsttür, insanı aldatmaz ne kadar limon atarsan o kadar limon tadı verir, olması gerekeni yapar, olması gereken olur.
ayrıca limonlu çayın saflığını, temizliğini, dürüstlüğünü yalnızca burda değil, batı polonyanın isminde sesli harf olmayan küçük bir şehrine giderseniz orada da görürsünüz. onlar nasıl keşfetmişler bilemiyorum, birileri söylemiş olmalı, yoksa neden çayın yanında limon getirsinler ki.
her şeyin bir bedeli olduğu
deve ve diken ilişkisinin gerçek olduğu
beklenti ne kadar yüksekse üzüntünün de o kadar çok olduğu
herkesin kendiniz gibi olmadığı.
ha bunlar işimize yarıyor mu yaramıyor çünkü uygulayamıyoruz aptal da değiliz ama olmuyor işe.
hırsız olun, hayasız olun para için her şeyi yapın mevki elde edin millet kıçınızı yalasın her kapı size açılsın, okumayın ya da okuyacaksanız en kolay yoldan tepeye nasıl ilerlerim diyin çalın çırpın yalaka olun v.s v.s v.s
kurduğunuz plan denkleminde tek değişken siz olun, başkaları olaya dahil oldumu planın tutma şansı azalıyor. kısacası kendi işinizi kendiniz görün gibi bişey.
onca şey yaşadınız ve öğrendiğiniz tek şey hiç bir erkeğe/kıza güvenme değer verme olmuşsa siz başka bişey yaşamışsınızdır arkadaşlar. hayat değildir o.