Bana çok uzun gibi gelen 1 haftanın ardından tatil gelmişti.. arkadaşlarımın davetlerini geri çevirerek, bu haftasonunu kendime ayırmaya karar vermiş, yeni aldığım dvdleri izlemeyi planlamıştım.. servisten indim ve direk markete koştum.. filmimin yanında bana eşlik etmesini istediğim tüm abur cuburlardan almıştım keyfimin şımarmasına müsaade ederek.. ne de olsa tatildi bugün.. o kadar kaçamak olur.. poşetlerin ağırlığından uyuşan kollarımı önemsemeden, hafif bir şarkı mırıldanarak havanın soğuğuna rağmen eve yürüdüm.. giriş kapısını gördüğümde kaç tane film izleyebilirim diye kendimle iddiaya tutuşmuştum.. zar zor anahtarlarımı çıkarıp kapıyı açtım.. ardından meşgul olan asansöre dahi sövmeden merdivenleri çıktım.. dairemin kapısını açtım ve usulca eve girdim.. poşetleri masaya bırakarak lambanın düğmesine dokundum.. küçük bir terslik vardı sanırım lamba patlamıştı.. gidip diğer odanın lambasını yakmayı denedim fakat hiçbir ışıldama belirtisi yoktu.. ayak uçlarımdan beynime kadar çıkan lavların dışa vurumu olarak ağzımdan koca bir küfür yükseldi.. önce tedaş a dakikalarca, ardından kendi iyimserliğime sövdüm..
otobüs saatleri. bizim eve giden otobüsler saatte 1 geçerler. ben 5 dakika geç kaldığımda otobüs mutlaka saatinde geçer, ama öylemi 5 dk erken geliyim o otobüs 5 dakika hatta 10 dakika geç gelir. 5 dakika için 1 saat kaybettiğine mi yanarsın da durursun durakta ama nafile...
kışın banyodaki ıslak terliği hart diye giymek.
kış günü çorabın dayanılmaz sıcaklığının bizden bir parça olduğu zamanlar var ya hani. işte o zamanlarda banyoya giriyorsun. ama biri o terliği küçük bir gölet haline getirmiş. saliseler içinde buz gibi oluyor ayağın işte o fena bir şey.
pazar günü sabah misafirin geleceğini öğrenmek. hem de yatağında öğlenlere kadar uyuyacağını düşünürken annenin yanına gelip seni apar topar kaldırması yoluyla.
telefonu sessizdeyken kaybetmek.
-ev içinde ama nerde
-ya evin içinde değilse
-lan en son nerde bakmıştım ben ona
-kesin arabada ya da okulda kaldı... diye gider.
ya da
yolda giderken hani bir şeyler alacaksın da hangisi olsanın derdindesin, evde ne yemek yapsam diye şarküteri reyonunda zihinsel bir gezinti falan yapıyorsun. o sırada yolda akşam yemek için nerden ekmek bulacağını düşünen, üstü başı eskimiş biri çıkıyor ya karşına. düzenden, adaletten, kendinden soğumuyorsan insan değilsin.
son bir umut birine aşık falan olursun hani başına çok şey gelmiştir. her yönden güvenilir falan zannedersin. her şey güzeldir. sorun yoktur. 1 gün aramayaıp ikinci gün bitti diye mesaj çeker ya. o da lanet bir durum. her şeyden soğuyor insan, insanlardan, insan olduğun için kendinden.
sabahtan akşama kadar pc ve ya ps başında vakit geçirdikten sonra birden başından kalktığınızda canınız bir sıkılır bir sıkılır montuf malı gibi bakarsınız çevreye.
hiçbir şey. çünkü toparlanması zor oluyor. ölmek elimizde olmadığına göre tüm olumsuzluklara inat kabul ederek yaşamasını bileceksin. nefesin kesildiğinde bir adım durup, dinlenecek ve devam edeceksin. başka yolu yok.
bir başlık altına uzun ve gayet güzel bir entry yazmanız ama sırf malın önde gideni olduğunuzdan kenarda dursun butonuna bastığınızı sanarak pcyi kapatmanız ama akabininde sizin kenara kaydedildiğini sandığınız entryinin yerinde olmaması ve uzun bir entry olduğu için yazdıklarınızı hatırlayamamaktır her şeyden ve hayattan bir anda soğutan seni.
(bkz: şimdi sinirden kendimi sikecem)