taksimde lokanta camına yapışan çocuğu gösterip
kızlar bir bakalım şu çocuğa görmüyor musunuz ya ? demem üzerine kimseden ses çıkmaması.
vitrinde elbise göstersek daha çok ilgi çekerdi.
Fikirlerini açıkça dile getiremedeğin bir ülkede yaşamak.
Daha kötüsü fikirlerinin olmasına izin verilmediği bir ülkede yaşamak.
Üniversite bitince ne işte çalışacağım ben korkusu.(ya olmazsa)
Daha kötüsü lisedeyken ağız tadıyla bir sigara içememek.
Doğum gününde ya da başka bir zaman verilen hediyeye sevmediğin halde çok güzel, çok teşekkür ederim dediğin an.
Kimsenin maroon 5'ı bilmediği bir sınıfta okumak.
Kurt Cobain'nin hâla yaşadığını sanan eli tespihli adamlarla aynı ortamda bulunmak.
sabah 9 daki sınavına gece boyu çalışması gereken kişinin, gecenin ilk saatlerinde "bi 10 dk gözümü kapatsam sonra devam etsem ne güzel olur yeaa" diyerek gözlerini kapatması ve sınava 15dk kala gözlerini açmasıyla vuku bulan anlardır. **
acelen varken ,evden tam çıkacakken banyoya gidip saçına son bir kez bakmak istersin. terlik giymeyi unuttuğun için ,yeni giydiğin çorapların altı ıslanır.(çünkü yeni duş alındıydı). sonra tıpış tıpış gidip sağlam çorap aramaya başlarsın. böylelikle iyicene geç kalmışındır buluşmaya.
bir anlık evi dağıtası, 'isyanım var ulan' diye bağırası gelir insanın. o derecedir yani.
en yakın arkadaşlarımdan birinin biscolata reklamında carlos martin'i görüp "baklavalarına ceviz döküp yerim uleeeaaan" çığlığı atması feci halde soğuttu beni hayattan sözlük. ben de bayılıyorum adama ama... baklava? ceviz? bakırköy?
kitap almak için bir kitapçıya girmişsinizdir. kitaplar ve kitap kokuları... ortam harika. sonra birden içeri üç kız girer ve custin biberin kitabından ve alamadıkları için üzüldüklerinden falan bahsederler ve siz o an hayattan soğursunuz. ama sonra onlar gibi olmadığınız için şükredersiniz.
-sen sıcak arabanda akşam çıkmış gezmek için bir yerlere giderken, carttan curttan şikayet ederken, sokakta bilmem kaç yaşındaki teyzenin amcanın üç beş kuruş para kazanabilmek için cama yanaşıp mendil incik boncuk satmaya çalıştığı an.
-eften püften şeylerden şikayet ederken hayata dair, bir hastaneye gittiğinde yaşıtın ya da senden çok daha küçük insanların sağlıkları için çektiği sıkıntıları görmek.
-annen baban kardeşin yanındayken sağlıklı bir şekilde şükretmezken, onlardan her hangi bir tanesinin eksiliğini yaşayan insanın gözünden akan yaşa şahit olduğun an.
yarın kampüse ilk kez çıkıp derse girmem gerektiğini şimdi hatırlamam. dersimin de herzaman uyuduğum saatten 1 saat sonra başlayacak olması. hayattan, ölümden, ahiretten ve mahşer gününden bile soğudum.
