dünyaya gereken değeri vermek bizi hep mutlu hissettirir. Çünkü dünyadan beklentileri azaltmak insanı içine yani özüne döndürür. Kendi mutluluğunu içinde en doğal biçimde yaşar.
Hayattan birşeyler beklemeyin,bekledikleriniz gelmeyecekdir.
Onun yerine kendiniz birşeyler yapın, yapabildiğiniz kadar...
Ne istiyorsanız yapın...
Ne kadar cesursanız o kadar yaşarsınız...
Ne kadar korkaksanız o kadar hayal kırıklığına uğrarsınız...
Beklemeyin yapın...
hayattan beklenti çıtasını çok yukarda tutmadan, eldekilerle mutlu olmasını bilerek, gelecekten ümitli olmak, çalışarak ve sabrederek daha iyi bir gelecek hayaliyle yaşamak.
tecrübelerle kabullenilmiş durumdur. yapılması gerekir.
17 yaşından 30 yaşına doğru yavaş yavaş kendiliğinden azalır zaten, bakar olmuyor en iyi beklemeyeyim der insan.
çoğunluğun beklediklerinin gerçekleşmemesi sonucu yaptığıdır. ama mantıken hayat eğer birçok şeyi alıyorsa ve hayal kırıklığına uğratıyorsa ondan daha çok şey ummak ve istemek hakkımız sayılmaz mı? ben istiyorum açıkçası ve önceye oranla beklentilerim çok daha fazla.
hayatın hiçbir zaman istediğimiz gibi olmayacağını kabul etmek gerekir; lakin hayatın getirdikleri zaten bizim beklediklerimizdir. mutlu olmak için hayatın getirdiklerini sevmek gerekir.
hayattan neden bir şey bekliyoruz ki ? neden sadece bize doğru gelmesini bekliyoruz ? neden olmasını istediğimiz şeylerin olması için çabalamıyoruz ? neden çalışarak para kazanmak yerine kumar oynayarak yada iddia oynayarak kazanmak istiyoruz ? biz neden böyleyiz ?
(bkz: lanet olası zenciler)
daha çok mutlu olmayı sağlamaktır.basit denklem ya da ters mantık yürütmek gerekirse beklenti azaldıkça hayatın karşına çıkardığı küçük bir şeyden mutlu olma ihtimalini artırmaktır.
elindeki ile yetinmektir. beklenti yerine geldiginde bir kac günlük bir sevinc yasanir. fakat beklenmedik en kücük hadise bile büyük mutluluk yaratabilir.