Denizde ve güneşin altında geçen yorucu bir günün ardından eve gidip duş almak, ve başında havlu ıslak saçlarla püfür püfür esen pencerenin altında uyuyakalmak.
Tiyatro oyunu başlamadan önce kulağına seni seviyorum ( ona ilk itiraf ) dediğimde göz göze gelip önce bakışıp, sonra kahkahalara boğulduğumuz andır. Ve tabi perde açıldı herkes alkış kıyamet, biz hala gülüyoruz.
1) Sigaramı ilk yaktığım an,
2) Tam ucuna geldiği için koşa koşa tuvalete girince klozete oturduğun an,
3) Sabah erken kalkmak zorunda olmadığın zaman uyurken çalan alarmı kapatıp tekrar uyumaya devam etmek
-daha yazardım ama saat geç oldu zaten pek itibar edilip okunacaklarını da zannetmiyorum.
çok ama çok yorgun olduğun buzz gibi soğuk bir cuma gecesi, yarın işe gidilmeyeceği bilinciyle sıcacık yorganına sarılıp uyuyana kadar geçenki süreç.
bu kadar kısa işte.
çok ama çok yorgun olma ihtimali,
havanın buz gibi soğuk olması,
evin sıcacık olması,
günlerden cuma olması,
uyuyana kadarki geçen sürecin kısalığı.
çok bunalmıştım kendimi yine deniz kenarına attım doğrudan..
ayaklarım komut almadan gidiyorlardı sanki dalgaların sesini takip ederek..
oturdum kenara önce denizi izledim, ardından öylece geçip giden insanları..
ne kadar da mutlu görünüyorlardı, dertsiz, tasasız..
nasıl ayak uyduruyorlardı bu kadar pervasız..
üç kişilik arkadaş grubu geçti önümden ve resmen kıskandım onları.
yüzlerindeki ifade o kadar gamsız geldi ki bana.
içlerinden biriyle saniyelik göz göze geldik ama uzun yaşanan kısa anlardan biriydi.
en azından bana öyle geldi.
o anlarda sanırım içimden küfür ettim, kıskandığım mutluluklarına.
beni geçtikten çok kısa bir süre sonra o çocuk geri geldi ve "hayır düşündüğün gibi değil" dedi.
önce şok oldum, ne demek istediğini gayet anlamış olsam da "ne demek istediğini anlamadım" dedim.
"az önce ki bakışın, bizim hakkımızda düşündüklerin doğru değildi" dedi bana.
resmen içimi okumuştu.
ben sustum sadece..
o yanıma oturdu arkadaşlarına gidin işareti yaparak.
anlatmaya başladı her şeyin göründüğü gibi olmadığını..
hasta bir arkadaşları için tiyatro oyunu düzenlediklerini, katılımın beklediklerinden fazla olduğunu böylece istenen paranın büyük bir kısmını toplayabildiklerini anlattı önce..
ben utandım ve susmaya devam ettim..
sonra kendi sorunlarından bahsetti hiç tanımadığı birine, yani bana..
sanırım o da bunalmıştı ve bana iyi geldiğini farketmeden ben de ona iyi gelmiştim..
orada saatlerce anlattı..
ben kısa kısa cevaplar verebildim sadece..
tanıdığım en güzel insanlardan biriydi belki de.
ve o an benim için unutulmazdı..
sonra yine görüştük tabi ki ama hiçbiri bende ilk etkiyi bırakamadı..